Kafenin kapanmasına yarım saat kala Jay ve Johnny sohbet ederken onlara kahve yapıyordum.İkisi birbirleriyle ilk kez bu kadar konuşma fırsatı bulmuştu.İşe başladığımdan beri Jay buraya ayda bir iki kere uğrardı ama Johnny ile sohbet etmeye her zaman çekinirdi.Doğum günü partisinde onunla ne kadar yakın olduğumu görünce o da Johnny'e karşı daha rahat davranmaya başladı.Kahveleri hazırladıktan sonra bir tepsiye koyup yanlarına gittim.İkisi de sözlerini bitirip ilgi odağı olarak beni seçtiler.''Taeyong'un tekrar başladığını duydum.''Kahveleri masaya koyarken Jay de bir şeyler saçmalıyordu işte.
''Neye?''
''Dövüşmeye.''
''Bıraktığını söylemişti.''
''Sanırım diskalifiye olmayı yedirememiş.Ayrıca o bu aralar biraz fazla dağınık.''Son cümlesini ağzında gevelediği için neyi kast ettiğini pek anlamamıştım bu yüzden yandaki masadan sandalye çekip tam karşılarına oturdum.
''Nasıl?''
''İyi dövüşemiyor en basit rakipten bile darbe alıyor.Ayrıca eskisine göre çok içiyor.Onunla görüştün mü son zamanlarda?Sebebi ne?''
''Bilmiyorum.''Onu en son ne zaman gördüğümü bile hatırlamıyordum.En son cenazeye beraber gitmiştik sanırım aradan üç hafta geçmiş olmalı ya da daha fazla.Artık pek umurumda değildi.
''Onunla konuşsan iyi olur.Bizi dinlemiyor.Eğer böyle devam ederse sonunu biliyorsun.''Dudaklarını birbirine bastırıp Taeyong'un trajedik sonunu aklında hayal ederken ona acımamı sağlıyordu.Ona hiçbir şey olmazdı bu hayatı seviyor.
Jay birkaç bir şey daha geveleyip saate baktıktan sonra yanımızdan ayrılırken Johnny masaya doğru yaklaştı ve ellerini masada birleştirdi..''Duydun onu.Onunla konuşman lazım.''
''Neden?Ben onun annesi değilim.Beni hiçbir zaman dinlemedi zaten.''Ne bu şimdi herkesin Taeyong duyarı kasası mı gelmiş?
''Bir şey kaybetmezsin Ten.Belki de şu an sana ihtiyacı vardır.''Johnny'in dediğine alaycı bir şekilde gülmüştüm.Taeyong'un zerre umurunda değildim aklına geldikçe yanıma uğrardı sadece.
''O her zaman tutarsız olmuştur.Neden böyle davrandığını o bile anlayamaz.''
''Neden dövüşmeyi bıraktın?''Johnny'nin ani sorusuyla kaşlarımı çatıp ona baktım.
''Son maç Taeyong ileydi.Bilerek kaybettim kazanması için.''Johnny de dediğime alaycı bir şekilde gülümserken devam ettim.''Bu yaptığım yüzünden Taeyong'dan iyi dayak yemiştim.Kendi hakkıyla kazanmak ya da kaybetmek istiyordu.''
''Her yaptığın hareket gerçekten onun için,şaka gibi.''Gerçekten öyleydi.Ne ara ona kaptırdım kendimi?
''İlk başta hiç anlaşamıyorduk,benden nefret ediyordu.Onu her maçımızda yene yene hırs yaptı.Her kaybettiği maçlar için ağladı hırsından.Ayrıca paraya ihtiyacı vardı.Ben kazanıp ona versem kabul etmiyordu bu yüzden çekildim kafesten.''
''O zaman onunla şu an konuşmaya gideceksin.''
''Evet.''İstemesem de.
Taeyong'un şu an nerede olabileceğine dair en ufak bir fikrim yoktu.Taeyong'un tanıdığı hiç kimseyi de tanımıyordum bu yüzden Jay'e mesaj attım ve kısa sürede Taeyong'un nerede olduğunu öğrenip bana geri dönmüştü.Bir spor salonundaymış,hemen aceleyle taksiye bindim ve olduğu yere gittim.Spor salonu pek kalabalık değildi,girişte bir adam vardı ona Taeyong'u tarif ettim arkadaşı olduğumu söyledim.Dil döktükten sonra beni içeriye aldı ve bulunduğu yeri tarif etti.Alt kata indim ve girdiğim bir odanın ring alanında Taeyong'un biriyle çalışma yaptığını gördüm.Bir süre onları izledim.Oldukça aklı başında gözüküyordu.Rakibini şaşırtan ani yumruklar atıyordu.Rakibi de boş değildi kendini iyi bir şekilde savunuyordu.Bir süre daha onları izlemek için yakınlarına doğru ilerken yerdeki mataraya çarptım ve çıkan sesle Taeyong tüm dikkatini çıkan sese doğru çevirdi.Bu kadar kolay dikkatinin dağılacağını düşünmemiştim.''Burada ne işin var?''Sorgulayan bakışlar atarken karşısındaki rakibini de göndermişti.Çocuk yanımızdan ayrılırken ring alanına çıktım.