"Seni hiç bırakmayacağım..."

82 8 3
                                    

Başım... Neredeyim ben? "Derin..."

"Meleğim, uyandın mı?"

Yavaş yavaş gözlerimi aralamaya çalıştım.Gözlerimi açtığımda bir odadaydık.

"Derin? Neredeyiz?"

"Hastahanedeyiz bebeğim."

En son göğsümdeki ağrıyı ve ağzımdan dökülen makarnayı hatırlıyordum, bir de Derin'in o telaşlı yüzünü. Sevgilim, nasıl da endişelenmişti benim için.

Bağlı olduğum makinalardan bişey anlamayıp Derin'e baktım:

"Neyim varmış, hayatım?"

Gözleri doldu, konuşamadı.

Endişelendim, son bir kez daha "Derin?" dedim.

"Bir şeyin yokmuş... Tedbirmiş..."

"Ne tedbiri?"

Yüzü düştü.Eliyle nemli gözünü sildi.O sırada kapı kolu açıldı:

"Helin, nasıl oldun canım?"

Bir an hızla doğrulmaya çalışsam da bağlı olduğum şeyler beni engelliyordu.

"Sanırım iyiyim, anne."

Annem biraz daha yaklaştı. Onun da ağlamış gibi bir hali vardı.Ne oluyordu? Sadece bir ağrıydı, o kadar.

"Hey, ne oluyor cidden? Biri anlatabilir mi?"

Çaresiz bir şekilde -ve aynı zamanda bölük pörçük kelimelerle- durumu izah etmeye çalıştı:

"Tatlım... Biz de bilmiyoruz, sonuçları bekliyoruz." dedi.

Sesini hiç bu kadar çaresiz duymamıştım.

Bozuntuya vermeyerek hafifçe başımı salladım. Annem bizi yalnız bırakmak için dışarıya çıktığın da, liseden beri 6 kişi olarak takıldığımız -Derin de dahil- arkadaşlarım, ellerinde çikolata ve çiçek ile içeri girdi.

Buğlem, Arda, Yağız ve son olarak Çağla.Halâ hepsiyle görüşüyorduk ama bir o kadar da uzun zaman olmuştu.

"Canım, iyi misin?" Soruyu soran Buğlem idi.Hepsi gülümsüyordu.

Buğlem'e dönerek konuştum:

"İyiyim iyiyim."

Yanıma oturdu hepsi.Arda ve Yağız da halimi hatrımı sordu. Uzun uzun konuştuk.Yağız ile Derin her zaman Arda ile olduklarından daha yakındılar.Derin kimseye anlatamadığını, Yağız'a anlatırdı.

*Derin'den*

Onun o gülümsemesi, kırık kalbimi sızlatıyordu.Öyle güzeldi ki, hayatımın anlamı.Kızlarla konuşmaya başladığından beri gülüyordu.Bilmiyordu... Daha fazla dayanamayacağım bu haline.Ayağa kalktım.Çıkıp, kurtulmam lazımdı.Onu... Onu böyle görmeye dayanamıyordum.Yanında da ağlayamazdım ya.

"Yağız, gelsene kardeşim."

Yağız da kalktı.Helin bana bakarken gülümsedim.Aslında ne oldu der gibi bakıyordu ama anlamamazlıktan gelmeye çalıştım.Yağız arkamdan yürümeye başladı ve odadan çıktık.

"Hayırdır kardeşim?"

Merdivenlerden hızla inerek kendimi dışarı attım.Bir banka oturduk.

"Yağız..." dedim gözümden yaş düşerken.

"Ne oldu oğlum? Anlatsana. Delirtmesene insanı..." Birine söylemeliydim.Rahatlamam lazımdı.

"Helin..."

"Ne olmuş Helin'e?" İç çektim.

"Durumu... Durumu ciddiymiş... Hastalığı ne bilmiyoruz. Ama ciddi bir durumu varmış..."

Gözlerimdeki yaşı sildim.Yağız'a baktım.Şok olmuş bir şekilde bakıyordu. Ben, sanırım gene dayanamayacaktım...

*Helin'den*

Derin ile Yağız dışarı çıktıktan sonra kızlarla konuşmaya devam ettik.Arda bize bir şeyler almak için hastahanenin kafetaryasına gitmişti. Sonunda Yağızla Derin de gelince:

Yağız: "Kızlar, hadi hasta ziyareti kısa olur." dedi. Çağla ile Buğlem de kalktıkları sırada, Arda elinde tostlar ile belirdi.

Derin Arda' ya dönüp "Daha sonraya artık." Dedi ve hepsi gittiler.

Birkaç saat sonra hastahaneden taburcu olmuş, eve gelmiştik. Derin ile benim ailem reşit olduktan sonra ayrı eve çıkmamıza izin vermişti. Bu yüzden artık daha rahattık.

Merdivenlerden çıkıp yatak odama girdim. Derin başımın ucuna gelip saçlarımı okşadı.

"Sevgilim..." Dedi ağlamaklı sesiyle,"Seni her şeyden çok seviyorum. Hiç bırakmayacağım biliyorsun değil mi?"

Başımı salladım.Biliyordum... Ben de hiç bırakmayacaktım.

"Derin..." dedim, kaşlarım çatık bir vaziyette.

"Neden bugün öyleydiniz? Hepiniz bir ağlamaklı, üzgün..."

Gözlerini ayırdı benden.Ne yani? Ne oluyordu?

"Endişelendik sevgilim... Sadece biraz endişelendik.Ama bak gör ki bir şeyin çıkmadı."

Yüzünü tuttum ve kendime çevirdim.Gözlerimin içine bakmasını sağladım.

"Yalan söylemiyorsun değil mi?"

Başını salladı.

"Hayır, söylemiyorum." Ah, neyse.Hakkında yanlış düşünmüştüm.Bana yalan söylemezdi, değil mi?

"Hadi yat artık bebeğim. Böyle iğrenç bir günün ardından... Uyu artık..."

"Sende... Sende gel.Birlikte uyuyalım."

Beni bu halimle kırmazdı.O yüzden en şirin gülümsememi attım.

"Seni bücür...Kay bakalım."

Biliyordum.Sırıtırken bir yandan da kayıyordum.Yanıma sokuldu.O bana ben ona bakıyordum.Saçlarını okşadım.Dudağına küçük bir buse kondurdum.Kocaman kollarını bana sardı.

"Seni hiç bırakmayacağım..." diye fısıldadı.

Gözlerimi kapadım ve kendimi onun kollarındaki huzurlu uykuya bıraktım.

***

Uyandığımda Derin yanımda yoktu. Gözlerimi zor aralasam da paytak paytak lavaboya doğru yürüdüm. Suyu açıp beyaz mermere dayandım. Yorgun hisediyordum...

Suyu yüzüme birkaç kez çarptıktan sonra yüzümü yumuşak havlu ile buluşturdum.

Lavabodan çıkarken aşağı kata doğru "Deriin" diye cırladım.

"Efendim, sevgiliim" dedi oda duymamı sağlayacak şekilde bağırarak.

Bir şey söylemeden aşağı indim. Gözlerim kapalı, sucuk kokusunu takip ediyordum, bu koku beni mutfağa ulaştırdı.

Amerika KaçağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin