thief

3.7K 530 178
                                    

jeongguk
hyung
uyuyor musun
hyung
evde misin
lütfen evde ol
yalvarırım

taehyung
jeongguk
evde değilim
bir şey mi oldu

jeongguk
hyung
evimde biri var

taehyung
ne demek evimde biri var

jeongguk
içeriden takırtı ve adım sesleri geliyor hyung

taehyung
polisi aradın mı

jeongguk
hayır
ya beni duyarsa
bir şey yaparsa
korkuyorum hyung
sen
sen polisi arayabilir misin lütfen

taehyung
tamam
arıyorum şimdi
korkma
(iletildi 03.25)
jeongguk
polisler hemen geliyorlar
ben de geliyorum
sakın korkma bebeğim
olur mu
(iletildi 03.27)
jeongguk
neden cevap vermiyorsun

gözlerin beni bulduğunda apartmanın önünde son on dakikadır yapmakta olduğum şeyle meşguldüm. soğuktan titremek. çağırdığın polisler geldiğinde o adamı tutuklayana kadar odamdan çıkamamış daha sonra da dakikalarca yaptığıma tezat olarak evde bir dakika bile durmaya tahammül edememiş ve sen polislerle konuşurken kendimi dışarı atmıştım.

koşarak yanıma geldin ve kollarını etrafıma doladın. daha sonra sanki aklına bir şey gelmişçesine durdun, biraz benden uzaklaştın ve beni süzdün. sanırım bana bir şey olup olmadığını çözmeye çalışıyordun. olmadığını anladığında kollarınla beni geri buluşturdun.

birkaç dakika daha konuşmadan öyle durduk. her şeyin yolunda olduğunu anlatmaya çalışırcasına sırtımı okşuyordun sadece. eğer yaşadığım olayın etkisinde olmasam o an kendimi bir hayalin içinde bulabileceğime emin olduğum kadar güzel birkaç dakikaydı.

sonrasında "jeongguk soğuktan titriyorsun, hadi yukarı çıkalım." diyip elimi tutup beni apartmana doğru götürdün. gösterdiğin şefkatin bir kardeşe değil de bir sevgiliye olmasını dilediğim anlardan biriydi hyung. sen tarafından sevilmek evet güzeldi ama senin aşık olduğun kişi olmak tanrının verebileceği en güzel hediye olurdu.

oturduğumuz kata geldiğimizde boşta elinle olan cebinden anahtarını çıkarttın, kapıyı açtın ve saydığım gün sayısı beni yanıltmıyorsa 17 gündür adım atmadığım evine adımımı attım. senden en uzun kaçışım bu olmuştu sanırım. tam 17 gündür seninle sadece mesajlaşıyor, sana denk gelmemek adına evden çıkmadan önce bir süre kapı deliğimden kapını izliyor ona göre evden çıkıyor ve beni her davet edişine bir bahane buluyordum.

beni balkona bakacak şekilde çevrilmiş olan koyu yeşil koltuğuna oturtup önüme çöktün ve konuştun "şimdi sana bir papatya çayı yapalım ve seni kalınca giydirelim ki hem ısın hem de sakinleş olur mu gguk." söylediklerine kafamı salladım, önümden kalktın ve evlerimiz aynı mimariye sahip olduğu için koridorun sonunda olduğuna emin olduğum yatak odana gittin. belki yüzlerce kez gelmeme rağmen evinde hiç girmediğim tek yerdi yatak odan. çizdiğin birçok resmin, çevirdiğin birçok kitabın olduğu çalışma odanda ve evin genellikle kullandığın yeri olan oturma odanda saatlerimi geçirmiş olmama rağmen yatak odana adımımı dahi atmamıştım.

içeriden elinde mavi bir kazak ile geldin, sen kokan o giysiyi kucağıma bıraktın ve koltuğun arkasında kalan mutfağa geçtin. ben kazağı giyerken kettle'a suyu koyup çalıştırdın. suyun kaynamasını beklerken aç olduğumu düşünmüş olmalısın ki buzdolabının kapağını açıp bir diğer elinle başını kaşımaya başladın. arayışını daha da devam ettirmemek adına sana seslendim. "hyung aç değilim."
"emin misin?"
"eminim hyung."
"peki madem."

kettle'dan çıkan suyun kaynadığını belirten ses ile dolaptan çıkarttığın çay poşetlerini bardaklara koyduktan sonra suyu doldurdun ve yanıma hatta omuzlarımızın birbirine değdiği kadar yanıma oturdun. sakince çaylarımızı içtik, bu süre boyunca ikimiz de sadece dışarıyı izledik, birkaç kez bir şey sormak isteyip de soramamışçasına nefesini dışarı verdin.

çaylarımız bittiğinde bardağı elimden alıp mutfak tezgahına koydun, yanıma geri gelip sordun. "bugün burada uyumak ister misin gguk?"

vereceğim cevabı bilemedim. evime gitmek istemiyordum ama burada kalmalı mıydım? sonunda kendime yenik düştüm ve teklifini kabul ettim.

bana bir nevresim getirirsin ve oturduğum koltukta uyurum sanıyordum ama öyle olmadı. odana doğru ilerlemeye başladın ve kapının önünde durup sordun. "ee gelmiyor musun?"

o gece üzerimde senin kazağınla, senin bana sarılışınla ve tam uykuya daldığımda alnıma kondurduğun öpücüğün ardından "her şey geçti gguk, güvendesin." diyişinle uykuya daldım.

yatak odana ilk adım atışım da böyle olmuştu. aralığın üçünde evime hırsız girdikten sonra yatak odana ilk ve son kez girmiştim.

"i still remember third of December me in your sweater"

heather| taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin