CHAPTER ONE
________________Kim Taehyung
__
3 Temmuz 2092
"Ah Tanrım, genç ben çok korkak..." dedi Taehyung bardaktaki şarabından bir yudum alırken. Dinlediği ses kayıtları bittikten sonra keyifle bağdaş kurduğu sandalyeden kalkmış ve "Bu haftalık bu kadar hafıza tazeleme yeterli, daha fazla delirdiğim anları anlatışımı dinlemek istediğimi sanmıyorum." diye mırıldanmıştı kendi kendine. Bardaktaki tüm şarabı bir dikişte içmiş ve boş bardağa anlamsız bir bakış atmıştı. "Bana öyle bakma dostum, ben bir vampirim, kanın çok çekiciydi." kendi yaptığı espriye kahkaha atmış, hemen ardından bardağı omzunun üzerinden arkasına fırlatmıştı kırılmasını önemsemeden. Böylece, zaten gereğinden fazla dağınık olan odasına biraz daha dağınıklık katmıştı.
Paytak adımlarla banyoya girmiş ve üzerindeki saten kadın pijamasında gözlerini gezdirmişti. "Anlamıyorum, kadınların kıyafetleri daha özenli, biz hayvan mıyız?" sonrasında gözlerini kısmış ve "Teknik açıdan..." dedikten sonra aynadaki görüntüsüne bakmış ve kıkırdamıştı. Kim Taehyung, böyle bir tipti. Zihninde bir espri yapar, kendi esprisine sanki başka biri yapmışçasına gülerdi. Bunun delilik değil, yalnızlığı kamufle eden bir örtü olduğunu savunurdu.
35 yaşındaki Kim Taehyung, biraz kafayı sıyırmış olmasına rağmen etrafındaki herkesin ilgisini çekecek kadar güzel bir adamdı. Ne çok kaslı, ne de cılızdı. Geniş omuzları, geniş bir göğsü, kalın bir boynu vardı. Fakat elleri uzun ve zarif, beli bir kadının beli kadar ince, bacakları mankenleri kıskandıracak kadar uzun ve pürüzsüzdü.
Kim Taehyung kimsenin giyinmeye cesaret edemeyeceği şeyleri tekrar düşünmeden giyer ve üzerinde mükemmel taşırdı. Bazen kadın reyonlarını silip süpürür, evde hepsini dener ve kendi güzelliğiyle baş başa kalırdı. Ama dışarıdayken daha farklıydı, deri ceketler, uzun kabanlar, keten pantolonlar, bereler, yelekler... O hem maskülen, hem de feminendi.
Kim Taehyung kimseden çekinmezdi, isterse kışın sokakta şortla dolaşır, isterse yazın bunaltıcı sıcağında uzun bir kaban giyerdi. Düşünce tarzı normalden farklıydı. Dengesiz bir ruh hali vardı; üzgünken sevinebiliyor, mutluyken bir şeye kızabiliyordu. Bütün gününü lüks evinin bodrum katındaki laboratuvarında geçirirdi. Sürekli bir şeyler yapardı, boş durduğu anların sayısı bir elin parmağını geçmezdi.
Kim Taehyung varlıklı bir ailenin en küçük çocuğuydu. Bu yüzden ailesinin ölümüyle ona kalan yüklü miktarda mirası en iyi şekilde harcıyordu. Tabii bahsi geçen 'en iyi' ablasının canına mal olmasaydı, Taehyung bunu bu şekilde adlandırırken tereddüt etmezdi.
Taehyung ağzını şapırdatarak banyodan çıktı ve dolabına yöneldi, dolabın kapaklarını açtı ve dudaklarını büzüp düşünmeye başladı. Bütün askılıklarda kombinleri duruyordu. Kafasına göre 3 kombini askılıktan çıkardı ve yatağına aynı paytak adımlarla yürüyüp kıyafetleri yatağına bıraktı. Sonrasında bir adım geriye attı ve işaret parmağını kaldırıp "O piti piti..." diyerek tekerleme söylemeye başladı. Tekerleme sonlanıp parmağı en soldaki kombinde durduğunda dudaklarını büzdü. "Şaka mı bu?" diye mırıldandı isyankar bir tonda. Kombin seçmek için tekerleme söylemişti fakat kafasındaki kombin çoktan hazırdı. Seçimini beğenmemiş olduğundan yüzünü buruşturdu ve en sağdaki kombinin üst kısmını, ortadaki kombinin alt kısmını, soldaki kombinin ise kabanını aldı. "Şimdi babanız giyinecek, yapacak çok işi var." dedi kendi kendine. Kime ithafen söylediği bile belli değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESCAPISM | tk
Fanfiction"Çoklu evrenin her boyutunu gezip gördüm ama senin gibi bir varlıkla ilk kez karşılaşıyorum." dedi esmer hülyalı bir sesle. "Bana mı diyorsun?" beyaz tenli kaşlarını çattı ve sert ses tonuyla sordu. Bu sırada soğuk bakışları ona döndüğünde, esmer bü...