2. Bölüm Kaçırılıyorum

354 7 2
                                    

Öncelikle herkese merhaba arkadaşlar, bölümler kısa biliyorum ama eğer okuyucularım artarsa daha uzun olabilirler. Yani tamamen size bağlı. Tamam hadi başlayak bölüm sonunda görüşürüzz!!!
~~~~~~~
En son bayılmıştım di mi? Evet hadi devam edelim. Ayrıca bayılmamışım çünkü bilincim yerindeydi ve etrafımda konuşulanları duyabiliyordum. Bayılmakla uykunun arası bişey bu.

Ancak ne yazık ki TDK'de henüz böyle bir sözcük yok.

Uyandığımda evde yataktaydım. Özlem başımda put gibi dikilmiş bana bakıyordu. Ona gülümsedim. Saat geç olmuştu. Yanıma geldi ve oturdu.
"İyi misin?"

"Nasıl gözüküyorum?"

"İyi"

"Hadi yardım et de kalkayayım."

"Tamam"

"Hadisene ya durma orada öyle!"

Birden ağzımı kapattı. Bağırıyordum ama çığlıklarım bir fısıltı gibi çıkıyordu. Korkuyordum. Beni bir çuvala soktu. Çuvalın kokusundan bayıldım.

Uyandığımda Özlem karşımdaydı. Yanaklarından yaşlar süzülüyordu.

"Sen bana ne yaptın ya! Neresi burası?! "

"Ya bu adam beni yönetmek zorunda mı?!"

"Kim? Ne? Neresi burası? Neden buradayım bana bir açıklama yap HEMEN!"

"Tamam. Aslında biz seni keşfettiğimizde çok şaşırmıştık o yüzden buranın yardımcı başhocası benim zihnimi ele geçirdi ve seni buraya getirmemi istedi. Normalde ben sana böyle bir şeyi asla yapmam biliyorsun."

Duyduklarım karşısında çok şaşırmıştım o yüzden daha fazla soru sormaya başladım.

"Neden beni görünce şaşırdınız? Şu yardımcı başhoca dediğiniz kişi kim? Neresi burası? Allahım nerdeyim lan ben?!"

"Tamam tamam sakin ol gel okula gidelim orada tanışman gereken kişiler var. Orada sorularının yanıtını bulacaksın."

Yürümeye başladık. Burası gerçekten güzel bir yerdi. Her yer çiçeklerle süslüydü. Tertemiz bir havayı içinize çekmek huzur vericiydi. Güneşli bir gündü. Kocaman bir gölün yanına geldik. Her yer yemyeşildi. Ağaçlardaki sincaplar merakla bizi izliyordu. Tavşanlar yanımıza gelip bir anda kaçıveriyorlardı. Her yer gerçekten çok güzeldi.

"Ne kadar güzel bir yer"dedim

Ancak Özlem sadece göle bakıyordu. Ardından cebinden taş gibi bir şey çıkarttı ve onu göle attı.

"Gaygaşo fesilya."dedi ve bir anda bir yere ışınlandık. Bu olanlara inanamıyordum. Ayrıca şu anda karşımızda şato gibi bir yer vardı. Yanlarında gözetçi kuleleri vardı. Kocaman bir malikaneyle şatonun karışımı birşeydi burası. Kısacası harika bir yerdi.

Özlem benim elimden tuttu ve oraya doğru yürümeye başladık. Şatonun arkasında evler vardı. Hava çok güzeldi. Kocaman bir kapının önüne geldik. Özlemle içeri girdik.

Dışı kadar içi de güzeldi. Duvarlarda kımızı, mavi, gri ve kahverengi desenler vardı. Yanımızdan benle aynı yaşta kişiler geçiyordu. Özlem beni tırmana tırmana öldüğüm merdivenlerden zorla çıkarttı ve büyük bir odaya getirdi. Odadan içeri girdik. Acayip yaşlı bir adam (158 yaşında gibi görünüyordu) bizi karşıladı. Daha sonra yanına biri geldi. O da yaşlı gözüküyordu ancak kesinlikle daha gençti. İkisinin de çok uzun sakalları vardı ama daha yaşlı olanınki daha uzundu.

"Merhaba." dedi çok yaşlı olan adam.

"Merhaba."

"Seni bugüne kadar çok bekledik."

MALEFİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin