Finks'in Esrarı

195 91 126
                                    


Bayan Hudson kendisine söyleneni yapmadan önce ayakkabılarını giydi, çantasını aldı ve son bir kez evine bakarak kapıyı sertçe kapattı. İçi içini yiyordu. Andrew'in bitmek bilmeyen serseriliklerini artık kaldıramıyor, bütün bu olayların başına gelme sebebini anlamaya çalışıyordu. İçinden kendi kendine sorular soruyor, "acaba ne günah işledim de Tanrı bana böyle bir ceza veriyor" sözünü zihninden bir türlü atamıyordu. Polis memuru arka kapıyı açtı ve elini uzatarak "lütfen hızlı olun, buyurun" dedi. Bayan Hudson'ın temkinli adımları polis arabasına yavaş yavaş yaklaştı ama içini kemiren bir ses arabaya binmemesini söylüyordu. Bir an durdu, etrafına baktı, havayı yüzünde hissetti ve derin bir nefes aldı. Polis memuru Bayan Hudson'ın bu haraketleri karşısında sinirlenmeye başlamıştı. Gereğinden fazla durduğu için amirinin kirli ve pis kokan ağzından çıkacak olan bağırmaları, hakaretleri ve sözleri dinlemeye hiç niyeti yoktu. Tek istediği şey bu işi hemen bitirip geri dönmekti.

"Bakın hanımefendi, artık gitmemiz gerek. Beni anlıyor musunuz?"

"Ah tabi, tabi. Kusura bakmayın, şu aralar çok dalgınım."

Adımlarını hızlandıran Bayan Hudson arabaya bindi, koltuğun en ücra köşesine yavaşca kaydı ve çantasıyla beraber oraya yerleşti. Araba yanık biftek kokuyordu ve bir hayli pisti. Bayan Hudson bunlara aldırış etmedi ama yırtılmış koltuk döşemeleri onu bir hayli rahatsız ediyordu. Kapıyı kapatan polis memuru hızlı adımlar ile direksiyonun başına geçti ve aynaları kontrol edip kendi görüntüsüne baktıktan sonra motoru çalıştırdı. Pencereyi açarak dışarı tükürdü ve yumuşak bir ses tonuyla, "Havalandırmayı açmamı ister misiniz?" dışarıya göz ucuyla baktı, "Lanet olsun, burası yanıyor."

Bayan Hudson bunu duyduğuna sevinmişti. Yaklaşık 25 yıldır Nortvey'de yaşıyordu ama daha önce havanın bu kadar sıcak olduğunu hiç görmemişti. Yüzünden akan ter damlalarını silerek, "Evet, açarsanız gerçekten de iyi olur." Araba yavaş yavaş ilerlemeye ve kasabanın dışına, şehir merkezine doğru gitmeye başladı.

Kısa bir süre sonra sessizlikten sıkılan polis memuru konuşmaya başladı. "Biliyor musunuz,  ben soğuk havaya bayılırım."
"Ya, gerçekten mi?"

"Evet. Ailem uzun süre boyunca Alaska'nın dağlarında, küçük bir kulübede yaşadı. Elbette bende oradaydım."

"Doğa ile iç içe olmak her zaman güzeldir." diye lafı sürdürmek istedi Bayan Hudson ama konuşmaya pek istekli değildi.

"Evet, gerçekten de öyle. Boğazlı kazaklarımı, botlarımı, sıcak ateşte yanan odun çıtırtılarını, kış temalı kartpostalları, huzuru, sıcak battaniyeme sarılıp kitap okumayı ve kahveye daha fazla anlam yüklemeyi özledim."  Yukarıda ki aynayı düzelterek Bayan Hudson'a baktı. "Siz sıcak havayı mı, yoksa soğuk havayı mı seversiniz?"

"Sıcaktan nefret ederim ama buna rağmen Nortvey'de yaşamaya devam ediyorum."

Polis memuru ayndan hafif ve imalı bir bakış atarak, "O zaman siz kesinlikle delirmişsiniz" dedi ve yaptığı espriyi kendince komik bulduğu için kahkaha attı. Bayan Hudson bu saçma espriyi sevmemişti ama tebessüm ederek karşılık verdi. Arabaya çöken kısa bir sessizlikten sonra polis memuru yan tarafında, koltuğun üstünde paketine sarılmış olan yiyeceğine baktı. Acıktığı gözlerinden ve ara sıra guruldayan karnından belliydi. Utangaç ve mahçup bir ifadeyle "Şey, acaba yemek yememin bir sakıncası var mı. 9 saat boyunca neredeyse hiç durmadan çalıştım ve açlıktan ölüyorum."

Bayan Hudson ön koltukta duran yemek paketine baktı. Küçük ve kırmızı paketin üstünde, "Bay Klink'in yeri. Dünya'nın En Leziz hamburgeri, sadece 8$" yazıyordu. Paketin yarısını kaplayan şişman bir adam büyük ve leziz bir hamburgeri sağ elinde tutuyor, sanki hayatı boyunca ilk defa televizyona çıkmış gibi sırıtıyordu. "Elbette, sorun değil" dedi Bayan Hudson ve elinde olmadan poils memuruna üzüldü. Polis aynadan baktığı Bayan Hudson'a onaylayan ve teşekkür eden bir bakış attıktan sonra dünden kaldığı belli olan hamburgeri eline aldı, arabanın hızını düşürdü. Parlayan gözleri ile hamburgere baktıktan sonra büyük bir ısırık aldı ve ağzını kapatmadan, sesli bir şekilde, tükürükler saçarak çiğnemeye başladı. Polis memuru bir yandan hamburgerini yemeyi sürüdüyor, diğer yandan da Bayan Hudson'a soru sormaya devam ediyordu. Gördüğü ve duyduğu şeyler karşısında midesi bulanan Bayan Hudson tepki vermedi. Başını Northvey kasabasının sonunda bulunan, insana huzur veren, otsu bitkiler ve seyrek bodur ağaçlarının filiz verdiği araziye çevirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 26, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaşlı PapazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin