"Hyung... Lütfen artık ne olduğunu anlatır mısın?"
Hyunjin endişeli gözlerini Changbin'in üzerinde gezdirdi. Abisi haftalardır odasından dışarı çıkmıyordu, doğru düzgün hiçbir şey yemiyordu ve yüzü beş karış eve geldiği o günden beri ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı
Ölü bir beden gibiydi. Sadece boşluğa bakıyordu. Hyunjin onun varlığının dünyada olduğundan bile emin değildi, aklı bambaşka bir yerdeydi. Bu dünyayı bırakıp başka bir boyuta gidecek gibiydi
Bıkkınlıkla sesli bir nefes verdi. Changbin'in kolundan tutup onu sarstı "Hyung! Hiç değilse yaşam belirtisi ver!"
"Ne var?" sonunda ağzından iki kelime çıkmıştı çıkmasına ama yaşadığından daha çok şüphe etmişti Hyunjin. Sesi fazlasıyla kısık ve yorgundu. Hala daha gözlerine bakmıyordu. Cevap vermiş olmak için vermişti sadece
"Hyung gerçekten senin için çok endişeleniyorum. Annem kaç gündür ağlıyor. Lütfen en azından yemeğe gel"
"Hmm" sadece mırıldandı Changbin. Hyunjin onun bu tepkisine sinirlenip "Yeter bu halin!" dedi. Changbin'i zorla kavrayıp kucağına aldı. Bir anda kendine gelmiş ve "Bırak Hyunjin!" diye çıkışmıștı
"Bırakmayacağım!"
Changbin'i zorla aşağı kata indirip mutfağa götürdü. Yemeğe oturmak üzere olan anne ve babaları onları şaşkınlıkla izlerken Changbin'in çemkirmelerini umursamadan sandalyeye oturttu onu Hyunjin
"Yemek yiyeceksin! Kendini odana kapatarak yaşayamazsın!"
Kendisinden küçük olan kardeşinin ona abilik taslamasına gıcık olup önüne döndü Changbin. Dişlerini sıkarken karşısında oturan babası ile göz göze geldi. Hemen yanında oturan annesi ona dolu gözlerle bakıyordu
"Neyin var Changbin?" annesinin yumuşak ve çekingen bir tonda sorduğu soruya karşılık gözlerini kaçırdı. Hyunjin'in önüne koyduğu çorba kasesine baktı. Oflayarak kaşığını eline aldı ve günler sonra ilk defa düzgün bir yemek geçti boğazından
Konuşma yanlısı olmadığını anlayınca sessizce yemeklerini yedi ailesi. Babası Hyunjin'e onunla konuşması için kaş göz yaparken Hyunjin 'o iş bende' dercesine gözlerini kırptı
Hızlıca çorbasını içip ana yemeği de bitirince "Afiyet olsun" diyerek ayağa kalktı Changbin. Hızlı adımlar ile odasına gitti ve kapısını kapattı
Oldukça derin bir iç çekti Hyunjin. Anne ve babasının meraklı sorularına karşılık "Bilmiyorum" diyerek geçiştirdi
Abisine ne olmuştu bilmiyordu ama bulacaktı
Yemeğini bitirdikten sonra sofradan kalkıp doğruca abisinin odasına ilerledi. Yapabilseydi kapıyı kilitlerdi Changbin ama anahtar yoktu neyseki
İçeri girip tekrar kapıyı kapattı Hyunjin. Yatağında arkasını dönerek uzanan Changbin'in yanına gitti
"Konuşmamız lazım"
"Konuşacak bir şey yok"
"Ne demek yok!? Haftalardır odandan çıkmıyorsun, yemek yemiyorsun, odaya her geldiğimde ruhsuz gibi oturuyorsun ve ağzını bıçak açmıyor ama konuşacak hiçbir şey yok, öyle mi!?"
"Öyle" Changbin'in sakin tepkisine sinirlenerek üstüne yürüdü Hyunjin. Omzundan tuttuğu gibi kendisine döndürdü ve karşı koyma gereği bile duymayan Changbin'i yakalarından tutarak yatakta doğrulttu
"Ne oldu sana böyle!? Felix mi bir şey yaptı, bir şey mi söyledi!?"
Sakince yakasındaki elleri bileklerinden tutarak geri itti Changbin
"Felix bir şey yaptı... Evet"
"Ağzını burnunu kıracağım onun! Zaten uyuzum çocuğa, bir de seni getirdiği şu hale bak!"
"Yapabileceğini sanmıyorum"
Kaşları çatılırken Changbin'in acı dolu gözlerine baktı Hyunjin. Changbin tekrar yatağa uzandı ama arkasını dönmedi. Boşluğa baktı
"Felix bana bir şey yapmadı"
"O zaman ne-" Bakışlarını aniden buluşturunca sustu Hyunjin. Șoka girmiş bir şekilde Changbin'in devamında söylediği şeyi dinledi
"Kendisine yaptı"
__________________
Selam~
Bu fici Zetsuen no Tempest animesinden esinlenerek yazmaya başladım. Kitabın adı bu yüzden tempest. Koyacak başka bir şey de bulamadım zaten dmsmdmsUmarım beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tempest // ChangLix
FanficNe olduğunu mu bilmek istiyorsun? - - - [Angst] Minific Changbin X Felix