❝Rejection is a word that I don't wanna know
But a guy like you could kill a boy real slow.
A million words stuck up in my head
Waiting to be said but my tongue is stumbling.❞
Jimin'in, yeterince pratik yaptığına kanaat getirmesinin üstünden yaklaşık 5 tane 15 dakika geçmişti ve sonunda çıkış saatinin geldiğini fark etmişti. Etrafa saçtığı eşyalarını toplayarak pratik odasından çıktı.
Terli bir şekilde uzun koridorda yürürken tüm gün dört gözle beklediği bedeni gördü. Gözleri buluştuğunda içinin huzurla dolduğunu fark etti. Fark etmediği şey ise kendisinin terden sırılsıklam olan saçlarını geriye atarken veya giydiği tişörtün üstüne yapışıp tüm kaslarını ortaya çıkardığında ne kadar seksi olduğuydu.
Jungkook, hızla Jimin'e yaklaşmadan önce dudaklarını yalayarak büyüğünü süzdü.
Jimin'in kafasında uyarı çanları çalarken Jungkook büyük bir gülümseme ile konuşmaya başladı. "Hyung!! İşin bittiyse çıkalım artık."
"Aah Jungkook-ah. Bana bir dakika izin verir misin. Üstüm başım bok gibi. Kıyafetlerimi değiştirip geleyim." Jimin, hızla konuştu ancak söylediği şeyi fark edince gözleri büyüdü ve fazlasıyla utandı.
Jungkook, karşısındakinin utandığını anladı ve alaycı bir şekilde sordu. "Ne dedin hyung?"
"Oh! Yani terledim demek istedim! Beni bekle. Hemen geleceğim."
Jungkook, büyüğünün bu halini gülerek izledi. Jimin ise utancından ölmek üzereydi. Biricik aşkının önünde kendisini tekrar rezil etmişti. Şuanda bir deliğe girip ölene kadar orada beklemek istiyordu.
Üstünü değiştirip geri döndüğünde Jungkook tatlı bir melodi tutturmuş kendi kendine ıslık çalıyordu.
Jungkook oldukça yakışıklı gözüküyordu. Ancak Jimin kendinden emin değildi. Jungkook'un neden onunla takılmak istediğini anlamıyordu. Ama buna daha fazla kafa yormak istemedi. Anın tadını çıkarmalıydı.
Jungkook, geldiğini fark edince tamamen onda döndü. Ardından hiç tereddüt etmeden "Hyung gerçekten çok iyi gözüküyorsun." dedi.
Jimin, gelen ani itiraf karşısında verebilecek cevap aradı. Ancak ağzından çıkan tek şey "Uh. Ve senin de büyük bir burnun var ve büyük burunlu adamlar için ne derler bilirsin." oldu. Uygunsuz iltifatına ek olarak önündeki çocuğa birde göz kırptı.
"Tanrım lütfen canımı al.. Daha ne kadar salaklaşabilirim ki.. Çocuk bana iltifat ediyor ama ben daha görmediğim ding dong'unun boyu hakkında saçma sapan bir şekilde konuştum" Jimin içinden kendi kendine söylendikten sonra yüzüne garip bir gülümseme kondurarak konuştu.
"Jungkook-ah, çıkalım mı?"
Lütfen Jungkook, boş ağızım daha fazla saçmalamadan gidelim artık.
"Ah evet hyung gidelim!! Orayı çok seveceksin. Gerçekten çok tatlı bir yer. Aynı senin gibi..
~~~~~~~~~~~~~~~~
💜💜 Vote ve yorum atmayı unutmayın lütfenn🥺🌺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shy | jikook (Çeviri)
Fanfiction❝boy you make me shy shy shy you make me run and hide hide hide feel like i get lost in time whenever you're near me ❞ Jimin, çıkış yapmak üzere olan gay ve utangaç bir stajyer. Düz olduğuna inandığı Jeon Jungkook'tan hoşlanıyor ancak fazlası...