Soslu Makarna!

118 11 3
                                    

Huzurum, dizlerime yatmış uyurken onu izlemek benim için en güzel şey oldu hayatımda.Yavaşça saçlarını okşadım.Gözlerini araladı, uyku sersemliğiyle tatlı mı tatlı bir maymuna benziyordu.Ne vardı biraz daha şu anın tadını çıkarsaydım? Ama o kadar masum bakıyor ki, gülümsemeye başladı.Gülüşünden öptüğüm...

"Hey, neden gülüyorsun?" dedim kıkırdamamı elimle kapatırken.Uzun uzun baktı bana, "Çok güzelsin." dedi ellerimi okşarken.Utanmıştım işte, gözlerinin içine baktım.

"Sen, bana güzel dediğin zaman, işte o zaman ben güzelim" diye bitirdim lafımı.'Hıh' diye kısık bir ses çıkararak güldü.

"Saat kaç?"

"Dokuza geliyor."

Çok olmamıştı o uyuya kalalı.En fazla bir saat.Acıkmıştım, eminim o da acıkmıştır.Omzuma düşük kafasını elimle kaldırdığımda ayağa kalktım.Arkamdan bana baktığını hissedebiliyordum.Hızlıca ona döndüm, biliyordum dönmemi hiç beklemiyordu.Aniden irkildi, bense anlamsızca kahkaha atıyordum.Fazla uzatmadan mutfağa döndük.Her yemeği yapamasam da çok beceriksiz bir kız sayılmazdım.Ben dolabı açıp bir şeyler bakarken, o da arkamda durmuş, telefonunu kurcalıyordu.Çok asosyal değildi.Sadece işte telefon ne için kullanılıyorsa, o da onun için kullanıyordu.

Tezgahtan biraz uzaklaşıp saçlarımı topladım. Kapanmak üzere olan dolabı tutup hâlâ birşeyler arıyordum."Ne yeriz canım?" diye sorduğumda dolapla bakışmaktaydık.Başını telefondan kaldırıp etrafa bakındı.

"Bilmem." Dedi omuzlarını silkerek.Onun bu tatlı haline, gülmemek elde değildi.

"İstersen, dışardan söyleyelim." Ona doğru çevirdim bakışlarımı.

"Hayır," dedim küçük bir kız çocuğu gibi, "Ben sana yemek yapmak istiyorum." Cümlemin sonun da kaşlarını çatan yüzüm, yerini tebessüme bırakmıştı.Ona çok yemek yapmıştım ama, hiç bıkmıyordum.Onun yanında olduktan sonra hiçbirşeyden bıkmıyordum.Halâ gözlerimin içine bakarken bir şey desin diye bekliyordum.Sonunda beklediğim şey yerine gelmişti.

"Bu sefer ben yapacağım."

Gözlerim büyürken daha çok sırıtmaya başladım.Bana çok sık yemek yapmazdı ama yapınca da benimkilerden güzel oluyordu."Ciddi misin?" dedim.Yüz ifadem hiç değişmemişti.Kafasını 'evet' anlamında salladı.Bir an şımaracağım gelmiş olmalı ki yanına gidip sarıldım.Sandalyede oturduğu için boyu daha küçük duruyordu.

"Benim sevgilim bana yemek mi yapacakmışmışmış." Başından öptüm. Yağlı saçlım benim.

Güldü."Tamam o zaman, sen salona geç güzelim, ben seni çağırırım." dedi ve beni bir öpücükle ödüllendirip salona yönlendirdi.Televizyonu açıp kanallara göz gezdirdim. Koltukta yatma pozisyonuna geçmeden önce göğsümde bir ağrı hissettim. Öksürmeye başlarken tuvalete doğru atıldım.Kapıyı kapattım, öksürüğüm kuvvetlenmeye başlamıştı.Lavaboya doğru öksürmeye devam ederken beyaz lavabodaki o kırmızı kan paniklememe sebep oldu.Öyle sesli öksürüyodum ki, birazdan Derin'in geleceğine emindim. 5-10 saniye sonra kapıyı tıklattı.

Endişeli bir şekilde "Helin, iyi misin?" diye sordu.Onun panik olmasını istemiyordum.Aceleyle musluğu açıp kanın gitmesini sağladım.

"Evet, evet iyiyim." dedim lavaboda ki mermerden destek alarak.Gitmesini bekledikten sonra lavabodan çıkıp salona döndüm.Koltuğa oturmadan önce Derin geldi.

"Canım, ne oldu?"

Söylememeliydim. Ama yalan söylemek istemiyordum da.

"Hiç, hiçbir şey, sadece kusacağım sandım da."

Yalan söyledim. Aklıma uyup ağzıma geleni söylemiştim. Bana sarılırken bende ona kocaman sarıldım.Kokusunu içime çekiyordum.Az önce yaptığım şeyi yapıp saçlarımdan öptü.Ne olmuştu bugün bize bilmiyorum ama bu halimizi çok sevdim.Keşke hep böyle olsak.Ama yok, kavgalar da bir ilişkinin tuzu biberidir.Yanımdan kalkıp kapıya doğru yürüdü.

"Sakın mutfağa girme. Sürpriz!" dedi.Bir şekilde gülümsedim göğsümdeki ağrıyı yok sayarak.

"Helin!" Daldığım televizyondan Derin'in sesini duyunca sersemledim.

"Efendim canım?"

"Gözlerini kapat ve buraya gel."

Kıkırdadım, beni şaşırtmayı seviyordu.Çok romantik sayılmazdı, ama bir sürpriz yaptığı zaman, birkaç hafta etkisi sürerdi.Daldığım düşüncelerden çıkıp mutfağa doğru ilerledim, gözlerimi kapadım. Gözlerimi açtığım da o an ki mutlulukla Derin'in boynuna sarıldım.Halâ yüzümde büyük bir sırıtış varken sofraya baktım.

"Derin, sen harikasın."

Saçlarını bir o yana, bir bu yana savurdu, sonra yüzüne ukala bir tavır alıp bana baktı.

"Eh yani, öyleyimdir." dedi özgüvenli bir şekilde.Her şey özenle hazırlanmıştı.Mumlar, peçeteler, masada ki süsler, hepsi uyum içindeydi.Yemek seçimini ise benim en sevdiğim yemeklerden kullanmıştı, soslu makarna.

Sandalyemi çekip büyük bir kibarlıkla oturmamı bekledikten sonra geri itti.

Masadan gözlerimi alamazken yüzümü Derin'e çevirdim.İkimizde gülerken o da karşıya geçip oturdu.Çatalımı elime aldım, bir an önce yemeğin tadına bakmak istiyordum.Çatalımla tadına baktım, tadı enfesti.

Bir an göğsüme o ağrı girdi.Ağzımdakilerden bir parça dökülürken tekrar öksürmeye başladım.Acısı...Ah... "Derin..." Sesim sonlara doğru azalmıştı.Ağrı iyice konuşmamı engelliyordu.Derin bir an yanımda belirdi. "Helin! İyi misin?... Cevap ver Helin! Aç gözlerini! Bana bakar mısın bir, Helin! Aç gözle-" Bir yorgunluk çöktü.Uyumak istiyordum.Uyumak...

...

Amerika KaçağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin