~4.BÖLÜM~

1 0 0
                                    

         Doruk odanın kapısını çaldı ve
" Hadi artık geldiler!"
"Geliyoruuum!" dedim ve üstüme deri ceketimi giyip çantamı aldım.
" Nerdesin ne  ablaaam , hadi gidelim." Dedi ve evden çıktık.

   Şaşkınlıkla duraksadım. Cidden bizi Ömer mi götürecekti? Doruk arkasını döndü, " Yine ne oldu?"

"Bizi götürmesi için onu mu çağırdın?!"

" Hee ne olmuş ki..."

" Geçmişimizi biliyorsun!"

" Ne olmuş seni seviyorsa sonuçta sen onu sevmiyorsun."

" Allah'ım çocuk takık!"

" O kadar değildir yaa..."

Ona ters bakışlarım dan birisini attım ve arabaya bindim. Anında kahve gözleri bana döndü. Yüzü sadece dünyada ben kalmışım gibi bana dönüktü. Gözleri yüzümün her noktasını ezberlemek ister gibi sadece bana odaklıydı. O 21 yaşındaydı yani yaş farkımızı düşünmesi gerekiyordu... Hem biz birbirimizle uyuşmuyorduk. Ona meydan okurcasına ifadesizce gözlerine kenetlendim. Sanırım Doruk rahatsız olduğumu anlamıştı ve ona hitaben;

"Eee... Ne zaman yola çıkıyoruz. "

Telaşla " Ya kalabalıklarsa... Ya onları bulamazsak, ya silahları va..."

Uğur elini beline atıp siyah birşey çıkardı. Silah...

" Sakin ol güzellik , hazırlıklıyız hem sana zarar gelmesine izin vermem korkma..."

"Ben bana birşey olmasından korkmuyorum birinin canına zarar gelmesinden korkuyorum..."

Doruk telefonunu alıp ;

" Şimdi ver bakalım numarayı..."

Söyledim ve konumu arattı. Aniden kaşları çatıldı. Herkesin gözleri onun üstündeydi.

" Bir depo ama yakınında bek fazla yapı yok ..."

Panikle; " Ben baz geçtim gitmeyelim." Dedim

" Sence kabul edicek miyiz?"

Sonra telefonu Uğur a verdi ve adrese doğru yola çıktık...

KÂBUS...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin