Oyun

439 23 2
                                    

İlk yüklediğim fazlasıyla kısaydı, düzenelmem gereken şeyler vardı ve silmem gerekti. Bu bölümde eklediğim kısımlar var. Umarım diğerini okuyanlar buna da göz atar :D yorumlarınızı bekliyorum :))

Alarm yanımda çığlık atarken gözlerimi ölümden uyanır gibi açtım. Alnımdan süzülen ter damlalarını elimin tersiyle boşluğa savururdum. Akciğerlerime yüklediğim fazla çalışma görevini biraz yavaşlatırken ellerimi saçlarımın arasına daldırdım ve dizlerimi kendime çektim.
Rüyaydı..
Hayır O olaydan sonra artık alışmış olmam gereken kabuslardan biriydi ama her gece karanlığa attığım çığlıklar bana katlanarak geri dönüyordu.
Hayallerim vardı. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gidip iyi bir kariyer sahibi olacaktım.Annemi tedavi ettirecektim ama babam olacak o mahlukat kurduğum bütün hayallerimi kalbimin bodrum katına kilitlememe sebep oldu. Babalar çocuklarına miras olarak mal mülk bırakır.Geçmişteki pisliğini değil.
Annemle beni terk ettikten sonra kendine dışarıdan mükemmel görünen ama içi kanalizasyondan daha beter olan hayatına geri dönmüştü. Aramızdaki kan bağı beni hayatından silmesine engel olamadı. Biz annemle mutluyduk. Sıradan da olsa güzel bir hayatımız vardı. Ta ki o adamın tekrar karşımıza çıkmasına kadar. Ortaya çıkışı da hayatımı cehenneme çevirmeye yetti.
O gece..
Ne haltlar yediğini bilmediğim ve aramızda kan bağından başka birşey olmayan bu adam yüzünden ona karşı şantaj için görüntüleri bile midemi alt üst etmeye yeten adamlar tarafından kaçırıldım. Ellerimden çarmıha gerilir gibi bağlanmıştım. Moraran bileklerim haftalarca bana o olayı hatırlattı. Şimdide bu görevi her gece gördüğüm kabuslar üstlendi...

Çalıştığım marketten her zamanki saatimde çıktım. Eczaneye uğrayıp annemin ilaçlarını aldıktan sonra adım atmaya üşenir bir şekilde eve doğru ilerlemeye başladım. Klasik kaçırma numarası. Arkadan gelen siyah araba, hızla inen ve ağzıma tıkanan o bez…

Uyanduğımda ellerimden sımsıkı bir şekilde bağlanmıştım. Başım önüme düşmüştü ve saçlarım önümde ne olduğunu görmemi engelliyordu. O sırada gelen iğrenç bir koku burnumu doldurdu. Ne zaman yıkandığı belli bile olmayan bir adam elindeki tabancayla saçlarımı omzumdan geriye attı. Silahı yanaklarımdan göğüslerime kadar iğrenç bir his vererek kaydırdı ve kalbimin üzerinde durdu. Yanındakine çatallaşmış sesiyle söyledikleri sözler ayaklarımdan başlayarak tüm vücudumun titremesine yol açtı.

“Şimdi bu güzelle hiç eğlenemeden kalbine mi sıkacağız. Bu patron da her geçen gün daha zor bir şey istiyor.”

Burnuma dolan iğrenç içki ve ter kokusuna aldırmadan dudaklarımı araladım ve zar zor:

“Benden ne istiyorsunuz ?” diye sorabildim.  O sırada giyimi bunlara hiç benzemeyen üzerindeki parfüm kokusundan bile üst tabakanın patronu olduğu belli olan bir adam içeri girdi. Yanıma yaklaştı.

“Demek kız bu. Hoş geldin küçük hanım. Seni pek güzel ağırladığımız söylenemez ama bunu suçlusu biz değiliz, baban.”

Son söylediği kelime beni kendime getirmişti. O öfkeyle

“Benim babam mı var sanıyorsun?” diyebildim.

“Sanmıyorum küçük hanım. Bizzat kendisini tanıyorum ve bana iyi şeyler yapmadığını ve hayatımı nasıl mahvettiğini anlatabilirim sana?”

“Onun hakkında hiçbir şey duymak istemiyorum.”

“Duyacaksın! Oğlumu nasıl acımadan vurduğunu, ihalede beni nasıl hileyle alt ettiğini, o mafyayı peşime nasıl taktığını, hayatımı nasıl zindana çevirdiğini… Her şeyi duyacaksın. Şimdi onun birtanecik varisini bulmuşken ona biraz oyun oynamak bana yakışmaz mı sence?”

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin