39'

266K 10.9K 45K
                                    

Kanım kaynıyordu.

Yemin ederim kanım kaynıyor bedenim alev alev yanıyordu.

Taehyung.. Onun yüzündendi hepsi. Bana hissettirdikleri yüzündendi. Yazdıkları, bana hayal ettirdikleri yüzündendi.

Sürekli kuruyan dudaklarımı on saniyede bir yaptığım gibi yalayıp aynamın karşısına geçtim, kendimi süzdüm.

Kızıl saçlarım uçları kıvırcık bir şekilde ortadan ayrılmış yüzümün iki yanına uzanırken kulağımdan sarkan iki gümüş küpem dışında üzerimde sadece ereksiyon olan ve çoktan biraz sızdırmış aletimi kapatan siyah baksırım vardı. Yanaklarım neden kızarmıştı bilmiyorum ama dudaklarım ısırmaktan hem kızarmış, hem dolgunlaşmıştı.

Kendime dokunmamak için tırnaklarımı avcuma geçirirken çıplak ayaklarımın parmak uçlarını kıvırarak biraz daha bastırdım parkeye. Aklım on dakika önceki mesajlaşmalarımıza kayarken başım önüme düştü, dayanamayıp sağ elimi karnıma koyarak kaslarıma birkaç kere sürttüm ve daha fazla kendimi tutamayarak aşağıya kaydırdım.

Baksımırın lastiklerini es geçip üstünden okşamaya başlarken kafam geriye düştü, hızla kendimi yatağa atıp kırdığım bacaklarımı ayırdım ve derin nefeslerim arasında kendimi okşamaya devam ettim. Elim genişçe açtığım bacaklarımdan dolayı kolayca kayarken daha da ilerletip ince kumaşın üstünden deliğime bastırdım.

Önce parmağımla keşfederdim seni sonra dilimle.

"Ah, Taehyung."

Derin soluklarım arasından adını inlediğimde sertçe yutkundum. Altta olmayı kabul etmeyen aklım ve düşüncelerim ona karşı öyle bir değişiyordu ki ne yapacağını bilemiyordum. Grupta sinirle kendimi savunurken onunla olan konuşmalarımızda ve şu an resmen beni becermesini istiyordum. Hele geçen hafta yaptığım...

Önemli değildi. Onunla olduğu sürece önemli değildi ne olduğum nerede olduğum. Sadece o olsun.

"Taehyung.. Taehyung.."

Adı her kendimi okşadığımda istemsizce dudaklarımdan dökülürken odamın kapısı sertçe açıldı. İrkilirken ellerim iki yanıma düştü, dirseklerimden destek alıp kürek kemiklerimi kasarak doğruldum ve heyecandan sızlayan midemle karşımdaki dağılmış Taehyung'a baktım.

Aldığı derin nefeslerden dolayı 'celine' baskılı beyaz tişörtünün altındaki göğsü koştuğu belli olur bir şekilde inip kalkıyor, her nefesi beni süzen gözleriyle daha da derinleşirken kafasını eğiyordu. Altındaki şişliği kapatmayan siyah eşofman ve çıplak ayaklarıyla hiçbir şey düşünmeden  direkt buraya geldiğine emindim. Kırmızı saçları ise kendine dokunamadığı için hıncını aldığı noktasıydı sanırım çünkü birbirine karışmış ve dağınıktı. Ağzı hiç durmuyor, sanki bir şey çiğnermişçesine hareket edip duruyordu.

Her ne kadar arzuyla dolu olsam bile beni bu halde yakalaması ani bir utançla sardı bedenimi ve dirseklerim yerine ellerimden destek alarak oturur hale gelip sertçe yutkundum. Tam yatakta sürünüp kalkacağım an konuştu.

"Dur."

Sadece bir kelimede bile boğuklaşan ve kısık çıkan sesiyle titreyip ellerim altındaki çarşafımı sıktım ve yutkunup derin nefes ihtiyacıyla aralık kalan dudaklarımla ona baktım. Kapıdan ayrılıp sıktığından dolayı belirgin çene hattıyla, benden bir saniye bile ayrılmayan keskin bakışlarıyla birkaç adım attı ve tam karşımda iki adım ötemde durup yukarıdan bana bakmaya başladı.

"Devam et."

Gözlerim şaşkınlıkla kocaman olurken midem kamaştı, bedenim karıncalandı ve ona baktım. Benden bunu mu istiyordu gerçekten.

bet for freak |taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin