İlk Öpücük.

103 5 4
                                    

Tanrım! Böyle mükemmel bir çocukla takıldığıma hala inanamıyorum. Üstümde onun sweatshirt'ü ile aynı zamanda onun harika kokusunu içime çekerek onun yanına olduğuma hala inanamıyorum. Bir yerlere gitmeye karar verdikten sonra cadde de biraz yürüdük ve bir kafeye oturduk. Kafenin dizaynı eski arabaları model almıştı, oturduğumuz koltuklarda eski araba modelleriydi, arabanın koltukları önünde çok da büyük olmayan bir masa vardı. Meriç karşıma değilde yanıma oturunca heyecandan ritmini fazlasıyla yükseltmiş kalp atışımı duymasından korkmuştum. Fazlasıyla yakın olmamız nefes almayı unutmama sebep oluyordu. İçecek birşeyler söyledikten sonra sohbet etmeye başladık. Meriç samimi bir gülümsemeyle;
"Ee anlat bakalım güzellik?" dedi.
"Ne anlatmalıyım?" dedim gülerek.
Biraz ciddileşerek;
"Birini istediğini söylemiştin, kim olduğunu hala söylemedin?" dedi. Bende hafif bir tebessümle birden;
"Sen." dedim.
Tanrım! Bunu nasıl söylediğimi bende bilmiyordum, o bana böyle yakınken kesinlikle mantıklı düşünemiyordum.
Meriç önce biraz afalladı, şaşkın bakışları 1-2 dakika gözlerimin içine baktı. Daha sonra birden gözleri dudaklarıma kaydı. Heyecandan dilimi yutabilirdim. Daha da yaklaştı ve önce sadece dudakları dudaklarıma hafifçe değdirdi ve bir süre öyle durdu, dudaklarımı aralamamla dilini dilimde hissettim ve gözlerimi kapattım. Elini enseme koyarak beni iyice kendine yaklaştırdı, elimi yanağına koyarak bende onu kendime çektim. Dudaklarımız ayrıldığında cidden üzülmüştüm. Ah! Bana neler oluyordu anlamıyordum. Hala dudakları dudaklarıma yakınken önce nefes aldı, nefesini dudaklarıma değince titredim. Gülümsedi ve;
"Kimi istediğimi söyledim." dedi. Gülümsediğimde tekrar dudaklarımızı buluşturdu.

Kafeden çıkarken elimi tutmasıyla gülümsedim ve ellerimizi iyice birbirine kenetledim. İşlek bir cadde olmamızdan dolayı kalabalıktı. Bana bakıp;
"Okula geçmeli miyiz?" dedi elimi daha da sıkarken.
"Geçmeliyiz." dedim gülerek.
Bir süre yürümeye devam ettik, caddenin sonlarına doğru birden bana döndü ne olduğunu anlamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Karşılık vermemi bekliyor gibi bir süre dudaklarını hareket ettirmedi, ben dudaklarımı araladığımda nazik ve yumuşak bir şekilde öptü. Dudaklarını çektiğinde alnını alnıma yasladı.
"Bu ne içindi?" diye sordum gülerek.
"Bana ait olduğunu bilmen için." dedi ve tekrar dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

NinkasiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin