Oy verip yorum yapar mısınız lütfeeen 🥺🌸💕
-
Jungkook gergindi. Taehyung da gergindi. Bu yüzden Lisa ve ben de gergindik. Ortam aşırı gergindi yani. Herkes gerim gerim gerilmiş birbirine asabiyetle bakıyordu.
Taehyung ve Jungkook karşımızdaki koltuğa yerleşmiş hararetli bir şekilde Lisa ve bana papara çekiyordu. Sebebinin benim halt yemezliklerim olduğu konuda kabak Lisa'ya da patlamıştı. Vicdan meselesi yapmıyor değildim bu konuyu. O sadece beni yalnız bırakmamak için gelmişti yanımda ama şimdi bütün oklar bana mani olmadığı için ona dönmüştü.
Hadi yine ben iyiydim. Jungkook'un bam teli olduğumu iyi biliyor, bunu da dibini sıyırana kadar kullanıyordum ama Lisa benim gibi kurnazlık etmiyordu. Adabıyla azarını yiyip Taehyung'un onu affetmesini bekliyordu.
Yaklaşık yarım saattir Jungkook ve Taehyung sonu gelmez gibi nutuk çekiyordu ikimize. Yok neden yaptınız, yok neden bize söylemediniz, yok o adamlar bir haltlar karıştırıyor olsaydı ne yapacaktınız falan filan. İyi de biz bunları zaten göze alarak gitmiştik ki oraya. Kaldı ki tenhadan uzak gayet de kalabalığın ortasında bir kafede buluşmuştuk. En fazla ne yapabilirlerdi fiziksel açıdan? Sanki üzerimizde bikiniyle kafenin ortasında aikido yapmışız gibi reaksiyon göstermeleri şu an mantıklı gelmiyordu. Hayır yani Jungkook biliyordu da oraya neden gittiğimi. Bilmese bile tahmin edebilirdi en azından. Kendi çapımda erkek arkadaşımı korumaya çalışıyordum aklımca. Buna daha küçük ya da kibar bir tepki veremez miydi? Çünkü söz konusu onun götüydü de.
Gözleri dolu dolu olan Lisa'nın kucağındaki elini kavrayıp sıkıca tuttum. Başını hafifçe kaldırıp bana minnetle baktığında göz kırptım.
"Bahsedecek misin?"
Taehyung'un sesi kısık ama duyabileceğimiz yükseklikte çıktığında ne olduğunu kavramaya çalışarak Jungkook'a baktım.
"Neden bahsedeceksin?"
"Hyunjae," dedi kısaca. Sonra derin bir nefes verdi. "O zurna benim kuzenim."
"Hayatta inanmam!"
Lisa yükselerek konuya hızlı bir giriş yaptığında anlamsız gözlerimi üzerine çıkardım.
Ben de şaşırmıştım evet ama iki kuzen arasında, hele ki birbirlerine yakınlarsa, çekememezlik yaşanması gayet normaldi. Akrabalık ilişkileri zorunlu sevgiye dayandırıldığından çok çabuk pürüzler ortaya çıkabiliyordu. Ama yine de bir sorun vardı.
"Bu sana oynaması için yeterli bir sebep değil." dediğimde kafasını geriye attı.
"Kız arkadaşı onu reddetmişti." dedi sakince. "Benim için."
Gözümün önüne gelen tutamları kulağımın arkasına atıp kollarımı çaprazladım ve bacak bacak üstüne attım. Az sonra çetrefilli bir tartışma yaşanacaktı, bu yüzden pozisyon almalıydım.
"Kimmiş kız arkadaşı?"
Sinsi sırıtması yüzünde can bulurken benim gibi kollarını çaprazladı. "Adı Hyelin. Bana aşıkmış kendileri." Bunu söylerken büyük bir zevk aldığına yemin edebilirdim. Jeon Jungkook'u masum yüzüne ve kalbine tezat dokuz kuyruklu tilkiye ev sahipliği yapan bir zihni vardı. Bana karşı koyamadığını bilsem de bazen nereden vuracağını iyi biliyordu.
"Ne zaman yaşandı bu?" dedim alayla.
Beni benim silahımla vurarak "Çok fazla geçmedi aradan," dedi gülümseyerek. "Belki geçen yıl."
Geçen yıl... Henüz o sıralarda Jungkook'un adını dahi bilmiyordum. Ve sanırım o da beni tanımıyordu.
"Öyle mi?" Tek kaşımı kaldırdım. "Sen bana aşık olmadan önce yani?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waste it on me.
Fanfiction"Aşkını ve zamanını bana harca" - Rosé x Jungkook - © Kaguya | 2020 ☾