CRAFTY 2 -1-

4.2K 446 1K
                                    

İlk sezon 1M okunmaya ulaşınca bana da söz verdiğim gibi ilk bölümü paylaşmak düştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk sezon 1M okunmaya ulaşınca bana da söz verdiğim gibi ilk bölümü paylaşmak düştü.

Sizleri seviyor, desteklerinizi esirgemeyeceğini biliyorum.

Keyifli okumalar!

Divörz.





Korona en çok bana yaramıştı ve bunu şirkettekiler de dahil, tanıyıp tanımadığım dünya üzerindeki hiç kimse inkar edemezdi. Zira Bangtan yurdundan çıkıp kendi evime uğradığım günler sayılıydı. Hatta o kadar sayılıydı ki, kiralık daireme son uğrayışımda sağlıklı beslenip bağışıklığımı artırma hevesiyle aldığım birkaç poşet meyve ve sebze, buzdolabını açtığım an suratımı Bang Sensei'nin buruşuk yüzüyle kıyasıya yarışacak kadar iğreti bir şekilde büzmeme sebep olmuş; poşetlerden alt raflara damlayan kahverengi sular ve beni öğürten o korkunç koku, kimseyi öldürmemiş fakat kesinlikle ölüm gibi bir şey olmuştu. Bahsettiğim bu günün üzerinden ise hesap etmeye üşeneceğim kadar çok gün geçmişti. Çünkü BTS yurdundaki günlerim, kendi o berbat dairemi aratmayacak; hatta ondan deli gibi kaçmama sebep olacak kadar harika geçiyordu. Eskisinin aksine yurdu saçımı süpürge ederek temizlemek durumunda olan ben veya benim zorumla Bangtan değildi. Cici babam olan Bang Si Hyuk sağ olsun, BTS'in üzerinden kazandığı milyon dolarlardan birkaç bin won'cuk harcamaya zahmet ederek, haftalık veya aylık, temizlik elemanı tutmayı akıl edebilmişti. Yemek desen, kelimenin tam anlamıyla yediğim önümde yemediğim ardımdaydı. Korona sebebiyle yurttan oldukça nadir çıkan ve provaları hatırı sayılır derecede azalan üyeler acıktıklarında kendilerine dünyayı sipariş ediyordu ve ben, tatlısı tuzlusu demeden her şeyimi üstlerinden geçinerek beleşe getiriyordum.

Nerede yattığıma gelirsek... Her üyenin kendisine ait bir odası olan kocaman yurtta, salondaki büyük kanepeye kıvrılıyor ve üzerime çektiğim ince pikeyle bir puppy misali titreye titreye uyuyordum. Desem... eminim ki buna inanan kimse olmaz. Zira yaptığım bu açıklama baştan sona imkansız. Çünkü:

Bir, puppy ve ben mi? Bu iki canlı arasındaki tek benzerlik kahverengi kıllarımız olabilirdi zira ben Park Jimin değildim. Tatlı tatlı bakamıyor; bunun için çaba harcadığım vakitlerde tuhaf ve iğreti göründüğüm; bana bakmaya dayanamadıkları yönünde Bangtan'ın acımasız eleştirilerine maruz kalıyordum.

İki, titreye titreye uyumak mı? Bangtan yurdu o kadar akıllı teknolojilerle bezeli binaların olduğu bir sitedeydi ki ev, nasıl olduğuna dair en ufak bir fikrimin olmadığı şekilde pencereler açık dahi olsa kışın sıcak, yazın soğuktu ve üyeler, hiçbir mevsim fark etmeksizin etrafta çırılçıplak dolanıyordu. Yani, neredeyse çırılçıplak. Gerçi bir kere ARMY'lerin umudu Hoseok'u annesinin karnından doğduğu haliyle görmek gibi talihsiz bir olay yaşamıştım ancak bu, şu an hatırlamak istediğim son şey dahi değildi. Kendime işkence etmek istemiyordum. Ne de olsa o zamanlar travma yaşayıp psikologların kapısını aşındırmama ramak kalmıştı.

CRAFTY 2 |Jungkook| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin