1 |Yolculuk|

71 9 9
                                    

Ha Yoon Amca, Min ve ben, arabayla okuluma doğru gidiyorduk. Min, annesi ve babasıyla bu Busan'a gelmem konusunu önceden konuşmuşlar. Bu yüzden bana bu teklifi ettmiş.

Aslında kararsızdım Busan'a gitmemde. Yani, artık yeni doğmuş bir bebek gibi olacak her şey. Yeni bir okul, yeni bir ev, yeni arkadaşlar, yeni aile. Ya okuldaki çocuklar beni aralarına kabul etmezlerse. Ya bana zorbalık yaparlarsa. Ah, ama yinede önyargılı olmamalıyım.

"Baba, Eun'u benim sınıfıma almak için elinden ne geliyorsa yap!"

"Merak etme kızım, gerekirse ölür- bu fazla oldu. Neyse fighting!" Dediği şeyle kahkaha atmaya başladık. Ha Yoon Amca gerçekten komik biriydi. Onu babam gibi seviyordum.

Annem, teyzem ve babamda evde oturmuş sohbet ediyorlardı en son baktığımda. Yine teyzem bu durumumdan bahsediyordu. Ama annemle babam geçiştiriyorlardı. Anlamıyorum, onlara karşı bir hata mı yapmıştım?

Daldığım hayal dünyamdan, arabanın durmasıyla çıktım. Başımı ön cama çevirip okuluma baktım. Hemen kapıyı açıp indim ve birlikte okulun girişine ilerledik.

Müdürün odasına doğru adımladım. Onlarda arkamdan geldiler. "Burası Ha Yoon Amca."

"Tamamdır." İçeriye doğru adımladık. Müdür bilgisayardan bir şeyle uğraşıyordu. Gözünde gözlüğü olmasına rağmen bilgisayarın içine giriyordu resmen.

"Müdürüm?" Müdür bakışlarını bize doğru çevirdi. "Buyrun, nasıl yardım edebilirim?"

"Biz nakil işlemleri için geldik."

"Ah, söyle oturun lütfen." Müdürünün odasına kaç kere geldim. Şu koltukların üzerine hiç oturmadım. Hep merak etmişimdir. Min Jee'nin yanına oturup dinlemeye devam ettim.

"Öğrencimizin okul numarasını alabilir miyim?"

"525" Müdür bilgisayardan bir şeyler yaparken Min'in sesini duydum. "Eun, sizin müdür yaşlıymış. Bizim okulun müdürü otuz dört yaşında." Ona "gerçekten mi?" bakışları atarken o  başını aşağı yukarı salladı.

"Park Eun Sun değil mi?"

"Evet."

"Nereye nakil edecektiniz?"

"Busan Sanat Lisesine."

"Neden nakil edecektiniz acaba?"

"Ailevi sebeplerden efendim." Müdür anladığını belirten mırıltılar çıkardı. Klavyeden bir şeyler yazıp tekrar ekrana odaklandı.

Okulda arkadaşım yok. Hep tek takılırım. Benimle arkadaş olmak isteyen de yok zaten. Bizim okulun gençleri de zaten hep aptal. Paranın gücüne güveniyorlar. Onlarla arkadaş olmaktansa örümceklerin olduğu havuza girerim daha iyi.

"Ah, kontenjanda bir kişilik yer var. Çok şanslısınız." Vay canına, Gerçekten de şanslıyım.

"Şey hangi şubede?*"

"C şubesinde." Min bana kocaman gülümsemesiyle dönüp baktı. Anlaşılan aynı sınıftayız.

Bilgisayardan biraz daha oyalandı. Odada bilgisayardan çıkan ses yankılanıyordu sadece. "Evet efendim, kızınız artık Busan Sanat Lisesinde."

Ha Yoon Amcanın kızı olmayı gerçekten o kadar çok isterdim ki. "Şey... teşekkür ederim efendim. İyi günler."

Sırayla odadan ardında okuldan çıkıp arabaya bindik. "Evet Eun, bavulunu hazırla!"

"Tanrım şükürler olsun! Birlikteyiz sonunda!" Onların sevincini gülümseyip izledim. Onlar artık benim yeni ailem.
 

 
Bavulumla birlikte kapıdan çıktım. Arabanın bagajına düzenli bir şekilde koyup arkaya doğru döndüm. Annem ve babam bize bakıyordu.

Nefes verip onlara doğru yavaşça adımladım. "Anne, baba kendinize iyi bakın olur mu?" Babamdan bir ses çıkmadı. Annem ise küçük bir "hmm" sesi çıkardı.

Kollarımı yavaşça açtım. Onlara sarılmak istiyordum. Ama olmuyor. Onlar kendilerine sarılmam izin vermiyordu.

Kollarımı tekrar kendime doğru çektim. "Hoşçakalın" Arkama dönüp arabaya ilerledim. Gözüm sızlıyordu. Elimle gözlerimi ovalayıp arka kapıyı açıp bindim. Ardından teyzemler bindi.

"Hadi bakalım, kemerler takıldı mı?"

"Evet!" Teyzem ile Min heyecanlı bir şekilde bağırdı. Gözler bana dönünce ben de bağırdım.

"Evet." Ha Yoon Amca arabayı çalıştırıp "O zaman başlasın bu iki günlük çile."

Bir dakika ne? İki gün mü?

  

  

"Kızlar, hey kızlar. Uyanın geldik." Kulaklarıma dolan yumuşak teyzemin sesiyle gözlerimi açtım. Başımı Min'in omzundan kaldırıp etrafa bakındım.

Kapkaranlıktı. Akşam ya da geceydi. Elimi omzumun sol tarafına atıp sıktım. Her yerim tutulmuştu resmen. Min Jee ve Ha Yoon Amca haklıymış. Ne çileydi bu böyle?

"Min Jee, Min Jee kızım. Park Min Jee!" Teyzemin birden bağırmasıyla korkudan titredim. Min-ie yerinden zıplayıp etrafa bakındı. "Ne oluyor ya?"

"Geldik kızım kalk artık." Min uykunun verdiği uyuşuklukla mırıltılar çıkarıp hırkasını giyindi. Kapıyı açıp arabadan indik. Ha Yoon Amca çoktan bavulları almış götürmüştü bile.

Min Jee'ler Seoul'dan taşınalı beş yıl olmuştu. Onların Busan'daki evlerini ilk defa görüyorum. Bu arada Busan'ın havası akşam olmasına rağmen sıcaktı. Off, başka bir çile daha.

Teyzemin beni yönlendirmesiyle iki katlı, tatlı, bahçeli bir eve girdik. Bu ev muhteşemdi. Hayallermin eviydi gerçekten!

Bir koltuğun üzerine oturup başımı geriye doğru attım. Kısa süre sonra teyzem yanıma geldi. "Kuzum, banyo yapıp uyumak mi istersin yoksa direkt uyumak mı?"

"Mümkünse uyumak istiyorum."

"Pekâlâ." Elimden tutup beni kaldırdı. Beyaz renkli bir kapıyı açtı. Burası yüzde yüz eminim ki misafir odasıydı.

"Şimdilik burada uyu. Bavulunda burada. Eğer lavaboya gitmen gerekirse, koridordan ikinci kapı." Başımla onaylayıp yatağa oturdum.

Teyzem yanına gelip anlımı öptü. "İyi geceler kuzum." Gerçekten annem bile beni bir kere öpmemişti. Bu... iyi hissettiriyormuş.

Bavulumdan ince pijamalarımı çıkarıp, giyindim. Vakit kaybetmeden yatağa girip kendimi uykuya verdim.

𝚁𝚎𝚊𝚕𝚒𝚝𝚢  ও  𝙹.𝙹.𝙺.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin