Öte yandan Yuta'nın göğsüne uzanmış Mark, fazlasıyla karışık duygular içindeydi.
Aşık olduğu adamla tek beden olmuştu ama bunu ertesi sabah unutması gerekiyordu.
Mark bunu yapamazdı.
Ona her şeyiymiş gibi dokunan adamı ertesi sabaha unutamazdı, o adama ihtiyacı vardı. Onu öpmesine, ona hep bugün baktığı gibi bakmasına, ona hep tüm hayatı ona bağlıymış gibi davranmasına...
Belki bencilceydi fakat Mark Lee buna fazlasıyla muhtaçtı.
En az kendisi kadar karışık gözüken fakat onu izleyen adama dikti bakışlarını.
"Hyung." diye fısıldadı genç adama. Bu seslenişin altında yüzlerce sitem, yalvarma vardı.
"Söyle küçüğüm."
İçi titredi o an Mark'ın. Küçüğüm, küçüğü, Yuta'nın küçüğüydü o.
"Ben bu geceyi unutmak istemiyorum."
O an gördü.
Yuta'nın gözlerinde parlayan umut ışığı, onun da umut ışığıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Fall In Love For The Night/Yumark
Fanfiction"Let's fall in love for the night and forget in the morning."