'Hayat peri masallarındaki gibi ilerlemiyordu. Baş karakterler tek başına değildi, belki de baş karakter değillerdi.'
🌼🌼🌼
Jungkook'un daha kalıp benimle uğraşacağını falan sanmıştım ama yaklaşık yarım saat kadar sonra gitmişti. Ben aptal gibi başımı eğip sessizce ağlamıştım o da sadece öylece oturup beklemişti. Neyi beklemişti ya da öylesine mi durmuştu bilmiyordum. Umurumda da değildi. Hayatıma bir anda girip her şeyi alt üst edemezdi. Ben onun oyuncağı değildim.
Huzursuz bir nefes aldım ve uykumu almamış olmamın sonucu olarak gözümün altında belirmiş koyu halkalara baktım. Acilen ortadan kaldırılmaları gerekiyordu. Kapatıcıyla sertçe üzerlerinden geçtim ve yok olana kadar uğraşıp durdum.
Normalde bugün işe gitmeyecektim ama pek önemli modelimiz sayın Jeon Jungkook teşrif edeceği için Jimin özellikle şirkette olmamı istemişti. Israr etsem de kabul etmemiş, bu işi alabileceğimden bahsetmişti. Ama atladığı bir nokta vardı, ben Jungkook'un kameramanı olmak istemiyordum. Ve eğer benim kameramanlar arasında olduğumu öğrenirse anında beni seçmekten çekinmeyeceğini de biliyordum. O yüzden fazlasıyla gergindim. Jimin'in adımı geçirmemesi için Tanrı'ya yalvarıyor ve Jungkook'a görünmemek için planlar yapıyordum.
Makyajımı tamamladıktan sonra düzleştirdiğim kızıl saçlarımı omuzlarımdan aşağı serbest bıraktım. Üzerime ince bir gömlekle hırka alarak altıma da siyah bir pantolon giydim. Dikkat çekici kızıl saçlarımla şirkette Jungkook'un nasıl dikkatini çekmeyeceğimi bilmiyordum, orası ayrı bir muammaydı. Evden çıktıktan sonra oyalanarak arabamla şirkete geldim. Şirkette bariz bir telaş vardı. Jungkook'u daha önceden dergilerden ve çekimlerden takip edenler neredeyse heyecandan bayılmak üzereydi, görmemiş olanlar ise meraktan çatlayacaktı.
Yavaş adımlarla geniş koridordan geçiyordum ki sekreter kızlardan biri kocaman gülümsemesiyle yanımda bitti. "Bugün kesin geliyormuş!" Salak ayağına yatıp havalı bir şekilde kim diye sormak istedim ama sonra aklıma zaten sırf o geldiği için burada olduğum geldi. "Bu ne sevinç?" diye mırıldandım kendi kendime. Şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Başımdan gitsin diye adımlarımı hızlandırmıştım ama8 geri geri de gitse oldukça kontrollü bir şekilde hala yanımdaydı. "Bakınız şirketimize bugüne kadar gelmiş modelleri düşünürsek Jeon Jungkook kesinlikle aralarında ilk üçe girecektir. Bu tarihi bir şey!"
Yüzümü buruşturdum ve gitmesini ister gibi elimi hızlıca havada salladım ve bakışlarımı ondan aldım. "Abartıyorsunuz," diye mırıldanmayı da ihmal etmemiştim. Arkamdan "Ters tarafından kalkmış galiba," diye mırıldandığını da duymuştum. Sinirliydim ve neredeyse dönüp cevap verecektim ama onun yerine kendime hakim olmaya çalışarak derin bir nefes aldım ve adımlarıma devam ettim.
Her model alımı olduğunda yukarıdaki büyük toplantı odasında şirket yönetimi ve müdürleriyle görüşülme oluyor ve devamında diğer kameramanlara kimi seçtiği gelip söyleniliyordu. Seçmesi için kameramanların çalışmaları sunuluyordu. Jimin beni önereceğini söylemişti ama belki de bir mucize olurdu da kameraman Park Chaeyoung'un ben olduğumu düşünmezdi. Bu mucize olacak kadar düşük bir ihtimaldi tabii.
Diğer kameramanların olduğu odaya tedirgin bir şekilde dudağımı ısırarak girdim. Toplamda benimle beraber dört kameramandık. Birisi sürekli bir rekabet halinde olduğum Jung Yoona, diğeri kameramanlar arasında en enerjik olan ve hiç yerinde durmayan Kim Baehyun, diğeri ise aramızda en normal olan Kim Jioh'tu. Yoona kesinlikle Jungkook'u istiyordu. İçeri girer girmez mavi lenslerindeki parıltılarda bunu sezmiştim. Ancak endişeli görünüyordu. Anlamaya çalışarak kaşlarımı çattığımda içeri girdiğimi görür görmez bana baktı. Kibirli bir tavırla gülümsedi ve kısa siyah saçlarını geriye savurdu. "Park Jimin torpilin yine üzerindeymiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝗹𝗼𝘀𝘁 𝗺𝗲𝗺𝗼𝗿𝗶𝗲𝘀'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'
FanfictionJeon Jungkook'un baş belası olan Park Chaeyoung bir gün aniden ortadan kaybolur. "Kayıp anılarımızı yaktın, geride kirli külleri kaldı. İkimizi de küllerde boğdun, sevgilim." *** romantizm, drama, gizem. ⌠ 𝓹𝓪𝓻𝓴 𝓬𝓱𝓪𝓮𝔂𝓸𝓾𝓷𝓰 ✾ 𝓳𝓮𝓸𝓷 𝓳𝓾...