★
"14"
aynı yaştayız diye düşündü, killua.
gon, killua'ya fırsat vermeden konuştu: "arkadaş olalım mı?"
🍃
bu konuşmanın üzerinden iki ay geçmişti. gon ve killua arkadaş olmuştu. bu kadar çabuk olmasının nedeni ise ikisinin de ilk defa arkadaş bulmuş olmasıydı.
killua zoldyck yıllarca malikanede kalmıştı. ailesi onun dışarı çıkmasına asla izin vermiyorlardı. bazen gizlice dışarı çıkıp sokaklarda koşturuyordu. birkaç kez yakalanmıştı ve ceza almıştı ama ceza alması pek de umrunda değildi. işte yine bir gün gizlice çıktığı zaman gon'la karşılaşmıştı.
gon freeces ise dağın başında bir çiftlikte büyüdüğü için teyzesi ve ninesi dışında birileriyle görüşmemişti. teyzesi mina-san onu bazen gemiye bindirirdi, birlikte şehri gezerlerdi. çoğu zaman mina-san'ın yanından ayrılıp balıkçıların yanına giderdi. işte gon da killua'yı bu şekilde bulmuştu.
🍀
"killua."
"n'oldu yine?"
"öpmeyecek misin?"
"ne?!"
"kurbağayı öpsene belki prenses olur."
killua, gon'un bunu şakayla karışık olarak söylediğini biliyordu ama birazcık da prensese dönüşeceğine inandığını düşünüyordu. aslında aklından ilk geçen şey bunlar değildi. aklından ilk geçen şey: onu öpmemi mi istiyor?! istiyorum aslında ama gon ne amaçla kendisini öpmemi istiyor? oh... kurbağayı öpmemi istiyormuş...
"ben prenses istemiyorum, gon."
"biliyorum çünkü sen benimsin!"
gon bunu demesiyle beraber killua'yı çimenlere ittirip üstüne atladı ve gülmeye başladı. killua da gülmeye başladı ve yalandan dövüştüler. gon hala çocuk... bu dediğini de arkadaşça söylediğini biliyorum diye hüzünlendi killua, sadece akıl olarak gon'dan büyük olduğunu düşündüğü için.
★