linç yiyorum, reel de
bölüm atmıyormuşum
geç atıyormuşum, falan.
arkadaşlar, üzülüyorum :(🏀
...Siyah stiletto üzerinde restorana giriş yaparken derin bir nefes aldım. Az sonra her şey değişecek, hayallerim gerçek olacak ve belki hayatıma biri eklenecekti.
Suyunu yudumlayan Cedi'nin bakışları bana dönerken gülümsedim. Ayağa kalkmaya tenezzül bile etmemişti, umrumda bile değildi.
Yavaşça inip kalkan göğüsü, kırpılan gözleri, hareketleri... Fotoğrafına bakmıyordum şu an. Sevdiğim, karşımdaydı.
"Merhaba Kumsal." dedi, adımı hep sevmiştim ama şu an aşık olmuştum.
"Merhaba Cedi Osman." dedim, ciddiyetle. Acaba o da heyecanlı mıydı?
Bakışlarını benden çekip garsona gülümseyerek baş salladı, menüyü istedi. Takma tırnaklarıma çok dikkat etmem gerekiyordu, Alina ellerime çok özen göstermişti. Maşalı saçlarım, bedenimi saran siyah saten elbisem, siyah stilettom, sade makyajım ve siyah tırnaklarım ile dağınık saçlı Cedi Osman'la aynı masadaydım.
Menüyü uzatan garson ile gözlerimi ondan çektim, kıkırdadı. Hassiktir, kesin fark etmişti. Aferin sana Kumsal, düş dibine düş adamın.
"Lütfen kremalı spagetti ve kola alabilir miyim?" fazla hızlıydı. Garson bana dönerken, "Aynısından alayım." şirince gülümsedikten sonra Cedi'ye geri döndüm.
"Menüde bir sürü seçenek vardı?"
"Sen neden onu seçtin?"
Tek kaşı alayla kalkarken, ifadesiz kaldım...
Eliz, kesinlikle Furkan ile ilgili bir şeyler duymak isteyecekti ama ben sadece onu dinlemek istiyordum, o konuşsun ve dinleyeyim. Ama sesini duymak istiyorsam, konu bulmam gerekiyordu. Ulan bu aşk denen şey ne zor şeydi be.
"Eliz'le tanışma isteme sebebin Furkan'dı demek."
Kollarını masaya koyup bana doğru yaklaştı. Yapma zalım yapma.
"Sen ne sanmıştın ki?" yüzünde yarım bir gülümseme...
"Senden her şeyi beklerim de Eliz'den beklemem."
Yalan, Eliz'den her boku beklerdim.
Tam bir şey söyleyecekken gelen tabaklar yüzünden geri çekildi, derin bir nefes aldım.
"Furkan, Eliz'den hoşlandı. Seni ilk anlattığım zaman-"
Duyduğum şey ile öksürmeye başlarken, panikle kolayı uzattı. Beni Furkan'a anlatmıştı! Öylesine köşeye atmamıştı. Aferin Kumsal, böyle devam et.
Yaşaran gözümü silemiyordum, rimel vardı. Hiçbir şey olmamış gibi gülümserken gözlerimi hızlıca kırptım. Makarna, sadece boğazıma kaçmıştı o kadar.
"İyi misin?" oy sen beni mi merak ettin sen? Kafamı sallamakla yetinirken, işi garantiye almak için konuşmadım. O da devam etti,
"Eliz'in ismini çok beğendi, fotoğrafını görmek istedi. O günden beri de adı, ağzından düşmüyor işte... Eliz'e de yazdı, biliyorsundur. İyi, Eliz senin gibi davranmadı."
İşte bunu beklemiyordum, sanki hiçbir şey olmamış gibi güldüm.
"Dayanamadım ne yapayım? Aniden oluverdi yani."
Kolasından koca bir yudum aldı, bana bakmadan
"İyi olmuş. Şu an buradayız işte."
Kalbim... Hayatımın en güzel gecesi olduğu kesindi.
————————
"Ya bi' de sürekli 'Kanka ben kesemiyorum' der, tüm işleri bize yaptırırdı."
Cedi gülmekten karnını tutarken, elimde stiletto boş sokakta yürüyorduk.
"Furkan'la hiç böyle anılarımız yok. Çok iyi arkadaşsınız ya."
"İstersen tanıştırırım, ama çok delidir hepsi. Haberin olsun."
Kapının önüne geldiğimizi fark edince moralim bozulmuştu.
Sohbet birden ilerlemiş, biraz daha vakit geçirebilmek için arabayı orada bırakıp ikimiz yürüyerek gelmiştik. Sokaklar da az insan, ikimiz varken kimseyi umursamadan gülmüştük. Ona bakarken boynum ağrısa da umrumda bile değildi. Sanırım o da anlamış olacak ki derin bir nefes aldı.
Çıkardığım topukluyu hızlıca tekrar giyerken karşısına geçtim, azıcık aydınlatan lambaya rağmen gözlerinin en içine bakıp elimi uzattım.
O an, elimi itip sarıldı.
Dünyalar benim olmuştu.