**HATIRLATMA**Arabadan indim ve karşımdakini görmemle şok olmam bir olmuştu.
YUHHH....
***
Herhalde Obama aşkımın sarayı bunun yanında karınca evi misali küçük kalırdı. Ben bizim evi fazlasıyla büyük bulurken bu ev bizimkinin babası gibi.
"Hala şu siktiğimin mal ifadesiyle bakmaya devammı edeceksin?"dedi mal ama "fazlasıyla sevgili" olan kuzenim. Tabiki karşılığını verececeğim beni ne sandınız ;) Piç smile yaparak
"Kendi surat ifadelerini benimkilerle karıştırmaz mısın?." dedim. Woowoowowo işte piçlik böyle yapılır oğlum.
1 dakika oğlummu dedim? Bu çocuk bana hiç iyi gelmiyordu.
Açıkça umrumda değil bakışı attıktan sonra omuz silkip eve girdi. Salak ya. Bende şimdi filmlerdeki gibi onun peşinden eve girebilirdim ama tabiki kocaman valizim olmasaydı. Benim valizim var onsuz 1 adım bile atamam tabiki.
Valizimi şoförün yardımıyla arabadan çıkardım. Valizi aldığım gibi eve girdim.
Herkes böyle filmlerdeki gibi hazır olda tek sıra halinde kapının önünde bekliyordu. Ben girince hepsi eğilerek selam verdiler. Kendimi resmen Çinde gibi hissettim. Hayır yani Türkiyedeyiz. Eğilerek selam vermek nedir?
Eğilerek selam veren hizmetçilerden bir tanesi hemen valizi elimden kaptı. Noluyoruz bile diyemedim. Valizi kaptığı gibi koştu.
**
İlerledim ilerledim ve ilerledim... Yaklaşık 20-30 metre sonrasında bir adam gülerek bana bakıyordu. Amcamdı galiba. Yani böyle güLümsediğine göre..
"A..amcaa?"dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Ahh hayır ben sekreteriyim"dedi. Ama çok tatlıydı ya. Tam amca tipi vardı. Yazık oldu. Hem yakışıklıymışta. Keşke daha büyük olsaydım. Belki sevgili filan olurduk.
"Gel sana önce evi gezdireyim. Daha sonra amcanın yanına gideriz. Bana Serkan abi diyebilirsin. Şahsen Selim böyle der. Tabiki yinede istediğini demekte özgürsün. Neyse daha fazla uzatmayayım. -Gülümseyerek devam etti- Sanırım önce seni mutfağa götüreceğim. İyi yemek yapar gibi bir tipin var. Yanılmıyorum değilmi?" dedi daha fazla gülerek
"Ahh kendimj övmek gibi olmasın ama annemden öğrendiğim bir kaç şey var Serkan abi"dedim. Bu arada kuzenimin ad8n8 da öğrenmiş oldum. Adı Selimmiş. Böyle mal bir tipe güzel bir isim. Tamam aslında mal değil. Hatta fazlasıyla yakışıklıydı. Ama bana karşı olan tavırları iyi değildi.
"Ahahhah o zaman en kısa zamanda bu yeteneğini göstermelisin"dedi göz kırparak.
30 dakika boyunca evi gezdik. Bilardo odası, dans odası, müzik odası, spor odası vb. birsürü yer vardı. Harika ötesiydi. Aslında bizim eve benziyordu. Amcam ve babamın zevkleri birbirine uyuyordu.
Biz evi gezerken birde Serkan abi bana ufak bilgiler veriyordu. Mesela amcamın eşi uzun süre önce vefat etmiş. Selimden sonra Semih adında bir çocuk doğurmuş. Semih 4 yaşındayken annesini bir kazadan dolayı kaybetmişler. Ne yazıkki Semih benim kadar şanslı değildi. En azından ben annemi hatırlayacak kadar büyüktüm oysa hatırlayamayacak kadar küçük. Semih şuan 9 ve Selimde 18 yaşındaymış. Buda demek oluyor ki Selim 13 yaşında annesini kaybetmiş. İstemsiz bir şekilde gözlerim dolmuştu.
Ben hala bunları düşünürken bu düşüncelerden arınmamı sağlayan Serkan abinin yumuşacık sesiydi.
"Eveet işte son yere geldik. Hazırmısın? Burası senin odan prenses"dedi Serkan abi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık
RomanceAilesini kaybeden bir kızın hikayesidir.. " Tabiki. Adamlarım çok sağlam içini rahat tut sen Zack. Peki bunlara ne yapalım?" "Hepsi gebermiştir zaten oldukları gibi bırak." " Kıza yazık oldu. Güzelmişte. Ee napalım artık öldü gitti" "Haklısın güzel...