28.Bölüm

638 75 87
                                    

Herkes şaşkındı. Kimse ne olduğunu algılayamamıştı. Bu olanlar bana çok yabancı şeylerdi. Onun için herkesten çok ben korkuyordum alıştığımı düşünmüştüm ama şu anda karşımda şaşkınlıklarını gizlemeye çalışan Jungkook'u ve Yoongi'yi görünce iyice telaşlanmıştım çünkü anladığım kadarıyla onlar da bu olayın ne olduğunu bilmiyorlardı.

Yoongi Jungkook'a kimsenin duymadığı bir şekilde bir şeyler fısıldadı ardından ise ortadan kayboldu. Jungkook ise hâlâ kilitlenmiş bir şekilde Jimin'e bakıyordu ama Jimin kendinde değil gibiydi.

Dizlerini kendine çekip kolları ile sarmıştı kafasını da kollarının arasına gömmüştü ve bir beşik gibi öne arkaya sallanıyordu.

Bu durum hepimizi endişelendirmişti. Çünkü Jimin bizden bağımsız kendini dış dünyaya kapatmış ve kendi küçük dünyasını kurmuş gibi davranıyordu. Jungkook ona yaklaşmaya çalıştığında onu itmiş ve çok korkunç bir şekilde hırlamıştı. Bu hırlamayı daha önce Yoongi'den de duymuştum.

Jimin'e yaklaşmaya çalıştığım zaman bana Jungkook engel olmuştu. Ona sinirle baksam da onun da acı çektiğini anlayabiliyordum.

Tae ise sandalyede oturmuş merakla olanları izliyordu. Onun da Jimin için endişelendiğini biliyordum. Hatta Hoseok'a bile haber vermişti son durumu. Şimdi ise yeni sezonu çıkmış bir diziyi izler gibi Jimin'i izliyordu. Bunu belki Jimin fark etmiyordu ama bu bakışlar beni rahatsız etmişti onun için ben de bir sandalye çektim Tae'nin yanına ve " Hoseok ile neler oldu?" diye sordum o ise ilk önce yüzünü buruşturdu ardından bana odaklandı. Tabi dizisini bölmüştüm(!)

"Hiç o da endişeli." diye kısa bir cevap verdi. Boynuna doğru elimi kaldırdım hemen kendi eli ile boynunu kapatmıştı bu hareketi refleks olarak yaptığını tahmin etmiştim.

"Peki o?" diye sordum havada kalan elimle boynunu işaret ederek.

"Sürünsün pislik!" diye cırladı hemen. Eğer Jimin arkamda kötü bir durumda olmasaydı sanırım bu tepkisine gülebilirdim.

"Onunla konuşman lazım biliyorsun değil mi?" diye sordum o ise kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.ben ise merakla kaşlarımla kaldırmıştım ondan bir açıklama bekliyordum.

"O kendini kontrol edemiyor." diye kısaca açıkladı.

"Yani? Sanırım bu kurtlar arasında olan bir şey eşler birbirlerine karşı kendilerini kontrol edemiyorlar Hoseok'da da öyle olmadı mı?"

Yine kafasını iki yana sallamıştı. " Beni kontrolü altına almaya çalıştı. Tamam sonradan pişman oldu ama..."

"Pişman olduğunu nerden biliyorsun?" diye sözünü kesmiştim.

"Onu hissediyorum... acısını... üzüntüsünü... pişmanlığını... boynumdaki iz yanıyor. Ondan uzakta olduğum zamanda ama ona yakın olmak istemiyorum. Tekrar kendini kaybetmesini istemiyorum. Kendini kontrol etmeyi bilmesi gerekiyor."

Taehyung'u düşüncesi aslında mantıklıydı ama bu süre zarfında acı çekecekti. Taehyung çok güçlüydü ama onu acı çekerken görmek beni de üzüyordu.

Yoongi'yi yakınımda hissetmemle bay ve bayan Min ile beraber belirmişlerdi. Ben de hemen sandalyemi çevirdim ve ne yapacaklarını merakla izlemeye başladım.

Bay Min çok uzun süre yaşamıştı. Bu odada kimsenin görmediği şeyleri görmüştü. Onun için hepimiz Bay Min'in söyleyeceğişeyleri bekliyorduk.

Jimin ise sonunda farklı bir harekette bulundu ve karşısında duran Bay Min'e kızarmış sulu bir yüzle bakmıştı. Onun bu görüntüsü içimde bir şeyin düğümlenmesene neden olmuştu. Jimin'i böyle görmeye dayanamamıştı ve hemen oturduğum yerden kalkıp onun yanına gittim. Yine Jungkook beni engellemeye çalıştı ama Bay Min elini kaldırdı ve Jungkook'un geçmeme izin vermesini sağladı. Hemen Jimin'e sarıldım o ise kollarını bana sıkıca sarmıştı ve uzun süredir içinde tuttuğu hıçkırıkları salmıştı.

Sinners **Yoonjin**Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin