''Ne?''Kısa süren huzurum bozulurken Ten'in üstünden kalktım ve tedirgin bir şekilde ona baktım.Ten ise doğrulup sırtını yatak başlığına yaslamıştı.
''Git buradan diyorum.''
''Neden?''Sesim ağlamaklı çıkarken Ten hiçbir şey hissetmiyordu.Bu an bana oldukça tanıdık geliyordu.
''Ben seni bitirdim Taeyong tekrar başlamasını istemiyorum.''Gözlerimin içine bakıp kendinden emin bir şekilde konuşurken acı tatlı bir gülümseme sunmuştum.
''Ten kalbimi kırıyorsun.''
''Buna alışkınız ikimiz de.''Neden üç yıl önce yaşananları tekrar etme gereği duymuştun ki?
''Neden değişebileceğime inanmıyorsun?Benim ne yapmam lazım?Senin karşına çıkma cesareti bulmam üç yılımı aldı Ten.Ben gerçekten sensiz bir hiçim.Neden bana şans vermiyorsun?''Yalvarır gibi konuşurken adeta beni kabul etmesi için canımı bile verecek kararlılıktaydım.
''Seni severken her gün başka bir kadınla seviştiğini bilmek,karşımda yüzlerini bir daha görmeyeceğim kadınları öpmene katlanmak ne kadar zordu biliyor musun?''Konuştuğumuzdan beri sesi ilk defa bir duygu içeriyordu.Öfke.
''Ten biliyorum pisliğin tekiydim ama değiştim.Lütfen bana inan.''
''Sana inanıyorum Taeyong ama kendime inanmıyorum.''Büyük bir pişmanlıkla konuşurken git gide beni boğan düşüncelere hakim olamıyordum.Kafamın içindeki sesleri susturup sadece karşımdakine odaklanmak istiyordum.Her şeye inat sadece beni kabul etmesini sağlamak istiyordum.
''Ten ben gidemem.''Boğazım iyice kurumuşken Ten'in surat ifadesi de değişiyordu.İkimiz de aynı şeyi hissediyorduk ama ikimiz de farklı şekillerde yansıtıyorduk.
''Taeyong ben nişanlandım benim bir hayatım var sen de kendine birini bul ve onunla yaşa.Artık sen ve benim defterimizi kapat çünkü ben çoktan kapattım.''Dediklerine inanmak istemiyordum sadece intikam almak istiyordu ama neden gözlerine baktığımda dediklerinin gerçek olduğunu anlamak zorundaydım ki?
''Hayır.''Gözyaşlarım içime akarken vücudumun hareket etme isteğini yüzümü tırnaklayarak yok etmeye çalışıyordum.Tırnaklarımı derime iyice bastırırken bu duygusal yoğunluktan başka bir acı hissetmek istiyordum.O ise aynı eski ben gibi bana acıyan gözlerle bakıp iyi olacağımı düşünüyordu.
''Ben seni senin beni sevdiğinden daha çok sevdim ama olmadı Taeyong.''Tüm yıllar boyu yanımda olan kişi,bana hayatı sevdiren,öğreten kişi şimdi bana ihtiyacı olmadığını söylüyordu.Neden?Neden varlığım artık kimse tarafından kabul edilmiyordu?Neden benden bu kadar çabuk vazgeçebilmişti?
Kendimi iç dünyama bırakırken yanımdan kalkıp ışığı yakmasıyla gözlerimi kıstım.Odaya giren sokak lambalarının vermiş olduğu soğukluk kendini daha sert bir hale büründürmüştü.Tekrar yanıma geri otururken ona baktım son kalan umudumla.''Ten mutlu musun nişanlınla?''Sorumu cevaplamak yerine uzun uzun bana baktı.Kendini mutlu olmak için kandıran biriydi sadece.''Beni unutabileceğini mi düşünüyorsun?''
''Seni asla unutmadım Taeyong.''Kendiyle çelişmesi ve içimdeki öfke yüzünden bağırmaya başladım.
''O zaman sorun ne?''
''Kendime güvenmiyorum.''
''Kendine güvenene kadar bekleyeceğim.''Dediklerimin her birini dinliyor ve üzülüyordu fakat kabul etmesi gereken bir gerçeklik vardı.
''Taeyong,Elina hamile ve üç hafta sonra evleniyorum.''İşte bir şeyleri kıran buydu.Kopan bağı tekrar bağlamaya çalışırken aslında elimde hiçbir şey olmamayışının somut bir örneğiydi.Beraber olamayacağımızın kanıtıydı.Gerçekten unutulduğumun kanıtıydı.