Elimde karton bardakta kahve ve diğer elimde çikolatayla bahçeye indiğimde kendime oturmak için boş bir çardak arıyordum.
Etrafa şöyle bir baktığımda boş çardak olmadığını gördüm. Boş çimenlere doğru ilerleyip kendimi yeşilliklerin içine bıraktım. Kahve ve çikolatamı da yerleştirdikten sonra uzandım. Hava bugün çok güzeldi. Hafif esen rüzgar adeta saçlarımı okşuyordu.
Gözlerimi kapatıp anın tadını çıkarmaya başladım.Bir iki dakika geçtikten sonra yanımda hissettiğim hareketlilikle gözlerimi araladım. Jungkook'ta benim gibi uzanmış günün tadını çıkarıyordu.
Ona baktığımı anlamış gibi gözlerini kırpıştırarak açtı. Geniş bir gülümseme vardı yüzünde.
"Ne oldu, neden gülüyorsun?"
Tek kolunun üstüne doğrulup yüzüme üfledi.
"Kahveni soğutacaksın, sonra miden bulanıyor. İç hadi."
Her seferinde aynı şeyi yapıyordum. Kahveyi soğutup sonra içeyim derken midemi bozuyordum.
Ama hâlâ neden güldüğünü söylememişti. Doğrulup başında dikildim.
"Neden gülüyordun?" diye sordum merakla.
"Mutlu olduğum için gülüyordum Rosé."
"Neden mutlusun ki?"
"Çünkü seni burda bulacağımı tahmin etmiştim. Tahminimin doğru çıktığını görünce de mutlu oldum."
Bunda mutlu olacak ne vardı anlayamasam da sonuçta içinde ben vardım. Sanırım iyi bir şeydi. Tam şu an onu öpmek istiyordum. Ne olabilirdi ki? İstemezse en fazla iterdi.
İki elimi yüzüne yerleştirip, yüzlerimizi yakınlaştırdım. Gözleri kocaman olmuştu ve kalp atışlarını duyabiliyordum.
"Jungkook?"
"Hm?"
"Seni öpebilir miyim?"
Kocaman olmuş gözleri yavaşça kapanırken korktuğum cevabı almamamın mutluluğu vardı içimde.
Eğilip hasretini çektiğim dudaklara kendimi bastırdığımda nerde olduğumun hiç bir önemi yoktu. Sadece o ve ben vardık.
Yerden kendini iyice ayırıp iki elini belime koydu. Başımı sağa yatırıp ona yer açtığımda dudakları yukarı kırıldı. Bir anda aramızda ki mesafeyi açtım.
"Yine neden gülüyorsun sen?"
Başını arkaya yatırıp kahkaha atmaya başladığında sinirlerim iyice bozulmaya başlamıştı.
"Komik mi?"
Cevap vermiyordu. Sadece kahkaha atmaya devam ediyordu. Bir hışımla oturduğum yerden kalkıp üstümü sildim. Çok olmaya başlamıştı artık. Ama suç bendeydi tabi! Hızlı adımlarla okulun merdivenlerine doğru yürümeye başladığımda bileğimden yakaladı beni.
Yüzüm ona döndüğünde dudağımda buldum yine dudaklarını. Hafifçe öpüp geri çekildi. Alnını alnıma yaslayıp fısıldadı.
"Bana ne yaptın sen?"
Ne yaptım ki?
🐿️🐰
bok gibi bir bölüm :(
düzenlemeden atıyorumyürü gidelim aspasya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
large volunteer • rosékook ✓
Fiksi Penggemarrosesrose: bu yükü tek başıma kaldıramıyorum Jungkook! jeonjung: yarın sabah atıver bir kere de şu çöpleri jeonjung: ne yüküymüş bu gece gece yahu rosesrose: sana olan aşkım diyorum Jungkook, ya karşılık ver ya da sal artık beni! Görüldü. rosesro...