Genç adam oturduğu yerde derin bir nefes verdi. Sonunda onun yorgunluktan bitap düşmesini sağlayan çekim bitmişti.
Aslında bugün böyle bir programı yoktu ama özel fotoğrafçısının onu arayıp havanın aşırı güzel olduğunu ve parkta yapacakları birkaç gün sonraki çekimi öne çektiğini söylemesi üzerine hızlıca piaona dersinden çıkmıştı. Son fotoğraftaki pozunu bozmamış bir ayağı çeşmenin üzerindeyken sol dirseğini kırdığı dizine yaslamış telefonuna bakıyordu.Hava iyice soluklaşmış akşam olduğunu vurgularcasına etrafı mavi ve mor tonlarına boyanmıştı. Bay Vincent ve diğer çekim ekibi malzemeleri topladıktan sonra hızlıca alanı terk etmişlerdi. Orta yaşlardaki adam Adrien'a resmen deli oluyor, onun yılı hatta gelecek yılların parmak ile gösterilen modeli olacağını söylüyordu. Adrien için bunların bir önemi yoktu.
Hiçbir zaman bu kadar ünlü olmak istememişti. Sırf babası mutlu olsun ve onun ile gurur duysun diye yapıyordu tüm bunları. Sadece tek birşeyi kendi isteği ile yapıyordu o da piano çalmaktı. Ona annesi ile olan eski günlerini hatırlatıyor kalbinde buruk bir mutluluk bırakıyordu.
Çeşmenin arkasındaki ağacın oradan çıkan ses ile kafasını arkaya çevirmese de odağını oraya verdi. Kendisi henüz on sekiz yaşında olsa da hayranları sayamayacağı kadar fazlaydı. O an çılgın bir hayran kalabalığını kaldıramayacağını düşündü.
Çeşmenin üzerindeki ayağını yavaşça yere indirdikten sonra atik bir hareket ile ayaklandı. Adımları onu ağacın arkasına doğru ilerlettiğinde bir omuz görür gibi oldu. Her kim ise çok beklemeden kaçacaktı. Genç adam bunu engellemek için ani bir hareketle ağacın arkasına geçti ve kaçmaya çalışan bedeni kollarının arasına hapsetti.
Kapalı olan gözleri tatlı bir koku ile aralandığında karşısında ona hafif endişe ile gülümseyen kızı gördü. Kaşları hızlı bir şekilde çatıldı ve nefesini dışarı verdi. "Yine mi sen?" Gözleri bu sefer kızı baştan aşağı bir kez daha süzdü.
Bu kız gece karası saçlara, deniz mavisi gözlere, küçük çıkıntılı burna, burnunun üzerinde hafif çillere ve küçük pespembe dudaklara sahipti. Genç adam bir an yutkunmasına engel olamadı. Ve bunu düşündüğü gibi de kendisine kızdı.
Bu kız haftalardır onu takip ediyor, olur olmadık yerlerden çıkıyor, onun ile sohbet etmeye çalışıyordu.
Kız küçük kırmızı ojeli ellerini havaya kaldırdı ve gergince gülümsedi."Ehehe selam!"
Adrien sakin olmak istercesine elini burnunun kemerine bastırdı ve sıkıca gözlerimi yumdu. Bir müddet öyle durduktan sonra dişleri sıkılı bir şekilde konuştu.
"Neden sürekli beni takip ediyorsun? Sana istemediğimi söylememe rağmen hemde!"
Genç kız bir saniyeliğine gözlerini kaçırdı ve tekrar oğlana bakıp genişçe gülümsedi. "Arkadaş olmak istiyorum çünkü?"Genç adamın şaşkın gözleri bir an kızın gülümseyişine ve enerjik haline takıldı. Bu kız bu enerjiyi nerden buluyordu?
"Arkadaş olmak mı? Şaka mı bu?" Gergin ve biraz da şaşkın sesi kızı duraksattı. Elinde tuttuğu torbayı göğüsüne daha çok bastırdı ve tek kaşını kaldırdı. "Eveeet. Sadece fazla yalnız görünüyordun tanışmak istedim."Yüzüne yine o gülümsemeden yapıştırdı. Genç adam kızın söylediklerine mi yoksa her seferinde yüzüne kondurduğu gülümsemeye mi şaşırsa bilemedi.
"O yüzden mi haftalardır beni takip ediyorsun?"
Genç kızın yanakları anında kızarırken Adrien ilk defa bundan keyif aldığını hissetti. Kız kafasını eğip mırıldanarak ayağı ile toprağı eşeledi. "Arkadaş olmamakta ısrarcı görünüyordun."
Adrien derin bir nefes alıp verdikten sonra kıza gülümsedi.