İhtiyar Jack bir karton parçasıyla korları bir yana çekipsonra da kömürlerin ağaran kubbesi üzerine dikkatle yaydı.Kubbe böylece ince bir örtüyle kaplandıktan sonra yüzükaranlığa gömüldü, ama ateşi yeniden yellemeye başlayıncaçömelmiş gölgesi karşı duvara tırmandı, yansıyan aydınlıktayüzü de yeniden seçilir hale geldi: İhtiyar bir adamın yüzü,eni konu kemikli ve tüylü. Nemli mavi gözleri ateşinkarşısında kırpışıyor, nemli ağzı arada bir açılıyor,kapanmadan önce de mekanik bir şekilde birkaç kere çiğnemehareketi yapıyordu. Korlar yeniden alevlenir gibi oluncakarton parçasını duvara yasladı, içini çektikten sonra konuştu:
"Şimdi biraz düzeldi, Mr O'Connor."
Saçı erken ağarmış, yüzü de bir sürü sivilce ve çillebiçimsizleşmiş genç bir adam olan Mr O'Connor tam busırada tütününü sigara sarmak üzere düzgün bir silindir halinegetirmişti, ama kendisine bir şey söylenince düşüncelidüşünceli bozdu yaptığını. Gene düşünceli bir tavırla tütünüyeniden yuvarladı ve bir an düşündükten sonra kâğıdıyalamaya karar verdi.
"Mr Tierney ne zaman döneceğini söyledi mi?" diye sordukuru ve tiz bir sesle.
"Söylemedi."
Mr O'Connor sigarasını ağzına koydu, ceplerini yoklamayabaşladı. Bir deste ince kartvizit çıkardı.
"Kibrit bulayım," dedi ihtiyar.
"Uğraşma, bununla hallederiz," dedi Mr O'Connor.
Kartlardan birini ayırıp üstündeki yazıyı okudu:
BELEDİYE SEÇİMLERİ
Royal Exchange WardMr Richard J. Tierney yaklaşan Royal Exchange
Ward seçiminde oyunuzu ve desteğinizi
beklediğini saygılarıyla arzeder.Tierney'nin meneceri Mr O'Connor'u bölgenin birkısmında propaganda çalışması yapmak üzere tutmuştu, amahava acımasız olduğu, ayakkabıları da su aldığı için gününbüyük kısmını Kurul Lokali'nde ihtiyar kapıcı Jack'leoturarak geçiriyordu. Kısa gün karardığından beri böyle başbaşa oturmuşlardı. Ekimin altısıydı ve dışarıda hava yağışlı,soğuktu.
Mr O'Connor kartın bir kenarını yırttı, ateşten onututuşturarak sigarasını yaktı. Bu sırada ateş, ceket yakasınataktığı koyu renkli parlak sarmaşığı da aydınlattı. İhtiyar onudikkatle süzdü, sonra karton parçasını yeniden alıp, arkadaşısigarasını içerken o da ateşi ağır ağır yelledi.
"İşte böyle," dedi, yarım kalmış sözünü sürdürerek,"insançocukları nasıl yetiştireceğini bilemiyor. Büyüyünce böyleolacağı kimin aklına gelirdi? Hıristiyan Kardeşlere degönderdim, her şeyi de yaptım, ama içkiden başka düşündüğüyok. Ben biraz adam olması için uğraşmıştım."
Yorgun bir tavırla kartonu yerine koydu.
"Yaşlanmış olmasam gösterirdim ben ona adam gibidavranmayı. Sopayı kaptığım gibi basardım sırtına - az mıdövdüm zaten. Annesi. Tabii, eline geçeni veriyor ona."
"Bu zaten çocukları mahvetti," dedi Mr O'Connor.
"Tabii bu," dedi ihtiyar. "Karşılığında da teşekkür filanyok, sade küstahlık. Bir yudum içtiğimi görsün, bir karış dil. Oğullar babalarına böyle davranırsa bu dünyanın sonu neolur."
"Kaç yaşında?" dedi Mr O'Connor.
"On dokuz," dedi ihtiyar.
"Niye bir işe yerleştirmiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dublinliler
Short StoryJoyce, Dublin'in yaramaz çocuklarının, sokak müzisyenlerinin, siyasetçilerinin, rahiplerinin ve bu şehirden kaçmak isteyenlerle kaçamayanların hikâyelerini anlatıyor. Dublinliler'de Joyce sarsılmayan bir gerçekçilikle, doğduğu ve büyüdüğü Dublin'de...