Yüz yüze Bölüm 6

98 9 8
                                    

sELAM MİLLET BEN GELDİM YENİ BÖLÜMLE DAHA KARŞINIZDAYIM..:d Gif de ki Kuzey Soylu oğlu... Paylaştığım  bölüm müzikleriyle okuyabilirsiniz...keyifli okumalar dilerim..:P

********

 Bir girdap gibi köşe bucak kaçsanız da sizi içine çeken duygular vardı. Bunun önüne geçiyorsa korkularınız, Siz bir adım daha kaybolmaya yakınsınızdır. Zira O kayboluş insanı bir yola sürüklerdi. Ve doğru görünen yalanlarla süslü hatalara... Oysa bazı hatalar insan hayatına bu kadar erken gelmemelidir. Mesela henüz on altı on yedi yaşındaysanız, otuz beş yaş heriflerin hayatını yaşıyor olmanız, onlar gibi konuşuyor olmanız hiç sağlıklı değildir.  Mantıklıda değildir. Özellikle bu gençlerin düzenli seks hayatından bahsediyor oluşu bile kulağa delice gelmiyor mu? Bu yaşlar, insanların birbirini tanıma evresi değil miydi?

Biz ne ara bu kadar kirlenmiştik?

"Gördüm oğlum ya, bu sene kızlar amma hızlı a.koyum?" Dedi iğrenç bir gülümseme ile Hakan.

"Ama en iyilerini abi götürüyor." Diye eğilerek sırıtırken Doğan sessiz bir iç çektiğinde gelenlere bir bakış attı.

Bir adım sonra kollarında ki yiyecek ve içeceklerle göründüğünde yeni gelen çocuk, Doğan'a kaş göz işareti yaparak çelme taktı ona Hakan. Bir adım sonra genç ellerindekiyle birlikte düştüğünde karşıda ki grup gülmeye başladı.

"Dikkat etsene lan dört göz." Diye gülerken önünde ki, diğeri düştüğü yerden gözlüklerini düzeltmeye çalıştı. Derin bir nefes alırken dişlerini sıktı. Bıkmış Usanmıştı artık bu rezillerin yanında onlara hizmet etmekten. Okulun başarılı öğrencilerinden olmak yetmiyordu bu cehennemden kurtulmaya. Bunların sorumlusu o it oğlu itti. Ne zaman kendisinden sıkılacağını bilmiyordu ve bu giderek canını sıkmaya başlamıştı.

"Topla lan şunları sümsük herif." Diye bacağına vurduğunda Hakan, gözleri kızardı oturan çocuğun. Duruma içerliyor, öfkeleniyor ama gücü yetmediğinden başta kaldıramıyordu. Ve bundan nefret ediyordu. Güçsüz olmaktan nefret ediyordu. Hadlerini bildirmek istiyordu lakin malesef burada işler öyle yürümüyordu. Ama ne olursa olsun du. Kim ne yaparsa yapsın! Bu okulu bitirecekti.  Buna ihtiyacı vardı. Bu yaşadığı çöplükten kurtulmaya ihtiyacı vardı. Dünyaya bir gram fayda sağlamayacak bu  itlerden daha iyi olmayı hak etmiyor muydu?

Bir kere daha vurduğunda ona önünde ki, paketi sıkarak öfkeli gözlerle dizlerinin üzerine doğrulup konuşacakken öfkeyle bakmaya başladı genç,

"Ooo, ne o lan ezik, diş mi biledin bize." Yüzüne eğildi Hakan "Bişey mi diğcen?" Diye bakarken,  o an aklından milyon tane hakaret geçtiyse de bekledi yerde ki.

"Ne oluyor burda?" Gelen bu tanıdık sesle başını çevirip sakin kalmaya çalışarak düşürdüklerini toparlamaya çalıştı. "Ne oluyor dedim?"

Neredeyse yavşak denebilecek bir hareketle göz boyayıp:"Abi bu it yere düştü, yardım edeyim dedim. Ama fazla iyi davranıyoruz hırladı resmen." Diye savunmaya geçti Hakan.

"Belki de işini paylaşmak istememiştir. Ona da hak ver" Dedi Doğan.

Sessizce yerdekileri toplayıp ayağa kalktı ve masanın yanına giderken hiç birinin yüzüne bakmadı genç.

"Cevap versene." Dedi aynı ses. "Öyle mi oldu?"

Diğer ikisinin yüzü sararırken: "Abi bize inanmıyor musun?" Diye sorduğunda önde ki, sözünü kesti.

"Kes." Dedi. "Sana sormadım." Hala bir cevap beklediği açıktı.

Yutkunurken arkasını döndü ve gözlüklerini düzeltirken başını kaldırdı.

Kuzey RÜZGARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin