Gerizekalı, telefonunu kaptırmıştı.
Ertesi gün 22.30
Evde oturmuş bilgisayarımdan dizi izliyordum. Partiye gitmek gibi bir planım yoktu. Ama Jeno aklımdan çıkmıyordu ve artık izlediğime de odaklanamaz olmuştum. Oflayarak geceyi çabuk bitirmek için yatağıma uzandım ve uyumaya çalıştım. Saçma sapan düşüncelerim yüzünden uyumayı da başaramadığımda kafamı yastığa gömdüm ve nefes almayı bıraktım.Telefonumdan gelen ses yüzünden kendimi boğmaya ara verdim ve telefona baktım.
Sun geveleye geveleye Lucas'ın partisinde olduğunu söylemişti ve durumdan anlaşılacağı üzere iyi değildi. Gidip onu almalıydım.
Üstüme siyah kotumu geçirdim ve evden çıktım. Hava soğuk olduğu için kapüşonlu kazağımın ceplerindeki ellerimi ovuşturup duruyordum. Sonunda yürüyerek Lucas'ın evinin önüne vardığımda dışarıya kadar varan müzik sesi o mesafeden bile başınızı ağrıtabiliyordu. Derin bir nefes alarak içeriye girdim. Sun'ın dış kapının vestiyerinde ayakta durmaya çalışarak beni beklediğini görünce beni çok uğraştırmayacağı için rahatlamış ve onun kolunu omzuma dolamıştım.
Tekrardan evin dışına çıktığımızda bir taksi çağırmıştım. Bu sırada Jeno koşarak yanımıza gelmişti.
- Gelmişsin!
Yüzüne boş boş baktım. Sarhoş olduğu her halinden belliydi.
- Ve şimdi de gidiyorum.
'Neden?' gibisinden bakışlar attığında gözlerimi devirip oflamıştım. Bir anda saçma sapan bir tavıra girerek konuşmaya başlamıştı. Ona karşı sinir bozucu davrandığımı biliyordum ama bu kadar içerlediğini tahmin etmemiştim.
- Son günlerde çok soğuksun, Mark ile sevgiliyken beni öptüğün için yeni mi suçluluk duymaya başladın?
Sun'ın ağırlığı da üstümde olduğu için kendimi çok fazla açıklamaya zorlamadım. Aptal çocuk karşımda resmen senaryo kurmuştu.
- Mark benim sevgilim değil.
Bir anda elini göğsüne koyup derin bir nefes almıştı. Gerçekten nasıl bir insanla karşı karşıyayım kavrayamıyordum. Daha geçen gün beni başka bir kıza tercih etmişti. Sinirlenerek konuştum. Artık buna katlanamıyordum.
- O boş beyninden neler geçtiğini tahmin bile etmek istemiyorum. Bir gün beni öpüyorsun diğer gün en yakın arkadaşınmışım gibi davranıyorsun. Senin gibi birine ihtiyacım yok. Ne istediğin belli değil!
Bu sırada gelen taksiye yavaşça Sun'ı bıraktıktan sonra kendimde yerleştim. Ne demiştim ben? Saçma sapan sinirle patlamıştım. O an dediklerimi sarhoş olduğu için yarın hatırlamamasını dilemiştim.
Sun omzumda uyurken taksinin arka camından geriye bakmaya çalıştığımda Jeno'nun hala konuştuğumuz yerde dikildiğini gördüm. Bir dakika! O ağlıyor muydu?