2.Bölüm

54 1 0
                                    

Hogwarts her zamanki gibi canlıydı. Herkes 1.sınıfları selamlıyor ve gülümsüyordu. Anastasia abisine sıkıca tutunmuş bir şekilde ilerlemeye başlamıştı. Henüz küçük bir kız olan Anastasia aslında büyük işlere karışacaktı. Sınıf başkanları bağırarak küçük kız ve erkekleri bir araya topladı. İçeri girerken yepyeni yapılmış duvarlar ve tablolar göze çarpıyordu. Büyük salonun önüne geldiklerinde Prof. Mcgonagal her zamanki sert duruşuyla duyuruya başlamıştı. Diğer yandan diğer öğrenciler büyük salona akın ediyordu.

Konuşma bittikten sonra büyük salondan içeri girdiler. Dört masa ziyafetle dolup taşarken cübbeli öğrenciler onlara gülümsüyordu. Savaş daha yeni bitmiş ve düzen oturtulmuştu. Anastasia biraz daha etrafa bakınca seçmen şapkayı fark etti. Savaştan kurtulmuş ve şim onları binalarına yerleştirmek için duruyordu. Prof. Mcgonagal el işaretiyle onları yanına çağırdı. Eline uzun bir parşomen kağıdı tutuşturulmuştu.

Boğazını temizler temizlemez okumaya başladı.
Artemis Parkinson! Evet bu kızı tanıyordu. Pansy Parkinsonun kızıydı. Pansy savaştan sonra zengin ve eski bir ölüm yiyenler evlenmiş ve yaşamaya başlamıştı. Evlilik sonucundada iki tane çocuğu olmuştu. Erlang ve Artemis Parkinson... Erlang bu sene 2.sınıfa başlayacaktı. Tıpkı Albus, Scorpius, Rose ve daha niceleri gibi. Siyah saçlı ve yeşil gözlü bir kız kürsüye çıktığında Anastasiada bu düşüncelerden kurtulmuştu.

İskemleye oturur oturmaz şapka bağırdı. "Hımmm seni hangi binaya koyucağımı biliyorum küçük Parkinson." Salonda hafif konuşma sesleri ve gülüşmeler duyulunca şapka bağırdı."Slytherin!" Kız rahatlama ve heyecanlı bir ifadeye bürünerek ilerlemeye başladı. Cübbesinin üzerinde Slytherin arması oluşmuştu. Siyah saçlarını geriye doğru atarak Albusun yanına oturdu. Anastasia içinde bir an bir rahatsızlık duygusu hissetti. Nefesi sıkışır gibiydi. Ama daha sonra önüne döndü. "Lily Luna Potter!" Kızıl saçlı minik bir kız neredeyse dans ederek İskemleye oturdu.

Seçmen şapka konuşmaya başlamıştı. "A bir Potter demek! Yiğit cesareti kalbine işlenmiş gibi!. Kızın gülümsemesi daha da büyürken" Gryffindor!" diye bağırmıştı yeniden şapka. Küçük lily koşarak gryffindor masasına doğru ilerledi. Rose'nin ona sarıldığını ve James'inde ona göz kırptıüını gördü. Profesör Mcgonagal tekrar eliyle sessiz olun işareti yapınca herkes suspus olmuştu.

" Hugo Weasley" dedi Profesör Mcgonagal ince sesiyle. Lily'e benzeyen kızıl saçlı bir çocuk İskemleye oturdu. Şapka kalın sesiyle düşünürken Anastasia masalarda gezdirdi. Slytherin masasına geldiğinde gözleri Harry Potter'a benzeyen kuzgun saçlı masmavi gözlü çocuğa takılmıştı. Bu Albus Potterdı. 2. Sınıfa başlamıştı ve Scorpius ile hararetle bir şeyler tartışıyordu. Tam o sırada kıza döndü. Gözleri onun üzerinde dolaşıyordu. "Gryffindor!" diye bağıran şapka yüzünden bakışlarını kaçırdılar.

Çocuk hızla masasına ilerledi. Gözlerinden mutluluk akıyor gibiydi. Slytherin masasından birilerinin konuşmasını duydu. Başını çevirdiğinde bunların Erlang Parkinson ve Kevın Lestrange olduğunu gördü. Kevın Lestrange Bellatrix Lestrange'in oğluydu. İkiside Slytherindeydi ve Ailesi Anastasiayı Scorpius, Kevın ve Erlang üçlüsüne emanet etmişti. O bunları düşüne dursun Profesör Mcgonagal tekrar bağırdı. "Amara Chang!" Soy adından belli olduğu gibi bu Cho Changın kızıydı. Fakat babası öldüğünden beri Chang soyadıyla anılıyordu. Siyah saçları kısa kesilmiş ve yine siyah gözlü olan kız yavaşça İskemleye oturdu. Sapka gözlerini kısarak düşünmeye başlamıştı. "Ah canım ne korkaksın sen gryffindor olamazsın. Adaletlide değilsin ama iyisin. Sinsilik beyninin köşesine yer etmiş ama zekan herşeyin üstesinden gelebilir. O zaman sen, Ravenclaw!" Kız titrek bir gülümsemeyle Ravenclaw masasına ilerledi. Anlık göz göze gelselerde daha fazlası olmamıştı.

" Anastasia Bell White!" diye bağırdı Profesör. Salon sessizleşip ölüm sessizliğine büründü. Herkesin bakışını üstünde hisseden küçük kız yavaş adımlarla ilerledi. Seçmen şapka kendinden emin bir sesle konuşmaya başladı. "Sen... Sen bir Malfoysun. Abimi bilirim iyi çocuktur. Neyse seni düşünelim şimdi. İyi birisin zekan normalin üstünde. Fakat sinsiliği kurnazlığı ve karanlık tarafın o kadar ağır basmış ki kalbin kararmış küçüğüm....Slytherin!" Anastasia rahat bir nefes vermişti. Şapkanın onu Ravenclaw binasına göndereceğinden çok korkmuştu. Hızlı adımlarla Slytherin masasına ilerledi.

Scarpius ona yanını gösterirken Albus pür dikkat ona bakıyordu. Yüzünde sanki bir mutluluk vardı. Anastasia saçlarını düzelterek abisinin yanına oturdu. Diğer yanında Erlang vardı. İkisinin arasında oldukça cılız ve korkmuş minik bir kız gibi göründüğündüğünden emindi. Koluyla onların kollarını üstünden çekerek masaya baktı. Tavuklar etler ve daha birçok lezzetli yemekler burada duruyordu. Eline bir kurabiye alıp etrafa bakındı. Rose'nin Hugo ve Lily'e anlattığı şeylerin sesi ta buraya gelmişti bile.

"Bakın çocuklar Profesörlerin sözünü dinleyin çalışın öğrenin ve daha fazla çalışın." İki minik 1.sınıf öğrencisi korkuyla baş sallıyordu. O sırada Profesör Mcgonagal salona doğru seslendi. "Yeni hogwarts öğretim yılına HOŞGELDİNİZ. Bugünlük dersler olmayacak kaynaşın ve hazırlanın."Bunları dedikten sonra arkasına dönüp diğer öğretmenlerin yanına oturdu. Bütün öğrenciler mutlu bir şekilde derdin olmayışına sevinirken Rose somurtuyordu.

Herkes yemeğini bitirmiş ve ayaklanmıştı. Albus Scarpius'un kalkmasını işaret ederken Anastasiada kalkmıştı. Peşinden Erlang ve Kevinda ayaklanmıştı. Artemis de Albusun peşinden ayağa kalktı. Hep beraber ilerlemeye başlamışlardı. Koridordan geçip merdivenlere yöneldiler. Merdivenker bir o yana bir bu yana hareket ederken Hepsi bir merdiveni gözlerine kestirmişlerdi. Sırayla atladılar. Fakat son anda Anastasia birden kendini yerde bulmuştu. Ayağı kaymış ve düşmüş olmalıydı. Uzaktan Scarpius'un sesi duyuldu. "Aşağı zindanlara in seni ortak salonda bekliyoruz!" Anastasia başını sallayarak ilerlemeye başladı. Cübbesini düzeltirken saçlarınıda kontrol etmişti.

Sağa döndükten sonra az bir yolunun kaldığını gördü. Ama o sırada acele bir şekilde yürüyen bir kız farketti. Siyah saçları çekik gözleri vardı. Hemen anladı. Bu Amara Changdi. Kız ona gülümsedi. "Merhaba" Anastasia gülümseyip baş sallarken bir süre öyle kaldılar. "Neyse yarın derste görüşürüz." Sonra ters yönedoğru ilerlemeye başladı. Anastasia sola dönüp aşağıya inerken zindanlara geldi. Şifreyi söyleyip içeri girince herkesin orada olduğunu gördü.

Çok yorgundu. Kızlar yatakhanesine doğru ilerlemeye başlamıştı. Geldiğinde kapıyı açıp içeri girdi. Yatakhane tıpkı ortak Salon gibi yeşil aydınlatmalı ve siyah renklerle döşenmişti. Kendini yatağa atıp açık pencereden gelen rüzgarın onu okşamasına izin verdi. Tam o sırada yatağında bir çöküklük olduğunu hissetti. Doğrulurken bu kişinin Artemis olduğunu fark etti. "Ne oldu?" Dedi soğuk bir sesle. "Sadece seni Amara ile konuşurken gördüm Bilirsin o Bizden değil..." Anastasia Bıkkınlıkla bir nefes verdi. "Unurumda bile değil Parkinson yanımdan git" Artemis kaşlarını çatıp oradan ayrılıp ortak salona ilerledi.

Ortak salona girer girmez Albusun yanına oturmuştu. "Anastasia çok garip davranıyor gerçekten." Bu sözler üzerine abisi kaşlarını çattı. "Daha yeni yeni alışıyor bir kere!" Artemis omuz silkip asasının ucuyla oynamaya başlamıştı. Albus yatakhane kapısına baktı uzunca. Kısa bir zaman içerisinde herşey belli olacaktı.

Umarım beğennişsinizdir. 💕

Albus Severus Potter ve Zaman OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin