*
Jungkook kapıda ona doğru garipçe bakan beş çift gözle sertçe yutkundu."Merhaba."*
Taehyung karşısında hortlak görmüşcesine tiz bir çığlık attı.Jungkook ellleriyle kulaklarını kapatıp yüzünü buruşturdu.
Namjoon sağ eliyle Taehyung'un ağzını kapatıp susturdu.Diğerleri ise ne Jungkook'a ne de Taehyung'a tepki verebilmişlerdi.Ne de olsa karşılarında yıllar önce uçak kazasında öldüğü söylenen kişi duruyordu.Jimin'in aylarca odadan çıkmayıp ağladığı,intihar etmeye çalışmasına sebep olan kişi.
Namjoon Jungkook'un hafifçe omzuna dokundu.Hayal olmadığını anlayınca yutkunup içeri geçmesi için tepkisiz bir şekilde önlerine bakan dörtlüyü itekledi.Jungkook ilk başta tereddüt etse de buraya gelme amacını kafasında tekrar edip içeri girdi.
Namjoon salondaki kırılan televizyonu koltuğun arkasına sürükledi.Üzerini birkaç örtüyle örtüp kamufile etti.Jungkook yavaş adımlarla salona girdi.Etrafın dağınık olmaması onu şaşırtmıştı halbuki o buradayken dağınıklıktan ev görünmezdi.'Ben yokken çok değişmiş olmalılar.' diye düşündü.
Namjoon Jungkook'un koltuğa oturmasıyla hızlı adımlarla dış kapıya doğru yürüdü.Burada olmadıklarını fark edince adımlarını mutfağa yönlendirdi.Içeriden gelen seslerle burada olduklarını anlayıp içeri girdi.
Dörtlü kendilerine geldiklerinde Namjoon ve Jungkook'un tersi yönünde hareket edip mutfağa,konsey toplantısı yapmaya gitmişlerdi.
Yoongi sırtını duvara dayamış sinirden bağırmamak için kendini tutarken Hoseok yere çömelip bacaklarını kendine doğru çekmişti.Taehyung yaşadığı stres yüzünden kendini yemeğe vermiş dolaptaki çikolataları kemirip çöpünü kenara firlatıyordu.Jin kendini olaya o kadar çok kaptırmıştı ki Taehyung'un yarattığı küçük çöplüğü fark etmemişti.Elindeki telefon ile Jimin'e ulaşmaya çalışıyordu ama Jimin çalışırken telefonu hep sessize alırdı.
Namjoon'un içeri girmesiyle dörtlü gözlerini o tarafa dikti.Namjoon kendisine merakla bakan dörtlüyü umursamayıp kapıyı kapatıp sırtını yasladı."Salonda oturuyor.Siz sormadan söyleleyim hiçbir şey konuşmadık."
Yoongi gözlerini devirip başını sağ omzuna doğru eğdi."O burada duramaz.Gidicek.Şimdi!"
Jin Yoongi'ye kısa bir bakış atıp elindeki telefonu gelişigüzel tezgâha bıraktı."Öylece gidemez.Anlatması gereken çok şey var."
"Ne diyelim adama 'Neden ölmedin?' veya 'Niye buradasın?' falan mı?Ölmemiş işte buraya gelmeden önce neredeyse oraya gitsin."
Namjoon sırtını yasladığı kapıdan ayrılıp Hoseok'un yanına gitti.Onun gibi yere çömelip ellini tuttu.Namjoon Hoseok'un korktuğu zaman ne tepkiler verdiğini biliyordu.Şuan çok korkuyordu.
Namjoon Hoseok'un hafifçe kulağına yaklaştı."Sakin ol.Jimin bu adam yüzünden zarar gördü ama artık ne Jimin'e ne de bize zarar verebilir.Tamam mı?"
Hoseok kafasını kaldırıp Namjoon ile göz göze geldi."Korkmuyorum yanlızca Jimin'in aynı şeyleri yaşamasından endişeleniyorum.Yoongi haklı o gitmeli!"
Namjoon derin bir nefes alıp kafasını Yoongi'ye çevirdi."Gitmemeli.Almamız gereken cevapları vermeden buradan gitmemeli."
"Ya Jimin gelip onu görürse?"
Taehyung son çikolatayı da bitirince elindeki ambalajı yere attı."Ya da Jungkook Jimin'i bulmak için buraya geldiyse?"
"Jimin için geldim ama onu bulmak değil götürmek için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To Hell In Heaven × jikook |ASKIDA| |DÜZENLENİYOR|
DiversosJimin,sevgilisi Jungkook'u yurtdışından gelmesini beklerken onun ölüm haberini alır. Yıllar sonra yavaş yavaş toparlanan Jimin isimsiz bir mektupla hayatı altüst olur. ______ "Yıllar sonra aslında ölmediğini öğrenmem yetmiyormuş gibi bir de bu yalan...