Sabah kalktığımda saatim 10.47'yi gösteriyordu.İnce yorganımı çekip kalktım.Aynanın karşısına geçip gülümsedim.''Yeni bir hayata merhabaaa!'' diye bağırıp lavaboya gittim.İşe ilk önce dişlerimi fırçalamakla başladım.Daha sonra saçımı düzenlice toplayıp odama girdim ve hiç giymediğim kot dar paçam ile üzerinde ''Luck'' yazan yeşil dört yaprak yoncalı tişörtümü giydim.Bu tişörtün bana şans getireceğine inanırdım hep.
Mutfağa girip ''Nasılsın anneciğim?'' diye sordum.
Annem bana sanki elektro şok yüklemesi yapılmış gibi bakıyordu.
''Ne diye öyle değişik bakıyorsun bana?Her zaman ki ben işte.'' dedim sakince.
Sonra sofraya oturdum.Daha önce çok az kullandığım eski dostum kahvaltı bıçağı ve çatalı elime alıp peyniri kesmeye ve elimden geldiğince kibarca yemeye başladım.
Annem ''Elif iyi misin?'' diye usulca sordu.
''Gayet.''
Kahvaltımı yapmaya devam ettim.Daha sonra odamdan,çok az,hatta hiç takmadığım pembe çiçekli çantamı koluma taktım.İçinde ne olduğunu bile bilmiyordum.Yine hep Yiğit'le buluşmaya gittiğim gibi kırmızı orijinal spor ayakkabılarımı giydim.Nasıl göründüğümü bile bilmeden hızlı adımlarla evden çıktım.
Yolda Yiğit'i gördüm.Koşar adımlarla yanından geçtim,sanki bir yere yetişmeye çalışıyormuşum gibi.Birdenbire önüne düştüm.Çantam ve içindekiler,her yere savrulmuştu.Yerden,çantamdan çıkan şeyleri topluyordum.
Yiğit yanıma yaklaşıp ''Çantanda lazer mi taşıyorsun?Hem de bu kıyafetle.'' diye sorup güldü.
''Eheheh,ne yaparsın işte.Bende lazer sevgisi var da.''
''Lazer sevgisi mi?''
''Sevgi mi.Aaa sevgi ne güzel şey değil mi ama?Şu dünyada devgi büyük ihtiyaaaaç herkes sevmeye sevilmeye muhtaaaaç!Demin dediklerimi unut!'' diyip işin içine ettim.
Çantamdan düşen eşyaları toparlayıp ayağa kalktım.Yüzüm kıpkırmızı olmuştu.Birbirimize şaşkın şaşkın baktık.''Her neyse benim çok acelem var!'' diyerek kestirip attım ve hemen yanından koşarak uzaklaştım.O esnada maviş gözlerimden yaşlar aktığını görmüş olmalıydı ki cebinden tam da bir mendil çıkarıyordu.Öylece arkamdan bakakaldı.
Fahriyelere doğru ilerledim.Yine zili çalacaktım ki çok sevimsiz sayın Hülya teyzeciğim,her zaman ki gibi bana o ürkütücü ve bozuk sesiyle ''Elifffffffff!'' diye bağırdı.
''Efendim?''
''Bu ara çok girer çıkar oldun bu binaya,hayırdır?''
Zile bastım.
''Sanane ya! Fahriye'ye geliyorum işte Hülya teyze.''
''Bana teyze deme!''
Ben sana hürmeten teyze diyorum ya,yoksa sen doğduğunda daha yer kabuğu soğumamıştı.Ne diyim nene mi diyim?İnşaallah ben de yaşlanınca böyle olmam.Çok amin.Çok.
Derken zilin hoparlöründen ''Kim o?'' sesi geldi.
''Benim Fahriye.''
Kapı açıldı.Hülya ''Teyze''ciğime veda edip çıktım yukarıya.
''Neden yedi Fahriye?''
''Ne yedisi?''
''Neden yedinci kat kardeşim?Az anlatsana.''
''Dalga mı geçiyorsun yaa! İçeri gelsene!''
İçeriye girdim.Odasının kapısını açtığımda her zamankinden daha değişik bir manzarayla karşılaştım.Fahriye.Odasını.Toplamıştı.İnanamadım.Sordum:
''Vayy neden oda toplandı acabaa?''
''Sen sanki farklısın.Kıyafetlere bak bi!''
Odasını toparladığında,kayıp pembe renkli dijital tartı ortaya çıkıvermişti.Ne zamandır tartılmıyordum zaten.''Bir tartılsam mı,ne zamandır tartılmadım.'' dedim.
Tartının üstüne çıktım.Birden Fahriye,bağırmaya başladı.
''Ohaa,ooohhhaaaa! 78 kilo ne!!!!''
''Cidden oha.Ne ara oldum yani.''
''Ne ara olacaksın?Cips çikolata götürüyorsun işte yani.''
''Aslında haklısın.''
''Madem değişmeye karar verdin.Kıyafet olarak da gayet güzel gittiğini gördüm.Ama fazla kilolarından ve şu sinir bozucu göbekten bir an önce kurtulamazsan Yiğit sana asla bakmaz.''
''Ciddi misin?Kaç kilodan kurtulmak bu?''
''55-60'a insen yeterli yani.''
''Ne?! Yaklaşık 15 kilodan bahsediyoruz.Hem de bir an önce diyorsun!''
''Valla ben bilmem,azmine ve isteğine bağlı.Her kaybın bir kazancı vardır.''
Ve Elif tartının gazabına uğrar.O tartıya çıkmakla moralimin sıfırlanması cidden üzücüydü.Büyük bir hataya adım attığımı düşünüyordum.Düşünsenize,her gün brokoli yemek.Koşmak.Dans etmek.Aslında Yiğit'le dans edebilirim.Ve daha bir sürü şey!
''İyi be iyi! Şimdi markete gidip brokoli ve birkaç zayıflamama yardımcı yiyecekler almam lazım.İlk önce bir cüzdanıma bakayım,param yoksa evden almaya gideriz senle parayı.
Çantama kolumu sokup cüzdanımı aramaya başladım.Haydaa! Nerede bu cüzdan? Halıya da döktüm,Allah Allah? Nerede bu cüzdan?!İçinde para ve kredi kartından başka daha değerli şeyler de vardı.Bir tanıdığın eline geçerse gerçekten tehlikeli olabilecek şeyler!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haydaa!
HumorElif,kıza benzer bir yanı olmayan has Erkek Fatma bir kızdır.Bir gün yaşadığı memleket Trabzon'a okumak ve resim atölyesi açmak için gelen Yiğit yüzünden hayatı alt üst olur,çünkü ona aşık olmuştur.20'yi geçkin yaşta olmasına rağmen çocuk gibi saf...