Mutfakta karşılaştığı manzara ise onu şaşırtmıştı.
Tamamen hazır bir kahvaltı masası, onu bekleyen çayı ve ona gülümseyen tek günlük aşığı.
"Günaydın bir tanem."
Ve dudaklarından çalınan öpücük. Yuta'nın kıpkırmızı olan yanakları ve buna sevinmişçesine ocağın ortasında güneş açan Atina.
Mark'ın küçük kıkırdaması onu hayata döndürürken gülümsemeye çalıştı ve mırıldandı.
"Sana da günaydın küçüğüm."
Mark canının çekildiğini hissetti.
Küçüğüm kelimesi Yuta'nın ağzından bir nimetmişçesine dökülmüştü. Nitekim Yuta ona hayranlıkla dikilmiş bakışlara gülümseyerek Mark'ın belini kavradı ve onu masaya yönlendirdi.
"Kahvaltımızı yapalım mı, gün uzun, tüm gün seninim beni istediğin kadar izleyebilirsin."
Yuta ağzından çıkanlara gerçekten inanamıyordu. Belli ki Mark da inanamıyordu.
"Tabii hyung, oturalım."
Ve ilk defa Yuta tek yoldaşı Atina'nın onayını beklemeden harekete geçti.
Küçüğünün tek kelimesi onu hareketlendirmeye yetmişti ve Atina da bundan memnunca göz kırpıyor,kış güneşi sokakları aydınlatıyordu.
Evet, ocak ayının ortasında Atina'ya aşk ve güneş dolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Fall In Love For The Night/Yumark
Fanfic"Let's fall in love for the night and forget in the morning."