left you multiple missed calls

176 29 14
                                    

mark gözlerini açtı. doğruldu, ayağa kalktı ve küçücük odasında volta atmaya başladı. o şuan orda olmasa da donghyuck'un bir sokak ötedeki evine bakan pencerenin önünde durup telefonun alt kısmını karnına bastırdı.
donghyuck ondan kendisine bile açıklayamadığı bir şeyi açıklamasını istemişti.
"senden hoşlanmıyorum," dedi. "sana ihtiyacım var."
mark, donghyuck'un, sözlerini kesmesini bekledi. "hah", "tanrım" ya da "tıpkı bir arctic monkeys şarkısı gibi konuştun" demesini bekledi.
ama donghyuck hiçbir şey söylemedi.
"bana sana neden ihtiyaç duyduğumu sorabilirsin," diye fısıldadı. "ama sebebini bilmiyorum. sadece sana ihtiyaç duyduğumu biliyorum...
"seni özlüyorum, donghyuck. sürekli yanında olmak istiyorum. bugüne kadar tanıdığım en akıllı ve en eğlenceli oğlansın ve yaptığın herşey beni şaşırtıyor. keşke sana senden hoşlanmamın sebebinin sadece bunlar olduğunu söyleyebilseydim çünkü bu beni gerçekten olgun gösterirdi...
ama sanırım işin içinde siyah saçların, yumuşacık ellerin ve ev yapımı bir doğum günü pastası gibi koktuğun gerçeği de var."
mark onun bir şeyler söylemesini bekledi. beklediği gibi olmadı.
"orada mısın?" dedi mark.
"buradayım."
"bir şey söyle."
"ne söyleyeceğimi bilmiyorum."
"kendimi aptal gibi hissetmemem için bir şeyler söyle."
"kendini aptal gibi hissetme, mark." dedi donghyuck.
"harika."
ikiside sessiz kaldı.
"bana senden neden hoşlandığımı sor," dedi donghyuck nihayet. mark kendi kendine gülümsediğini hissetti.
"donghyuck," dedi sırf onun ismini söylemeyi sevdiği için, "neden benden hoşlanıyorsun?"
"senden hoşlanmıyorum,"
mark bekledi. bekledi...
"ahh bunu yapamayacağım," dedi donghyuck.
"nedenmiş o?"
"söylemem gerekenden fazlasını söylemekten korkuyorum."
"böyle birşey yapmazsın."
"sana gerçeği söylemekten korkuyorum."
"donghyuck..."
"mark."
mark telefonu göğsünün altına bastırıp, "benden hoşlanmıyorsun..." dedi donghyuck'u konuşmaya teşvik ederek.
"senden hoşlanmıyorum, mark," dedi donghyuck bir an gerçekten de bunu kastettiğini düşündürterek. "ben," sesi neredeyse duyulmaz oldu, "sanırım ben senin için yaşıyorum."
mark gözlerini kapayıp başını yastığına koydu.
"peki ya sen günün birinde beni istemediğine karar verirsen? senin beni, benim seni sevdiğim gibi sevmen mümkün mü mark?"
mark sessiz kaldı. donghyuck'un az önce söylediği her şeyin duyduğu son sözler olmasını istiyordu. kulaklarında "seni seviyorum" sözleriyle uyuyakalmak istiyordu...

 kulaklarında "seni seviyorum" sözleriyle uyuyakalmak istiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
arctic monkeys : markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin