14

1.8K 226 67
                                    

Son 1 aylarının içindeydiler. Odasına kapanmış halde korkuyla sayıklarken tanrısına bütün dualarını sıralıyordu Felix. Abisine duyduğu korku ve Changbin'i kaybetme düşüncesi bedenini tamamen ele geçirmiş ve mantığına el koymuştu.

Yapabildiği tek şey çevresindeki hiç kimseye belli etmeden yaşamına devam edebilmesiydi.

Ancak...

Bir hafta sonra iş çığırından çıkmıştı.

Felix'ten Chan'ın altına girmesini istemişlerdi. Öz abisinin altına. Defalarca kez karşı çıkmış ve kesinlikle öyle bir şey olamayacağını söylemişti Felix.

Adamlarda videoyu Chan'a göndermişti. Sıradaki aşama olarak Chan'ı tehdit etmiş ve bunu herkese yayacaklarını söylemişlerdi üstelik.

İşte o an Felix de aklını kaybetmişti. Ne yapacağını bilememenin getirdiği saldırganlık ile adamların yanına gitmiş ve onlara bağırıp çağırmıştı. Hesap sormuştu.

Ama kesilen fatura onun bedeni olmuştu.

Iyi değildi. Hiçbir şey yoluna girmemişti. Bir şeyleri düzeltebilme umudu ile rastgele hareket etmişti ve sonucu bu olmuştu.

Sonraki gün Chan gelmişti, hem de haftasonu olmamasına rağmen. Yer yerinden oynamış, evdeki herkes kavga etmişti. Kendisi de gay olduğu için bu konu da ona kızamasa da Felix'in üstüne gitmiş, onu ailesinin önünde rezil etmişti Chan. Daha sonra da eșcinsellik konusunda Felix'e kızan ailesiyle kavga etmiş ve her şeyi daha da kötüleștirmiști. Tecavüz denilen ve Felix'in okurken bile içini ürperten kelimeyi yaşamış olmanın verdiği tiksinç his ile yaşadığı bu büyük kavga ruh halini boktan bir hale sokmuștu.

Changbin'le buluşmak istemişti ama Chan telefonuna el koymuş, ailesi odasından çıkmayı yasaklamıștı.

Iki ailenin aşırı yakın olmasına karşın bu konudan kimse kimseye bahsetmemiști. Doğal olarak Changbin'in olaylardan haberi yoktu. Felix'e her zamanki gibi mesaj atıyordu ama ona cevap verip hiçbir şey olmamış gibi davranan kişinin Chan olduğunu bilmiyordu.

1 haftalık cezanın ardından Changbin'e buluşmak istediğini söylediği bir mesaj attı Felix.

Ama aldığı cevap neydi biliyor musunuz?

'Sınav haftasındayız, Felix. Sonra buluşsak olmuyor mu?'

Olmamıştı.

Çünkü dayanamadı Felix. Evin içinde geçirdiği her saniye ölüyordu sanki. Changbin'i zorladı ve sadece 5 dakikalığına bile olsa görüşmeye ikna etti.

Uzun zaman sonra kendisine özenmiști. Makyaj yapıp yüzündeki bütün o mutsuz ifadeyi silmiști, boynundaki korlukları kapatmış ve kocaman gülümseyerek Changbin'le buluşmaya gitmişti.

Her zamanki gibiydi işte. Changbin de tuhaflık yoktu. Yine Felix'e sıkıca sarılmış, boynun girintisini öpmüş ve ona güzel şeyler söylemişti.

Sanki Felix'i geçiştirir gibi.

Felix'in istediği bu değildi. Fark etmesini istemişti. Attığı kahkahadaki ağlama isteğini fark etmesini, bedeninin kirlendiğini, bir başkası gibi koktuğunu ve vücudundaki kirleri gizlediğini içten içe fark etmesini istemişti. Çığlıklarını duymasını, ona yardım etmesini ve o evden Felix'i çekip çıkarmasını istemişti.

Ama Changbin hiçbir şey anlamamıştı.

Belki de kendisini suçlamalıydı Felix. Changbin ile geçirdiği 3 yılın sonunda fazlasıyla iyi rol yapmaya başlamıştı. Öyle ki artık Changbin'i bile iyi olduğuna inandırabiliyordu.

Ama iyi değildi.

Korku, endişe, insanlara yük olmama ve hayal kırıklığı ile hareket etmişti.

Asmıştı kendisini.

Boğulurken çırpınmıș ve yaşamak için savaşmıştı. Odaya birisinin gelmesini ve onu kurtarmasını beklemişti belki de.

Ama Chan odaya dalıp Felix'i gözyaşları içinde gördüğünde çoktan kesilmişti nefesi.

Bazı şeyler fark edilmesine rağmen göz ardı edilmemeliydi.

Veya insanlardan nefret ettiğimizi söyleyip sonra bizi sevmelerini beklememeliydik.

Çünkü sonu güzel bitmeyebiliyordu.

Tempest // ChangLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin