Boran koltukta arkasına yaslanmış duvara bakarken telefonundan gelen bildirim sesiyle gözlerini yanında duran telefonuna çevirdi. Telefonu yeniden eline alıp ekrana baktı, yayını kapatalı birkaç dakika olmasına rağmen fanlar bir şeyler paylaşmaya başlamıştı. Etiketlerin bildirimleri geliyordu. Telefonu sessize alarak koltuğa bıraktı. Kasıklarında öyle bir acı vardı ki hareket edemiyordu. Kesik kesik nefes alırken sağ elini boynuna götürdü. Terden ıpıslak olmuştu. Yayında birçok şeyi belli ettiğinin farkındaydı. Sesi titremiş, defalarca yutkunmuş, dudaklarıyla oyalanmaya çalışmış, sakalları ve saçlarıyla oynamış, gözlerini ondan alamamıştı. Gözkapakları kapanırsa çok fena hayallere dalacağının farkındaydı bunun da etkisi vardı ama Miray'ı birkaç saniye bile olsun görmemek bir işkenceye dönmüştü. Günlerdir evde, telefonla görüşüyordu. Artık görüntülü konuşmalar da yetmiyordu. Yine yutkundu. Bluzunün açıkta bıraktığı, sarı saçlarının üstüne düştüğü omuzlarının yumuşak dokusu sanki parmaklarının uçlarındaydı. İnleyerek doğruldu, sweatshirt gibi tişörtünü de hızla çıkartıp koltuğa attı. Derin derin nefes aldı.
Miray'la göz göze geldiğinde gülümsese bile mavilerin içerisinde bu konuyu daha sonra konuşacaklarını belli eden bir ifade vardı. Ekranda onu gördüğü ve dudaklarının arasından, "Başardım!" sözcüğü çıktığı andan itibaren kalbinde onun sesinin etkisi bir çığ gibi büyümüş, bedeni kısa sürede harekete geçmişti. Miray kırmızının kendisini nasıl kışkırttığını çok iyi biliyordu. Biçimli dudakları görüş açısına girince boğazı ve dudakları kupkuru olmuştu.Defalarca yutkunmasına, dudaklarını ıslatmasına rağmen hâlâ kupkuru olduğunu hissediyordu. Biraz özendiğini söylemişti ama Boran sadece makyajından veya saçından etkilenmiyordu. Miray'ın kendisi, etkilenmesi için başlı başına bir sebepti. Öyle bir etkiye sahipti ki bedeni bir robot gibi oluyordu. Her şeyi kendisi kontrol etmesi gerekirken Miray'ın istediklerini yapmaya başlıyordu. Garip olan bu esnada mutlu olmasıydı. Başını iki yana salladı. Bu yayını kendisi istemişti, resmen kendi ayağına sıkmıştı. Görüntülü konuşmalardan sonra bile mastürbasyon yapmadan duramazken hangi akılla bunu istemişti bilmiyordu.
Koltuğa tutunarak kalktı. Acı verse de kendini duşa atmalıydı. Yavaş adımlarla lavaboya doğru yürürken durdu. Miray'ın kıkırdayışı, adını arzuyla söyleyişi kulaklarında yankılanıyordu. Bu koridorda onu kucağına alıp kaç defa yatağına götürmüştü, bedenleri kavuşmuştu bilmiyordu. Sadece koridorda değil, evin her yerinde bir kavuşma anı hatırlıyordu. Elini duvara koydu adımlarını hızlandırdı. Şimdi bunları hatırlamanın sırası değildi. Lavaboya girer girmez eşortmanından ve baksırından kurtuldu, kendini duş kabinine attı. Soğuk suyu açtı. Bedenin her yeri uyarı veriyordu. Kendini o kadar sıcak hissediyordu ki bedenine düşen su damlacıkları sanki buhar oluyordu. Soğuk suyla biraz kendine geldiğinde düşünebilmeye başladı.
Miray'ı acilen görmeliydi.
Nasıl görecekti bilmiyordu. Sadece dudaklarına yapışmak, bedenlerini tek bir bedene indirmek ve içinde kaybolmak istiyordu. Eliyle idare edebileceğini sanmıyordu. Rahatlatıcı uzun bir duş aldıktan sonra onunla konuşmalıydı. Erkekliğini rahatlatmaya başladığında birçok kez Miray'la müsait oldukları anda bu zamanların acısını çıkaracağına dair kendine sözler vermeye başlamıştı bile.🔥🔥🔥
Miray telefonu kulağından çekerken aramayı sonlandırdı. Boran cevap vermiyordu. İçten içe cevap vermeyeceğini bilerek aramıştı. Yayının üzerinden bir saat geçmesine rağmen hâlâ kendine gelemiyor olmalıydı. Gülümserken yayındaki bakışlarını hatırladı. Ne kadar tatlıydı! Dün yayın yapalım dediğinde Miray üstüne basa basa emin olup olmadığını sormuş, Boran rahatlıkla, "Eminim ne olabilir ki" demişti. Yayın için biraz özenmeyi düşünürken bu sözlerini hatırlamış, savaş rengi olan kırmızıyı dudaklarına taşımıştı. Boran'ın kendisini görür görmez gözlerinin dudaklarına kaydığını fark etmiş, yayının gidişhatından biraz tedirgin olmuştu. Neyse ki Boran idare etmeye çalışmıştı. Nasıl zorlandığını, kendini kontrol altına almaya çalıştığını görebilmişti. Sadece kendisi değil, izleyen kişilerin de fark ettiğine emindi. Sweatshirt çıkartışını hatırladığında güldü. Terleyişi, sesinin bazı yerlerde istemsizce kısılışı, dudaklarının hareketleri, dalıp dalıp gitmeleri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukte
FanfictionMiray Daner ve Boran Kuzum'un canlandırdığı karakterlerin hepsini kapsayan bir feels kitabı.