Haziran ayının verdiği sıcaklık karnı burnunda olan annenin ruhunu daraltıyordu. İçine doğan anlamsız sıkıntı kalbinin çok hızlı atmasına neden oluyordu.Bu sıkıntının başına bir işler açacağını adı gibi biliyordu.Bu hissi daha önce sevdiği adamın gözlerine baktığı zaman hissetmisti.
O gün arkadaşlarıyla sinemaya gitmek için ailesinden zorla izin almıştı.Sinemadan çıktıktan sonra her mahallede bulunan mahallenin abileri olarak bilinen 5 kişilik grupta görmüştü ilk görüşte aşka inanlardan değildi ama onu görünce içinde oluşan elektrik kalbinin hoplamasına neden oldu.Çocukta onu görmüştü 17 yaşındaydı ve yaşının verdiği güzellikle çocuğun kalbini kazanmıştı.Birbirlerini sevmislerdi.Yaslarinin verdiği ateş akıllarını başından almıştı.Ve bu küçük masum yavrunun olusmasina sebep olmustu.Kadın sevgilerinin sembolü olarak algılamıstı.Ama adam böyle büyük bir sorumluluğun altından kalkamiycagini sevdiği kadını ve sevgilerinin meyvesini daha baslamadan yarı yolda bırakmıştı.Ailesine ne diycekti annesinin,babasının yüzlerine nasıl bakicakti.Zorla olsada bu konuyu onlara açtı.Aile tüm yaşananlar karşısında deliye dönsede bebeğin babası gibi onlarda onun varlığını kabul etmediler.Kadının önüne sundukları seçeneği kabul etmekten başka bir tercihi yoktu. Onu mahalleden uzaklastiricaklardi. Istanbula teyzesinin yanina gonderdiler.
Kadın 9 ay evvel yaşadıklarını düşününce kalbindeki sızıyla gözlerindeki yaşların akması bir oldu.Daha sonra karnındaki acı yırtıcı bir çığlık atmasina sebebiyet verdi.Doğum başlamıştı.Sevgisinin sembolü dünyaya gelicekti.Teyzesi bir hısımla odaya girdi.Onu kaptiğı gibi mahallenin ebesine götürdü doğum çok zorlamasına rağmen bebeği dünyaya geldi.Onu eline aldığı an gözyaşlarına engel olamadi.Ellerinin yumusaklığı, yüzünün masumluğu herseyiyle harikaydi. Peki ya ona ne diycekti."Bebek"Hayır.Hiç aklına gelmemisti bu kadar zamanı varken isim arayışında bulunmamisti.Düsünmeye başladı o sırada açık olan pencereden ay ışığını odaya yansıtıyordu. Ve bebeğinin kulağına isminj telafuz etti..."Dolunay"
Bebeğini seyretmeye doyamadi ona baktıkça sevdiğinin yüzü aklına geliyodu o yüzden gözünü kırpmadan izliyor nefes alışverişlerini sayıyordu.Sonra teyzesi bebeğini elinden aldı.Ağliyordu teyzesine yalvariyordu ama teyzesi onu dinlemeden bebeği bataniyeye sararak evden ayrıldı.Yürüdü kimsenin onu görmemesi gerekiyordu. Zifiri karanlıkta adımlarını hızlandırdı.Işte gelmişti demir kapıyı gördü annesinin ona hediye ettiği ismi boynunda yazılı bir kağitla bebeği bıraktı ve kapıyı çalıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGUSUZ
Novela Juvenil"Herkes hayatının kullanma kılavuzunu kendi yazar,tek başına.Her teline basarak bu hayat denen enstrümanın her sesini duymak lazım en basından en tizine"