"San artık toparlar mısın kendini?Pratik yapmamız gerekiyor farkındasın değil mi?"Hongjoong ellerini beline koyarak San'ın başında dikilmeye başladığında umursamazca omuz silkti San.
"Gerçekten aralarında bir şey var mıdır acaba?"San kendi kendine mırıldandığında ise bıkmışcasına ofladı Joong.
"Ben ne diyorum sen ne diyorsun ya!"Hongjoong'un yükselen sesiyle Seonghwa ezberlemekte olduğu dans hareketlerini yapmayı bırakmıştı. İkili de gözlerini gezdirdiğinde saçlarını karıştırarak onların yanına adımladı.
"Hongjoong Mingi biraz zorlanıyor gibi. Ona bir baksana sen."
"Bir o eksikti zaten. Tanrım her şey üstüme gelmek zorunda mı acaba?"diyerek sinirle soluduğunda Seonghwa gözlerini devirmek istesede kendisine engel oldu.
San'ın şu anki tavrından kendisi de memnun değildi ama onu da anlayabiliyordu. Sevdiği insanın birisiyle ilişkisi olabileceği düşüncesi içini kemiriyor olmalıydı. Bu yüzden de hiçbir şeye odaklanamıyor, hiçbir şey yapmak istemiyordu.
Hongjoong da gruplarının lideri olarak yaklaşmakta olan performanslarını düşünüyordu haliyle. Bir yarışma programında çıkış yapmak için yarışan stajyerlerdiler. Şu an için tek amaçları çıkış yapmakken San'ın bu kadar umursamaz davranması onu endişelendiriyor olmalıydı.
"Joong benim de yardımına ihtiyacım var ama."Seonghwa dudaklarını büzerek konuştuğunda Hongjoong gözlerini kırpıştırarak ona bakmıştı. Hongjoong'un tüm ilgisinin kendi üzerinde olduğunu fark ettiğinde ise sırıtmasına engel olmaya çalışarak Hongjoong'a yaklaştı. Elini Hongjoong'un kolunda gezdirirken konuşmaya devam etti.
"Bana yardım edemez misin?"birkaç kez gözlerini kırpıştırarak Hongjoong'a baktığında ise onun yutkunduğuna şahit olmuştu. Yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken Hongjoong'un koluna girdi. Hongjoong'un bakışları koluna dolanan ele kaydığında bir kez daha yutkunmuş, ardından hafifçe kafasını sallamıştı.
"T-Tabii ki.Yardım ederim Hwa."Seonghwa gülümseyerek onu San'dan uzaklaştırmadan önce San'a kaşlarını çatarak baktı.
"Sen de git kendine içecek bir şeyler al ve kendini toparla Choi San."San Seonghwa'nın korkutucu bakışlarıyla karşılaştığında hızla kafa sallayarak pratik odasından dışarı attı kendisini.
Son zamanlarda yaşadığı olayların karmaşıklığının içinden çıkamıyordu. Sevdiği çocuk onu fark edebilsin diye elinden geleni yapmıştı kendine göre. Buna rağmen Wooyoung ona karşı en ufak bir duygu bile hissetmiyordu. San'ı ne zaman görse ondan kaçıyor, bulunduğu ortamlarda bulunmak istemiyor, aynı ortamda bulunduklarında ise onunla muhattap olmuyordu.
Son günlerde ise sürekli Changbin denilen çocukla takılıyordu Wooyoung. Changbin sürekli onun için bir şeyler alıyor, onu neşelendirmek için yarışmaya geliyordu. Sürekli birliktelerdi. Özellikle de San'ın gözü önünde daha samimi davranmaları San'ın canını fazlasıyla yakıyordu. Sevdiği çocuğu kaybetmiş olabileceği düşüncesi kafasını kurcalıyor, kalbini sızlatıyordu.
San düşüncelerini dağıtmak için derin bir nefes alarak silkelendi. Kendisine kahve almak için makineye doğru ilerlediğinde karşısında Wooyoung'u görmesiyle duraklamıştı. Wooyoung bir süre düşündükten sonra cebinden çıkardığı parayı makineye attı ve San'ın başından beri tahmin ettiği tuşa bastı.
San'ın yüzüne bir gülümseme yayılırken kendisinin daha deminki ruhsuz hali bir anda değişmiş, etrafa enerji saçan bir San gelmişti. San heyecanla ve mutlulukla Wooyoung'un yanına ilerlerken gördüğü kişi ile adımlarını durdurdu. Kaşları çatılırken Wooyoung'un yanına yaklaşan Changbin'i incelemeye başladı. O çocuğun burada ne işi vardı?
"Wooyoungie ne yapıyormuş bakalım?"Changbin'in sesi koridorda yankılandığında yüzünü buruşturdu San.
Wooyoung beklemediği anda gelen ses ile irkilmişti. Karşısında Changbin'i görünce ise yüzünde bir gülümseme oluştu.
"İçecek bir şeyler almaya gelmişti Bin. Sen ne zaman uyandın?"
"Ne zaman uyuyakaldığımı bile bilmiyorum Woo. Özür dilerim."Changbin çekingence konuştuğunda Woo umursamazca omuz silkti.
"Sorun değil. Bir haftadır fazlasıyla yoğun olduğun halde benim için buraya geliyorsun sonuçta."
"Son günlerde neşelenmeye ihtiyacın vardı."
"Teşekkür ederim." San Wooyoung'un yüzündeki samimi gülümsemeye şahit olduğunda kalbinde bir sızı hissetmişti. Daha önce hiçbir zaman kendisine böyle gülümsememişti o. Her zaman çatık kaşlarla San'a bakmış, nefret edercesine yüzünü buruşturmuştu. Bu gerçek San'ın fazlasıyla canını sıkarken derin bir nefes aldı. Dolan gözlerini saklamak için kapşonunu kafasına geçirdi ve makineye doğru ilerlemeye başladı. Onları hiç fark etmemiş gibi davranmaya karar vermişti.
"Bunu sen al. Ben kendim için yenisini alacağım." Birkaç dakika sonra ona doğru yaklaşan adımları fark ettiğinde hızlı davranmaya çalışarak parayı makineye attı ve rastgele bir düğmeye bastı. Biran önce pratik odasına geri dönmek istiyordu ama yavaş yavaş çalışan makine ona hiç yardımcı olmuyordu.
Sonunda makineden bir ses geldiğinde tam eğilmişti ki birisi ondan önce davranıp meyve suyunu eline aldı. San şaşkınca karşısındaki kişiye baktığında ise Wooyoung'u görmüştü.
"Ah ne tesadüf! En sevdiğimden almışsın."Wooyoung elindeki içecekten bir yudum aldıktan sonra konuştuğunda anlamsızca ona baktı San.
"Teşekkür etmemi falan bekliyorsan...bunca zaman yaptıklarının ufak bir karşılığı olarak say." diyerek şişeyi salladı. Bakışlarını şişeden San'a yönelttiğinde San'ın kızarmış gözlerini gördüğünde ise hafifçe kaşları çatılmıştı.
"San?" Wooyoung San'ın yüzünü inceleyip herhangi bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışırken arkalarından seslenen Changbin ile San kendisine geldi.
"Woo hadi gidelim! Sana yeni dans hareketleri öğreteceğim."
"G-geliyorum." dedi Wooyoung ancak sadece San'a bakmakla yetinmişti. Yerinden kıpırdamıyordu bile. San'ın neden bu halde olduğuna anlam veremezken bakışları elindeki şişeye kaydı.
"Ah..şey...içecek içinse...bu kadar sevdiğini bilmiyordum." Wooyoung San'ın bu hali için saçma bir bahane bulduğunda ise gözlerini devirdi San.
-Hayır aptal. O senin en sevdiğin.-
"Saçmalama Wooyoung. Bir içecek için ağlayacak değilim ya." San sonunda konuşabildiğinde dudağını dişleyerek ona baktı Woo.
"O zaman ne için?" çekindiği her halinden belli oluyordu. Yine de merakına yenik düşerek sormuştu Wooyoung. San ise birkaç adım arkalarında Wooyoung'un nesi olduğunu bile bilmediği çocuğun farkında olarak rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdandı. Şu an sadece buradan gitmek istiyordu.
"Sanane Wooyoung. Benim sorunlarım ne zamandan beri seni ilgilendiriyor?" Wooyoung San'ın sert ses tonuyla afalladı. Tabii ki böyle bir tepki bekliyordu ama...onun kızarmış gözlerini görünce biran farklı hissetmişti. Sanki San iyi birisiymiş ve asla ona zorbalık etmemiş gibi hissetmişti. Kendi aptallığının farkına varan Wooyoung kendisine gelerek derin bir nefes aldı.
"İnsanlık yapıp soranda kabahat." diyerek gözlerini devirdi Wooyoung. Ardından makineye parasını atıp rastgele bir içecek aldı. Aldığı içeceği San'ın eline tutuşturduktan sonra son kez ona baktı.
"Ne halin varsa gör Choi San." San'ın yanından geçip Changbin'in yanına adımladığında San elindeki içeceğe bakarken burukça tebessüm etti.
"Teşekkür ederim Woo. Artık bu da benim en sevdiğim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hate▪︎woosan
FanficOndan nefret ettiğimi söyledim. Şimdi bana aşık olmuştur değil mi?