3

1.3K 226 265
                                    

Lütfen yorum yapın, yorumlarınızı okumayı çok seviyorum ve beni motive ediyor 💖

"Bu mekana bayılıyorum. Sürekli güzel kızlar buraya gelir, haddinden uzun süre kahvesini içerek etrafa göz gezdirir ve erkeklere cilve yapar. Sence de cennet gibi değil mi?"

Kahvemin içindeki buzları pipetimle karıştırırken Minho'yu onaylamak adına mırıltılar çıkarıyordum. Ne dediğini çok umursamıyordum, aklım başka yerdeydi.

"Beni dinlemiyorsun değil mi? Çünkü bu dediğimde bana hak verme olasılığın benim bakir olma olasılığım kadar. Koca bir sıfır."

"Ben de konu seks hayatına nasıl bağlanacak diyordum."

Gülmüş ve karıştırdığım kahvemi elimden almıştı. Çenemi avucuma yaslarak karşımdaki duvara bakmaya başlamıştım. Muhabbet edecek havanda değildim.

"Zavallı kahveyi karıştıra karıştıra iyice sulandırdın. Sorunun ne? Varoluşsal sancılar mı çekiyorsun yoksa?"

Sessizce gülmüş ve kahvemi elinden almıştım. Bir yudum aldıktan sonra gözlerimi geldiğimizden beri ilk defa onun gözleriyle birleştirmiştim.

"Sorun oyun."

"Oyun mu? Hangi oyun?"

"Go Live."

Tek kaşını kaldırarak bana bakmıştı.

"O bir oyun değil, mucizenin kendisi resmen. Öyle bir oyunun ne gibi bir sorunu olabilir ki?"

"Tam olarak bu."

Anlamadığını fark etmiştim. Derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Bunu ona nasıl anlatacağımdan emin değildim.

"Sadece bir oyundan ibaret olmadığını söyledin değil mi? Mucize gibi bir şey. Beni de korkutan bu."

"Hadi ama... Mecazen söylediğimi biliyorsun."

"Mecazen söylüyor olabilirsin ama içinde de böyle düşünmüyor musun? Bu oyun uzun zamandır insanlığın başına gelmiş en iyi şeylerden birisi gibi."

"O zaman sorun ne?"

"Bu normal bir oyun değil. Sanki şey gibi değil mi...insanın arzularını açığa çıkarıyor gibi? İnsanlar bu oyunu oynamayı arzuluyorlar. Çünkü bu oyun gerçek hayatta yapamadığımız bazı şeyleri yapmamıza imkan sağlıyor. Birisini öldürebiliyoruz Minho. Gerçekten öldürmüyoruz diyeceksin, biliyorum...Ama gerçekten öldürmeden bile onu öldürdüğümüz için zevk alıyoruz. Ortada bir ceset olmasa da... Çoğu insan oyuna şiddet kullanmak için giriyor, bunu arzuluyorlar-"

"Jeongin... Sen de bu oyuna Hyunjin için giriyorsun."

"Evet. Nasıl bilmiyorum ve onunla bir şekilde bir bağ kurdum. Onu görmek istiyorum. Gerçek bir insan olmadığını bilmeme rağmen ona değer veriyorum. Onunla beraber olmayı arzuluyorum. Benim gibiler de eşleri için oyuna girmeye devam ediyor. Bazıları ise... suç olmayan bir dünyada akıllarına esen her şeyi yapmak için oyuna giriyor. Herkes kendi arzusu için giriyor."

Minho bana sıkılmış şekilde bakıyordu. Anlatmak istediklerimin onu rahatsız etmediği belliydi.

"İyi de ne olmuş? İnsanlar şiddet isteklerini bu oyunda bastırabiliyor. Oyun çıktığından beri suç oranları düştü. Changbin ve senin gibiler kendilerine 'ideal' bir eş yarattı. Çoğu sevgili bile oldu, mutlular. Bunun hiçbir zararı yok. Herkes oyunun içindeyken mutlu."

"Biliyorum."

"O zaman sorunun ne?"

"Bu oyun o kadar mükemmel ki herkes her an içinde olmak istiyor. Oyunun yaratıcıları çok mutlu olmalı değil mi? Neredeyse tüm dünya halkını ellerinde tutuyorlar."

Minho'nun ifadesinin ciddileştiğini görmüştüm. Sanırım ne demek istediğimi anlamaya başlamıştı.

"Bu oyunun...insanları bağımlı hale getirmeye çalıştığını mı söylemek istiyorsun?"

"Bağımlı birini yönlendirmek çok kolaydır. Mucizeye ulaşması zordur, bu oyuna ulaşmak ise çok kolay. Oyunu satın aldıktan sonra... Her şeye sahip oluyorsun. Bu oyundan kazandıklarından çok daha fazla şey kazanabilirler. Şu anda oyuna üyelik parası, eşya parası gibi şeyler koysalar herkes bunlara para verir. Herkes buna elindeki tüm parasını dökmeye hazır."

"Yani bizi istedikleri gibi kullanabilirler."

"Öyle."

"Tamam...ne demeye çalıştığını anlıyorum ama sana katılmıyorum. Bu oyuna herkes bayıldı, belki de bağımlı hale geldi. Herkes tüm parasını da bu oyuna yatırdı diyelim, en sonunda mutlularsa ne önemi var ki? Bağımlı olduğun şeye ulaşmak için harcadığın çaba bu kadar tehlikeli olamaz."

Kuruyan dudaklarımı yalamıştım. Dediğinde haklıydı. Ama benim anlatmaya çalıştığım bu değildi. Ona doğru eğilip konuşmaya devam etmiştim.

"Evet, ulaşmaya harcanan çaba bu kadar tehlikeli olamaz. Benim bahsettiğim bu değildi. En tehlikeli olan ne biliyor musun? Bağımlı olunan şeyin senin elinden alınması."

"Sen...oyunun elimizden alınmasını mı kastediyorsun yani? Neden böyle bir şey yapsınlar ki?"

"Oyunu almaları değil de... Oyunun başına bir şey gelirse ne olur peki? Şiddetini oyunda bile olsa dışarı vurmaya alışmış insanlar gerçek hayatta sinirlenirse ne olur? Ya da kendini özgürce, belki de kanun dinlemeden yaşamaya alıştırmış insanlar oyuna giremezse alışkanlıklarını nerede devam ettirir?"

Minho'yla birbirimize başka bir şey söylememiştik, sadece bakışmıştık. Anlattıklarımı düşündüğü belliydi. Ben de arkama yaslanıp etraftaki insanları izlemeye başlamıştım. Söylediğim şeylerin sadece benim paranoyam olmasını ve asla gerçekleşmemesini umuyordum.


bir sonraki bölümde asıl kaos geliyor, kitap daha şimdi başlıyor~

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

go live (hyunin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin