Jeongin ile okul kapısından içeri girdiğimizde bahçenin bir tarafında daha yoğun olan kalabalığa bakarak hafifçe yanımdaki sarı kafayı dürttüm. Jeongin dikkattini benim işaret ettiğim noktaya vererek gülümsedi.
"Voleybol takımı antrenman yapıyor olmalı. Dönem sonuna yaklaştık, maçlara kısa bir süre kaldı."
Anladığımı belirterek başımla Jeongin'i onayladım ve ona daha fazla yapışarak dudak büzdüm.
"Üşüyorum innie''
Sızlanarak Jeongin'i kolundan sarsmaya başladım. O ise kıkırdayarak kapşonumun üzerinden başımı okşamıştı.
"O zaman kantine giderek sıcak bir şeyler içelim. Olur mu?"
Gülümseyerek onu onayladığımda adımlarını kalabalığa yöneltmişti. Gözleri sahada dolaşırken ona bakıyor ve tepkilerini izliyordum.
"Kime bakıyorsun?"
Gülümsedi.
Diş tellerinin taçlandırdığı bu şirin gülümsemeye bakarak yanaklarını mıncırdığım anları hayal ettim.
"Benimle aynı sitede kalan bir arkadaşım var, Jisung Hyung. Burada mı diye bakacaktım ama.."
Eliyle çaktırmadan servis atmaya hazırlanan yuvarlak yüzlü çocuğu işaret etti.
"Sanırım ortada bir iddia var. Maç bitince beni bulur."
Omuz silkerek kolundaki kolumu çekti ve tel kapıdan geçerek bir hole soktu bizi. Duvarlar tuvallerle doluydu. Ben duvardaki tuvallere bakarak adımlarımızı yavaşlatıyor ve Jeongin'in beni hızlandırarak kantine götürmeye çalışması ile ilgili adeta bir savaş veriyordum.
"Ya~ innie resimlere bakmak istiyorum."
Holun başına yürümeye çalıştığımda Jeongin omuz silkti.
"Daha sonra çok inceleme fırsatın olur. Birkaç dakikaya servisler gelecek ve servisten inen tüm herkes önce kantine, sonra sınıfına gidiyor. Kalabalık olmadan önce hareket et Lix hyung!"
Jeongin'e hak vererek yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm ve adımlarımı ona uydurarak hızlıca peşinden gittim.
Holden çıkıp kantine geldiğimizde gözlerimi büyüterek alana baktım. Kampüs kafeteryası gibiydi.
"Çok güzel değil mi? Burayı sanat ve mimarlık bölümü öğrencileri dizayn etti."
Gülümseyerek yapay ve gerçek ağaçların karışık olduğu alana baktım. Harikaydı.
"Ne içmek istersin?"
Bana döndüğünde kısa bir süre düşünerek bilmiyorum anlamında dudak büzdüm.
Beni nazikçe başka bir yöne sürükledi ve çeşit çeşit içeceğin bulunduğu cam vitrini işaret etti."Bunlardan istediğini seç."
Gözlerimi kırpıştırarak aralarında ilk defa gördüğüm içeceklerde göz gezdirdim. Hepsini merak ediyordum. Ama en çok, sıcak çikolatalı kahveyi merak ediyordum. Elimle pakedi işaret ederek heyecanla hafifçe yerimde sıçradım. Jeongin gülümseyerek beni onaylamış ve kısa olan sıraya girmişti. Kenarda onu beklerken sweatimin kollarını indirerek ellerimi hapsetmiş ve beklemeye başlamıştım. Yalnız kalınca hissettiğim duygu ile yutkundum.
Berbat hissediyordum.
Gözlerimi etrafta gezdirmek yerine yüzümü duvara döndüm ve öğrenciler için hazırlanan matematik işlemlerinde gözlerimi gezdirdim. Dakikalar sonrası kendimi parmaklarımla işlem yaparken bulmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okay, Leader!/Changlix
Teen FictionVoleybol takımı kaptanı Changbin'in, Okula yeni gelen ve alt sınıf olan Felix ile kıyaslanması feci şekilde sinirini bozuyordu.