Stuck in the middle with you

204 19 13
                                    


-Beni görmezden mi geliyorsun?

Aklımı okumuş gibi yanıma gelmesiyle bir anlık şok yaşadığım için sorusuna geç cevap vermiştim.

- Hayır.

Cevabıma imayla kaşlarını kaldırarak tepki vermişti. Ama sanırım o da zor durumda kaldığımı anlamış olacak ki başka konu açmaya çalışıyordu.

- Bugün çıkışta boş musun?

En son bunu dediğinde öpüşmüştük ve ne diyeceğimi bilemiyordum. Sanki beni öptüğünü tamamen unutmuş veya olağan bir olaymış gibi karşılamış bir tavrı vardı.

- Bilmiyorum b-belki Sun ile-

Resmen kekelemiştim. Derin bir nefes alıp daha fazla batmamak için cümlemi yarıda kestim. Jeno ise kıkırdamıştı.

- Her neyse. Bugün evim gece 11'e kadar boş. Gelmek ister misin?

Açıkcası bunu sormasına pek şaşırmamıştım. Tamam bir anlık Jeno'ya kendimi kaptırmıştım. Ayrıca başta dost gibi görünmüştü. Ama onun kim olduğunu biliyordum. Her hafta okula boynunda farklı bir çürükle geldiğini, konserlerde tek gecelik ilişkileri olduğunu ve parklarda ağaçların altında başka kızlarla öpüştüğünü zaten biliyordum.

Aşırı klişe bir ergenin tekiydi. Sakince, konuştuğumuz için ona dönmüş olan bedenimi yana çevirdim ve tekrar sahaya döndüm.

- Kusura bakma ama iki gündür samimi olmamız seninle yatacağım anlamına gelmiyor.

Sinirlendiğim için sesim tuhaf çıkmıştı. Jeno tekrar konuştu.

- Yanlış anladın. Ben arkadaşça vakit geçiririz diye demiştim. Kastettiğim o değildi.

Ofladım. Sürekli kendimi rezil ediyordum.

- Sen birden öyle söyleyince farklı anladım.

Omuzlarını silkti.

- Sürekli aklının o yönde olması benim suçum değil.

Ağzımı şaşkınla açarak koluna küçük bir tokat attım. Gülmeye başlamıştık.

Dersin sonuna kadar sohbet ettik. Zil çaldığında ise elimden tutarak beni peşinden sürüklemeye başladı.

- Geliyorsun değil mi?

Elini bir anlığına bıraktım. Bu sebeple arkasına döndü ve bana baktı.

Sonuçta beni yakın görmüştü ve vakit geçirmek istemişti. Bana bir zararı yoktu. Üstelik eve gidip sıkılmaktan daha iyi bir tercihti.

Gülümseyerek olumlu anlamda başımı salladım. Yanıma geldi ve beni kolunun altına aldı.

—————————————————-

Evine gelmiştik. Çantamı bir kenara koydum ve montumu askılığa astım.

Mutfağa doğru gidiyordu. Peşine koyuldum.

- Koridorun sonunda sağdaki odaya geç. Ben atıştırmalık bir şeyler alıp geleceğim.

Kafamla onay verdim ve ilerledim. Onun odasındaydım. Beyaz ağırlıklı küçük bir odası vardı. Odanın köşesindeki kanepeye oturarak beklemeye başladım.

Çalışma masasının kenarındaki kafesi farkettim. Muhabbet kuşu besliyordu. Mavi-beyaz renkliydi. Odaya geldiğinde elindeki tepsiyi bir kenara koydu ve kuşu kafesten çıkarıp omzuna koydu.

- Bilgisayar oyunu oynamak ister misin?

Gülümsedim ve ayağa kalkarak tepsiyi bilgisayarın olduğu masaya koydum.

 Gülümsedim ve ayağa kalkarak tepsiyi bilgisayarın olduğu masaya koydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
| Let her go| Lee JenoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin