Yavaşça gözlerimi açtığımda gördüğüm tek şey hastane tavanıydı ama yanımda kimse yoktu. Sanırım yoğun bakımdaydım. Başımda inanılmaz yoğun bir ağrı vardı düşündüğüm tek şey ise hâlâ ölmemiş olmamdı elimi yavaşça kıpırdattım ama bunu gerçekten çok zor yapmıştım. Birini çağırmak istiyordum nerdeydim, nasıl ölmemiştim? Acaba kaç gündür uyuyordum? Düşünmekte bile zorlanırken odaya bir doktor girdi.
"Merhaba Bella uyanmışsın."
Hiçbirşey diyemiyordum çünkü konuşacak halim yoktu.
"Gerçekten çok mücadeleci bir kızsın."
Doktor konuşuyordu ama benim düşündüğüm tek şey nasıl böyle olduğuydu. Kafamın içindeki canavarı artık net hissedebiliyordum ve beynimde inanılmaz bir etkisi vardı. Tüm vücudum sanki artık benden bağımsızdı. O anda birden vücudum tekrar kasılmaya başladı titriyordum, kalp atışlarım hızlanmıştı Doktor ani hareketlerle birşeyler yapıyordu, ellerimi tutmaya başladı ama hissetmiyordum, sadece bunu yaptığını görebiliyordum. Acı çektiğimi hissettim, tam o sırada uzaklardan bir ses;
"Kendini serbest bırak Bella."
Ses ile birlikte gözlerim tekrar yavaşça kapandı.
Kendime geldiğimde bir ormanın ortasında tek başımaydım. Aklıma gelen tek şey artık ölmüş olmamdı. Korkutucu görünen ama bi o kadar da içimi huzurla dolduran bu ormanda yavaşça yürümeye başladım. Etrafta görünen hiçbirşey yoktu sadece ağaçlar.. Tüm sesler yok olmuştu sanki, tüm insanlar, tüm hayvanlar, tüm canlılar... Yürüdükçe bulunduğum ormanda daha büyük bir huzur kaplamıştı içimi.
"BELLA."
Duyduğum ses hastanede daha önce duyduğum sesle aynıydı. Çok sakin, çok ince olan ses tonuna karşılık hiçbirşey diyemedim. Olduğum yerde kalakalmıştım.
"BELLA."
Ses aynı şekilde ismimi tekrarlayıp duruyordu. Istemsizce sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Yürüdükçe değişik bir duygu kaplamaya başlamıştı içimi. Tarif edemediğim bu duyguya aldırış etmeden sesi takip etmeye devam ettim. Biraz yürüdükten sonra önümde bir yol belirdi. Yolun olduğu yere gittim ama hickimse yoktu.
"BELLA."
Tekrar aynı sesi duyduğumda sağıma dönüp yolu takip etmeye devam ettim. Aslında düşünebildiğim hiçbirşey yoktu sadece bacaklarım hareket ediyordu. Biraz daha yürüdükten sonra önüme bir hastane çıktı. Oldukça büyük olan hastanenin karşısında duraksadım. Içimden bir ses oraya girmemi söylüyordu orda birşey olduğunu hissedebiliyordum. Hastanede görünürde kimse yoktu ama içeride beni birinin beklediğini biliyordum. Yavaş adımlarla hastaneye girdim. Daha önce hiç gelmediğim hastaneyi sanki ezbere biliyormuş gibi yürümeye başladım. Asansöre bindim ve 2. kata bastım. Asansör kapısı açılınca bir adım atarak asansörden indim ve olduğum yerde durdum. Kalbim hızlanmıştı, burda benim bilmem gereken birşey olduğunu çok net hissedebiliyordum. Hastane bomboştu. Tam o sırada koridordan bir bebek sesi gelmeye başladı. Ağlayan o bebek sanki beni yanına çağırıyordu O an derin bir nefes aldım ve sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım. Sesin geldiği odanın önüne geldiğimde kapıda durup birkaç saniye bekledim. O odaya girmeli miydim? O odada ne vardı? Ben neredeydim ? Neden burda kimse yoktu? Ölmüş müydüm? Tam o anda sorular beynimi yemeye başlamıştı ki bunu umursamadan odaya girmeye karar verdim. Yavaşça kapıyı açtığımda pembe çiçekler ve ayıcıklarla dolmuş bir odayla karşılaştım. Bir hastane yatağı vardı ve onun yanında pembe örtüyle çevrilmiş bebek beşiği vardı. Beşiğe yaklaşmadan önce uzunca baktım ve bi şekilde o bebeğin yüzüne bakmaya korkuyordum. Hâlâ ağlamaya devam eden bebeğe yaklaşmaya başlamıştım ki kapı gıcırtısıyla aniden kapıya döndüğümde bebeğin ağlaması da birden kesilmişti. Yavaşça açılan kapıya bakarken kalbim tekrar hızlanmaya başlamıştı. Bir iki adım geri atarak kapıyı izlemeye devam ederken içeriye upuzun sarı saçlı, bembeyaz elbiseli inanılmaz güzel bir kız gitmişti. Yavaş adımlarla bebeğe doğru ilerlerken beni görmemişti bile. Kalp atışlarım devamlı artarken hiçbirşey yapamıyordum sadece öylece izliyordum. Kız bebeği kucağına aldığında hâlâ bebeğin yüzünü göremiyordum. Bebeğe çok içten bir şekilde gülümseyip onun yüzünü seviyordu. Tüylerimin diken diken olmasına sebep olan o duygunun ne olduğunu anlamaya çalışırken, kız yavaşça bebeğin kulağına yaklaştı ve o ince ses tonuyla;
"BELLA. GÜCÜNÜN FARKINA VAR."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
Fantasy"Jake!" Ben ağlarken o arkasına bile bakmadan yanımdan uzaklaşıyordu. Bu sırrımı ondan sakladığım için benden nefret ediyordu. " Jake bunu sana söyleyemezdim! Çok üzgünüm!" Belki de yaptığım en büyük hata buydu. Çünkü benim yüzümden ailesini kaybetm...