''Ten.''Onsuz geçen yılların ardından kendi sözlerime ihanet edip evinin önünde bulmuştum kendimi.''Ne zamandır karşına çıkmak için cesaretimi topluyordum.''Tek katlı,şirin gözüken bir evin bahçesinde telefon oynarken görüş alanıma girer girmez bağırmıştım sokakta.Koşar adımlarla yanına giderken Ten kaşlarını çatmış oturduğu yerden kalkmıştı şaşkınlıkla.
''Burada ne işin var?''
''Johnny'den öğrendim nerede kaldığını.''Aramızdaki mesafeyi kapatıp özlem dolu gözlerle konuşurken ona bakıyordum.Sadece susup ona sarılmak istiyordum ama evin arka tarafından bir kadın çıkmıştı o an da.
''Merhaba,Ten'in arkadaşı mısınız?''Oldukça samimi bir gülümseme sunan kadını süzdüm baştan aşağı.Uzun,oldukça zayıf,koyu saçlı ve hoş görünümlü bir kadındı.Meraklı gözlerle yanımıza yaklaşırken Ten kadını düzeltme gereği duydu.
''Eski bir arkadaşım.''
Kadına samimi olmayan bir gülümseme sunarken kadın da kendini tanıtmak üzere elini uzattı.''Merhaba ben Elina,Ten'in nişanlısıyım.''Şaşkınlıkla açılan gözlerim bunun bir şaka olmasını dilerken bir açıklama beklercesine Ten'e döndüm.Ten ise olabildiğince uzak kalmayı seçiyordu duygularımdan.Kadının eli havada kalırken kendimi toparlayıp elini sıktım.
''Ben de Taeyong.''
''Sizi baş başa bırakayım konuşacaklarınız vardır.''Kadın oldukça kibar bir şekilde konuşurken hala olanlara inanamıyordum.Tam yanımızdan ayrılacakken Ten araya girdi.
''Taeyong da gidiyordu zaten.''Konuşma tarzı git gide sinirimi bozarken Ten'in dediğini kabul etmek zorunda kalmıştım kadının yanında tatsızlık çıkmasın diye.
''Seni tekrar ne zaman göreceğim peki?''Nişanlısının yanında beni reddetmez diye ona buluşma teklifi ederken kadın cebinden telefonunu çıkardı.
''Akşam doğum günü partim var burada,gelmek ister misin?Ayrıca numaranı alabilir miyim?''Kadın ikimizden de hızlı çıkmıştı.Ten'in gözleri gelme derken kadını kırmayıp bana uzattığı telefona numaramı yazdım ve gülümsedim.
''Akşam görüşürüz.''
Başarısız bir ilk görüşten sonra pişmanlıkla evime geri dönmüştüm.Neyseki akşama davet edildiğim parti beni biraz da olsa teselli ediyordu.Şaka gibiydi.Bir kadınla nişanlanabileceği gerçeğine inanamıyordum.Bana kadınlar konusunda o kadar laf yaparken kendisinin beni hiçe sayarak nişanlaması benim yaptıklarımı bile geçmişti.Ben ilişkilerimi tek gecelik yaşayıp bitirirdim ama o bunu yapmamıştı.Gerçekten bir kadını sevmişti,bana aşıkken.
Daha fazla düşünceye hapsolmadan bir duş aldım ve kuruttuğum saçlarımı elimle dağıtarak şekil verdim.Kesinlikle partiye en iyi halimle gitmek istiyordum bu yüzden dağınık saçlar yerine geriye doğru yatırılmış saç modeline geçiş yaptım.Siyah kumaş bir gömlek giyip altıma yine siyah kumaş pantolon giymiştim.Oldukça sadeydim ama Ten de sadeliği seven biriydi.Yanıma ceket alıp evden çıkacakken kadına bir hediye alıp almama fikri gelmişti aklıma.Her ne kadar hediye almak istemesem de yoldan geçerken bir çiçekçi dükkanı görüp gül demeti yaptırmıştım.Arabayı oldukça yavaş sürerken gidip gitmeme konusunda gerçekten beynimi kemiriyordum.Ten'in tepkisi tüm hevesimi kırmıştı ama zaten bu tepkiyi bekliyordum.Her şeyi hak ediyordum yaptıklarım yüzünden.
Arabayı eve uzak bir yere park edip yavaş yavaş yürürken sonunda evlerine gelebilmiştim.Sormak istediğim birçok soru vardı.En son katıldığımız doğum günü partisi de Ten için olayla geçmişti şu anki de olaylı geçecekti.Kendimi rahatlatıp evin bahçesine girerken gözlerimle Ten'i aradım.Her zamanki gibi partiden uzak bir köşede durup etrafı izliyordu.Fazla kalabalık değildi ortam,daha çok kadınlar yer alıyordu.Henüz eşini de görmemiştim.Ten'in yanına doğru giderken de heyecandan titriyordum.Hiçbir şey demeden tam yanında durdum ve elimdeki çiçeği de arkamızda duran standa koydum.Niye eşine Ten'in en sevdiği çiçek türünden aldığımın henüz bir açıklamasını bulamamıştım.