Oğlan hiç olmadığı kadar heyecanlıydı. bugün kendisinin doğum günüydü ve kız arkadaşının ondan habersiz doğum günü partisi hazırladığını biliyordu. Unutmuş gibi yapmasından anlamıştı zaten, çünkü sevgili oldukları 3 yıl boyunca diğer doğum günlerinde de hep aynı taktiği kullanmıştı.
Ayrıca sevdiği, çok kötü bir oyuncuydu. Ama onun mutluluğu oğlan için herşeyden daha değerliydi. Bu yüzden sevdiğiyle beraber 3 yıldır doğum günlerinde oyunu devam ettiriyordu.
Saat 17.00 A yaklaşmıştı ve tam olarak doğum gününe 42 dakika kalmıştı. Kız sürekli telefondan birileriyle konuşuyordu. Aşırı stresliydi çünkü mekan daha hazır değildi. Yakın arkadaşları Hyunjin kafasına takmamasını söylemiş, her şeyiyle kendisinin ilgileneceğini belirtip kızın içini rahatlatmıştı. Plan için son olarak birbirine uyumlu kıyafetler giymek vardı.
Kız bu doğum gününü 2 aydır düşündüğü için şu an uyduracağı yalanı da profesyonelce söyleyeceğini düşünüyordu. Sevgilisinin ne kadar mutlu olacağını düşündükçe yüzünde kocaman bir tebessüm oluşuyor, gözleri parlamaya başlıyordu. Oğlan ise onun bu hali karşısında sadece gülümseyerek sevdiğine bakıyordu. Kız artık zamanın geldiğini düşündüğü için kafasında cümleleri toparlamaya başladı.
En sonunda, kendinden ve cümlelerinden emin olduktan sonra sevgilisinin dibine sokuldu ve minik elleriyle onun kocaman ellerini bir daha hiç bırakmamak ister gibi sıkıca tuttu. " Şey, seni yemeğe götürmek istiyorum. Ben bugünün doğum günün olduğunu unutmuşum, bu yüzden en kolay yemeğe götürmek geldi. Özür dilerim sevgilim." Sevdiği nasıl istiyorsa öyle olacaktı. Oyunu devam ettirmek istiyorsa, ettirecekti. "Hiç önemli değil meleğim. Ben sana kırılmam zaten biliyorsun. O zamaaaaaan hadi yemek yemeye gidelim!" Kız aşık olduğu adama tekrar tekrar aşık oldu. Onun o güzel kalbinin hep en derinliklerinde kalmak istedi. Oğlan anlamlı bir şekilde gözlerine bakarken, sevgilisi dudağına minik bir buse kondurdu. "Hadi gidelim!"
Kız bir kaç bahane daha sıralayarak oğlanı ilk önce evine götürdü. Yanlışlıkla üzerine süt döktükten sonra plan tamamdı. Sevgilisinin eline hemen çok önceden seçtiği kıyafetleri verdi. "Gerçekten çok üzgünüm bebeğim. Ama istersen bunları giyebilirsin, hem daha güzeller."
Oğlan diretmeden kızın odasına geçti ve üstünü değiştirmeye başladı. Sevdiği de anne babasının odasında kendi için seçtiği kırmızı, bel, sırt ve omuz dekoltesi olan dizlerinin üstünde biten elbiseyi giymeye başladı. Hazırlanması bitince örmüş olduğu saçını açtı ve biraz tarayarak doğal bir görünüme ulaşmasını sağladı. Çok makyaj yapan biri değildi, bu yüzden aksesuarlarını da taktıktan sonra hâlâ kravatıyla cebellenen sevgilisinin yanına gitti. Kravatı elinden aldı ve düzgün bir şekilde boynuna taktı.
Oğlan ise hayran bir şekilde kızı izliyordu. Elbisesi ona o kadar yakışmıştı ki, bir kez daha bu kadar şanslı olduğu için tanrıya şükretti. Dünyanın en güzel kadınının onun olması, hiçbir şeyle kıyaslanamaz mükemmellikteydi. Kız, gözünü bile kırpmadan onun inceleyen sevgilisine biraz daha yaklaştı ve ellerini beline dolayarak yanağına küçük bir buse kondurdu. Oğlan ise ondan neden bu kadar çok etkilendiğini düşünürken elini sevdiğinin beline attı ve transparan olan kumaşın üzerinden bel oyuntusunu okşamaya başladı. Diğer elini de kızın yanağına koydu ve uzun denebilecek bir öpücük bıraktı kızın dudaklarına. Kız her ne kadar bunu devam ettirmek istese de partiye geç kalacakları düşüncesiyle sevgilisinden ayrıldı ve "Geç kalıyoruz." diyerek elinden tuttuğu gibi kapının dışına çıkarttı. Önemli bir kaç eşyayı da aldıktan sonra zaten aşağıda bekleyen taksiye bindirdi. Oğlanın hiç beklemediği bir anda kız, kırmızı bir fularla sevgilisinin gözlerini bağladı. Oğlan ilk önce şaşırsa da kız ellerini tuttuktan sonra güvende olduğunu hissetti ve kafasını sevdiğinin omzuna yasladı. Bir kaç dakika geçtikten sonra kafasını koyduğu omuzun hızlı bir şekilde öne doğru düşmesiyle hemen gözündeki fuları çıkarttı. Asla sevgilisini kanlı bir şekilde bayılmış vaziyette görmeyi beklemiyordu..[26.09.2019]Minho bir kabustan da terden dolayı ıpıslak bir şekilde kalktı. Evet, artık kabus görmeye alışmıştı fakat bu seferkinde bir terslik vardı. Çünkü bu olay yaşanırken ters giden birşey olmamış, güzel bir şekilde parti yerine gidip doğum gününü kutlamışlardı. Minho ilk defa güzel anılarının yavaş yavaş kötüye dönüştüğünü ve aklından silinmeye başladığını fark etti. Bugünü unutmamak için masasının üstündeki jiletle sol koluna bir kesik attı. Artık her bu kesiğe baktıktan sonra sevdiğiyle beraber ki güzel doğum günü anısı aklına gelecekti. Minho kendini durduramadı ve bir kesik daha attı. Ve bir tane daha. Bir tane daha. Bir tane daha, bir tane daha derken Minho artık kandan dolayı kolundaki kesik olmayan yerleri göremiyordu. Artık bütün güzel anıları hatırlayacağını düşünerek göz kapaklarını zorlamayı bıraktı ve kendini uykunun tatlı kollarına bıraktı.
Tristeza
ŞİMDİ OKUDUĞUN
postre! || lee minho
FanfictionBugün benden gideli 278 gün oldu sevgilim. stray kids,,lee know & angst au! g×b