"Gençler hoca yine hışımızı çıkartıcak söyleyeyim." Yarım saattir Cenk hocanın parkuru yapmasını bekliyoruz.
Ben Su hayallerimi kaplayan futbol ile ilgileniyorum. Evet burada kız takımı yok ve aynı zamanda kız arkadaşımda yok. Mersinde Toroslar da yaşıyorum. Ve maalesef maçlarada katılamıyorum. Ama Cenk hoca yanında getirip götürüyor, tribünde otursam kulağım daha sağlıklı olurdu. Ama alıştık artık, çok disiplinli bir hocadır.
"Evet. Parkuru on defa koşuyorsunuz her bir parkur bittiğinde en son 5 şınav çekiyorsunuz." Erkeklerin hepsi ofladı ben oflamak yerine parkura koştum. Ben şınav başladığımda bizimkiler daha yeni başlamıştı. Bitirdikten sonra sıraya geçtim, önümde Samet vardı. Bir anda arkasına dönünce irkildim, "Kızım ne bu sendeki enerji patlamaları." O sırada parkuru bitirmiş kanter içinde kalmış Yiğitcan girdi söze, "Ya ben sendeki bu enerji patlamalarına akıl erdiremiyorum!Ne bu hız! Sanki arkasından atlı koşturuyor!" Biraz sesi fazla çıkmış olucak ki tüm sıra bize bakıyordu, "Ya ne yapayım? Allah Allah sanki ölücen parkuru bitirince tövbe ya!" Koşarak yanımıza gelen Kıvanç söze girdi bu sefer, "ÖLDÜM" Bizim üçümüzü kahkahaya boğarken bize anlam vermeyerek baktı.
"Ne oldu ya?" Sıranın bana geldiğini görünce soruyu yanıtsız bırakıp parkur koştum. Bitirdikten sonra Kıvanç'ın gelmesini bekledim geldikten sonra durumu ona anlatıp birlikte güldük.
...
Parkuru bitirdikten sonra hoca maça başlamamızı söyledi. Takımlar ben, Samet, Efe, Burak, Yiğitcan, Aykut, Kaan ve Kıvanç diğer takım Utku, Alper, Tunahan, Kerem, Ali, Göktuğ, Onur ve Ömer.
Maça başladık. Bana hiç pas vermemezlik yapmazlar, her zaman pas atarlar. Hiç aramızda 'aşk' konusu geçmez çünkü onlar benim kardeşlerim. Hepsini çok severim onların saçları ile oynarım, öperim, sarılırım hepsi kanımdır canımdır.
Maç bitti 4-2 yendik. Haa bide bu var kıskanmak olmaz. Hatta maç bitiminde hatalarımızı konuşuruz. Üstümü değiştirdikten sonra tribüne bizimkilerin yanına gittim. "Eee yine kafeye mi gidiceğiz?" Gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirerek. Heyecanlı bir şekilde atıldı Göktuğ "Hayır. Bu defa başka bir yere gidiyoruz .Annelerden izin aldık eve biraz geç gideceksin sana bir süprizimiz var."dedi demesinede sanki bilmiyorlar süprizlere olan merakımı. Kesin inadıma yapıyorlar, "Ya iyide ben süprizleri bekleyemem ki hem bilmiyomuş gibi. Dur bi dakka bana inat mı yapıyorsunuz? Süpriz güzel çıkmazsa yarın cenaze namazınızı Cenk hocaya kıldıttırırım!" Sinirle dediğim ama bu da fazlamı abartılı mı olmuştu. Onlarda biliyorlar süprizlere olan merakımı, "Tamam. Hadi kalkın daha fazla meraklandırmayalım Su'yu." Samet elimi tutup beni kaldırdı ve arabalara yerleştik. Hepimiz aynı okuldayız okul çıkışı toplanır arabalarla antrenmana geliriz. Biz ben, Samet, Burak, Yiğitcan, Aykut, Kaan ve Göktuğ Samet'in arabasına bindik ilerliyoruz.
"Ya hadi çok merak ediyorum."dedim ama nafile. Arkamdan Burak'ın sesi duyuldu. "Fazla merak cildi bozar!" Gülmeye başladığı sırada gülüşünü kesen benim elim oldu. "Bu elde cildi kızartır!" Bu kez gülen bendim. Biraz fazla hızlı vurmuş olucam ki bayağı kızartmışım. Dayanamayıp yanağını öptüm. Tamam kızdırıyor ama seviyorum ne yapayım. Biraz daha gittikten sonra arkadan bir bandaj gelip gözlerimi kapattılar. "Buna gerek varmıydı? "
Arka üçlü, "Evet var." Hafifçe kıkırdadım ve beklemeye devam ettim. Biraz daha gittikten sonra araba durdu. Diğerleri arabada indiler. Benim kapım açıldı, bir eli tuttum. Yürümeye başladık. Bir yirmi, yirmi beş adım yürüdükten sonra gözümdeki bandaj açıldı. "İyki doğdun Su, iyiki doğdun, iyiki doğdun, iyiki doğdun, mutlu yıllar sana!" Bugün benim doğum günümdü nasılda unutmuşum ya!
"Ya çok teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. İyiki varsınız." Dileğimi dileyip mumları üfledim. Etrafa bir göz gezdirelim gün batımı önümüzde onun önünde deniz, ve kumsal, kumsalın yanında sahne bir projeksiyon makinesi ve perdesi. "Yarın Cenk hocanın selasını değilde şimdi güzel bir şarkı dinleriz değilmi?" dedi Samet gülerek.