♪0.2♪

1.9K 184 269
                                    

Medya: yatıp kalkıp dinlemek istediğim şarkı ve bence bir kısmı Chat Blanc bölümünü andırıyor

Luka biraz çekinerek karşısında olan kapıya tıklattı. Yağmurdan dolayı üstü ıslanmış, gittikçe uzamış olan saçlarından yağmur damlaları düşüyordu. Kapı açılmayınca, yeniden tıklattı. Neden burada olduğunu bile bilmiyordu, sadece birine tüm gerçekleri anlatmalıydı sanırım.

Giydiği ceketinin ipleriyle oynadı. Kapıyı açmayacağından emin olmuştu artık. Yavaş adımlarla kapıdan uzaklaştı ve pahalı, kırmızı halılı koridorda asansöre doğru ilerlemeye başladı.

Buraya gelerek büyük aptallık etmişti. Nasıl bir yakınlıkları vardı da gecenin bir vakti kapısının önüne gelebiliyordu? İç çekti, bugün çok yanlış kararlar alıyordu.

"Luka?"

Chloé'nin narin sesi koridor boyunca ilerleyip Luka'ya ulaştığında, Luka kısa bir duraksamadan sonra ona doğru döndü ve Chloé'nin yanına doğru adımladı. Kızın saçları nemliydi ve üzerinde pijamaları vardı. Yanlış bir zamanda mı gelmişti?

"B-ben seni rahatsız ettiğim için üzgünüm. Yanlış bir zamanda geldim sanırım." dedi ve gitmeye yeltendi Luka. Chloé onu kolundan yakalayarak durdurdu.

"Sorun değil, hadi içeri gel."

Luka tereddütle Chloé'nin açtığı yoldan içeri geçtiğinde zaman kaybetmeden uzun koltuğa oturdu. Chloé arkasından kapıyı kapatıp servisi arayarak iki kahve istedi ve Luka'nın yanına geçti.

"Neler oldu? Dağılmış gibisin."

Luka tam olarak bunu istiyordu. Chloé'nin neler olduğunu sormasını ve içini dökebilmeyi.

"Ben büyük bir hata yaptım." diyerek başladı. Tam o sırada kahveler geldi ve kısa bir an Chloé yanında ayrıldı. Yeniden geldiğinde ikisi kahvelerini yudumladılar ve Luka devam etti.

"Birkaç gündür etrafta Kara Kedi'yi görmeye başladım. Sürekli saklanarak Mari'yi izliyordu ve bu beni sinirlendirdi çünkü bilirsin, Mari... Onun yüzünden bu halde." dedi ve sıcak kahvede olan bakışlarını Chloé çevirdi. Chloé bakışlarını ayağındaki ojelere odaklamış, sessizce kendisini dinliyordu. Karşı çıkmadığında rahatlayarak anlatmaya devam etti.

"Bende onunla yüzleşmeye gittim ve biraz tartıştık. Ona tam olarak, Ne yaparsan yap, Mari'mi üzmene izin vermeyeceğim, dedim." Ellerini saçlarından geçirdi ve ofladı.

"Ne yapacağımı bilmiyorum çünkü Mari benim kız kardeşim gibi, onu korumalıyım ve bu işe bunun için giriştim ancak... Şu an tek yapabileceğim Mari'den hoşlanıyor gibi yapmak. Kara Kedi onun mutlu olduğunu görürse bunu bozmamak için ondan uzak duracaktır. Yani, Mari'nin anlattıkları gibiyse gerçekler kesinlikle o mutlu olsun diye ortaya çıkmaz."

Uzun bir sessizlik boyunca ikisi de kahvelerini bitirirken Chloé düşünüyordu. "Sence gerçekten bu olmalı mıydı? Bence çok başka şeyler döndüyor çünkü."

Luka kaşlarını kaldırdı ve Chloé'ye odaklandı. "Nasıl yani?"

Chloé bir anda heyecana kapılarak boş kahve kupasını ortadaki sehpaya koydu ve ayağa kalktı. Konuşurken dediklerini tartıyor gibi duruyordu.

"Kara Kedi Marinette'in güvenliği için onu terk etti ve hemen ardından akıma saldırıları durdu. Haftalardır Uğur Böceği ortalarda yok ve Kara Kedi sadece Mari'yi görebilmek için dönüşüyor. Uğur Böceği ve Kara Kedi'nin Hawkmoth'u yenmekdiklerine eminim. Eğer öyle olsaydı Kara Kedi yeniden Marinette ile olurdu. Bu işte bambaşka bir şey var..." dedi ve durdu. Bunu düşünmek istemiyordu ancak başka açıklama bulamıyordu.

"Marinette bizden bir şeyler saklıyor."

—————————————

Marinette üstüne ince bir hırka alıp terasa çıktı. Dolunay gökte bir inci gibi parlıyordu. Hafif esen rüzgar yağmurlu havaları işaret ederken bu Marinette'in hoşuna gitti. Yakında 18 yaşına girecek bu genç kız reşit olacağının mutluluğunu yaşayamıyordu. Belki ayrı eve çıkabilirdi. Böylece depresif halleri ile ailesini üzmemiş olurdu.

Durdu, düşündü. Son zamanlarda tek yaptığı şey buydu zaten. Düşünmek, düşünmek, düşünmek. Bütün bu olanlar kabus gibiydi. Kara Kedi'nin gidişi kabusu bitirip daha kötüsünü başlatmıştı ancak şimdi durup bir uzaktan bakınca bazı şeyler mantıksızdı.

Akumalar? Neredelerdi? Şimdiye kadar kendisinin veya Kara Kedi'nin akumalanması gerekmez miydi? Ya da herhangi bir vatandaşın. Lila nerelerdeydi?

Tüm bu düşünceler Marinette'e ağır geldi. Keşke saçlarına yaptığı gibi zihninden onları kesip atabilseydi. Gözlerini yıldızlı gökyüzüne dikti. Eskiden tüm o mutlu anıları hatırlatan dolunay ne kadar da hüzünlü parıldıyordu şimdi.

Kara Kedi ise hemen karşı çatı da karanlıkların arasındaydı. Ellerinde bembeyaz güllerle dikilirken gözlerini bile kırpmadan her bir hücresiyle her bir hücresine aşık olduğu kızı izliyordu. Onu o kadar özlemişti ki... Kelimeler yetmezdi anlatmak için, hissetmek gerekirdi.

Hawkmoth ve akumaları uzun zamandır ortalıkta yoktu ve Kara Kedi yeniden sevgilisi ile olabilmek için can atıyordu ancak... İşte o ancak onu duraksatıyordu. O 'ancağın' içinde dünyalar vardı.

"Beyaz güllerle siyah bir yere saklanmak iyi bir fikir miydi?" diye seslendi Marinette. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Sakin olmak için her şeyini ortaya koyuyordu. Özellikle Kara Kedi'nin gözlerine bakmıyordu çünkü bakarsa yenilirdi.

Kara Kedi bir an afalladı. Ardından tereddütle genç kızın terasına atladı. Hiç konuşmadı, elindeki gülleri içeri girmek için kullanılan kapağın yanına koydu ve demirlere oturup Marinette'e döndü, Marinette ona bakmadı dolunaya döndü.

"Asıl kalın kafalı olan benim sanırım." diye mırıldandı Marinette bir anda, gözleri dolunaya kilitliydi.

Kara Kedi başta anlamadı, sonra hatırladı. Anlaşmay yaptıkları gece...

"Adrien beni darmaduman etti ve ben yine de aşka inanarak seni sevdim. Sonunda olan ne? Yine darmadumanım hemde tahmin ettiğimden daha beter şekliyle."

Yaslandığı demirlerden ayrıldı ve dikleşip kafasını iki yana sallayarak kahkaha attı, Kara Kedi endişelendi. "Neden hayatım bu şekilde ilerlemek zorunda? Seni seviyorum ve seninde beni sevdiğine inanıyorum. Mutlu olabiliriz ama-" dedi ve devamını getirmedi. Eğer devam ederse kontrolünü kaybeder ve Uğur Böceği olduğunu söylerdi.

Bunun yerine Kara Kedi'nin getirdiği güllere baktı. "Beyaz güller... Saf aşkı temsil ederler. Sence bizim aşkımız bu kadar saf mı Kedi?"

Bunu der demez Kara Kedi'ye döndü ve yeniden onun yeşillerine yenildi. Mavileri yaşlarla doldu, buna rağmen Kara Kedi'nin yanına gitti. Kara Kedi demirlerden inip karşısına dikildiğinde ellerini onun göğsüne koyup gözlerini kapattı.

"Acıtıyor, hemde çok." Kafasını kaldırıp mavileri ile yeşilleri kilitledi, burukça gülümsedi. "Ama acı olmadan mutluluk olmaz değil mi?"






















Yıllar yıllar sonra yeni bölümmm



Olaylar gittikçe karmaşıklaşıyor ve ben ne yapacağımı bilmiyorum dkshskbd sözde LGS'den önce bitirecektim kitabı KEHDKHSKEHCKHD









neyse iyi geceler bu kız anime izleyecek 💅🏻









Sizi severem 💙












Kedicikveprensesindolunayı 🌕

Princesse Et Chaton 2: Sous La Pleine LunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin