13'

209K 14.8K 23.9K
                                    

"Sikeyim nerede bu aptal ev?!"

Bakışlarım, daha dikkatli göreyim diye parlaklığı sonda olan telefonumdayken kafamı biraz daha eğdim daha iyi görmek amaçlı ama bu, karanlık sokakta sadece gözlerimi acıtmaktan ileriye gitmemişti. Kafamı kaldırıp etrafımda bir tur atarak oflarken boştaki elim enseme çıkmış, kafamın arkasındaki saçları karıştırmıştım.

"Aptal ucube için geldiğim yere bak."

Kendi kendime mırıldanırken son model bir telefonlayken ve yol tarifi açıkken bile nasıl kaybolabildiğimi düşündüm ve sinirlendim. Bizimkiler bunu duyarsa ölene kadar dalga geçebilirlerdi. Tekrar telefonuma baktığımda uygulamadan çıkıp yeniden girdim ve yeniden aradığım konumla bir dakika uzakta başka bir yol gözükmüştü sonunda. Biraz rahatlarken yine siktiriboktan bir yere gitme ihtimaliyle de geriliyordum.

Geçtiğim dar ara sokak sonrası iki katlı lüks bir villanın arkasında durduğumda telefonum 'varış noktası önünüzde' diyerek susmuştu. Dudaklarım büzülürken burada kalması garibime gitmişti. Ucubemiz zengindi yani. Eh, bizim okula geldiği için zengin olduğunu anlamalıydım belki ama hep burslu ihtimali vermiştim. Tekrar oflarken telefonu ceketimin cebine sıkıştırdım ve ellerimi belime koyup nasıl gireceğimi düşündüm.

Kapıyı çalayım desem saat çok geç olmuştu, ki zaten babası denen herif arkadaşı olmasını istemiyordu bile yani 'oğluna geldim' desem almazdı bile belki. Taehyung'a mesaj atayım desem kovardı çünkü sakladığı bir şeyler vardı. Kesinlikle bir şeyler saklıyordu ve öğrenmemi istemiyor gibiydi ama bilmiyordu ki bu tavırları beni daha da çok meraklandırıyor.

Biraz da aceleciydim çünkü birden veda edip gitmiş, birkaç güne yazarım diyerek endişenlememi sağlamıştı. Hayır, endişe değil! Meraktı sadece. Fazla büyük bir merak. Okul konusunda da aynıydı. Nasıl siktiğimin bir gribi üç hafta hasta yatırırdı ve geçeceği süreyi bildirirdi ki?

Evi incelemeye devam ederken aniden alt katta bir ışık yandı ve yerimde irkilip heyecanlanırken hızla bahçe duvarına ilerleyip yapıştım, görünmemeye çalışarak perdesi ve camı açık olduğu için içeriyi yarım yamalak gösteren pencereye baktım. Dudaklarımı birbirine bastırmış merakla açık cama bakarken birkaç saniye sonra camın önünden bir beden yavaşça geçti.

Gözlerim kocaman açıldı çünkü gördüğüm siyah saçlı esmer olan bu beden ucubeden başkası değildi.

Dudaklarımda bir gülümseme peydahlanırken derin bir nefes alarak duvarın çıkıntısına bastım, iki hareketle duvardan bahçeye atladım. Ayak bileğim atladığım için biraz acısa bile sinir ağır bastı, çünkü madem bir şey olmamış gibiydi nasıl bırakırdı birden konuşmayı. Onun yüzünden buradaydım. Aptalcaydı, eğilip iki büklüm olarak koştum, camının altına saklandım. Derin bir nefes alıp biraz yukarımdaki camın çıkıntısına tutunarak içeriye bakmadan kendimi çektim ve üç hamlede içeriye girdim.

Yüzümdeki başarmanın verdiği gülümsemeyle bakışlarım sırtı bana dönük bedene tırmandı ve yüzümdeki gülümseme donup kalırken başımdan aşağıya buz gibi su yemiş oldum. Kalbim sıkışırken gördüklerimle iki adım geriye attım ve cama çarparken çıkardığım sesle yatağına eğilmiş, sırtı bana dönük bedenin kafasının bana dönmesini, şaşkınlıkla donup kalmasını sağladım.

Yutkunamadım. Kim Taehyung'un sırtında gördüğüm kanayan yaralarla ve eski olduğu belli olan bir sürü izle yutkunamadım.

Bakışlarım durmadan, belinde gevşekçe duran siyah eşofmanına süzülen kanlarda gezerken bedenimi istemsizce öyle bir kasmıştım ki sızlamaya, ufaktan titremeye başlamıştı.

bet for freak |taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin