• 2.Bölüm • |Pişmanlık Gülü|

374 47 183
                                    

~2. Sınıf~

"Hey! Sizin burda ne işiniz var? Saha bugün Gryffindor'a ait!" dedi Oliver.

"Hayır Slytherin'e ait. Profesör Snape'ten iznimiz var. Yeni arayıcımız için." diye itiraz etti Marcus Flint.

"Yeni bir arayıcınız mı var?"

Sorulan soruyla Slytherin öğrencileri geri çekilip yeni arayıcılarını gösterdiler. Draco Malfoy.

"Yeni Nimbus 2001. Draco'nun babası hediye etti."

Bahçede oturan Hermione bir karışıklık olacağını hissetti. Yanlarına gelip olaya el attı.

"En azından Gryffindor'lar sizin gibi rüşvet vermek yerine sadece yeteneklerini sergiliyorlar."

"Sana soran olmadı iğrenç küçük bulanık."

Draco'nun bu sözüyle Hermione'nin gözünden bir yaş damladı. O yaş Draco'nun kalbine aktı. Pişman olmuştu küçük adam. O böyle kirlenemezdi. Babası gibi olamazdı. O bunları düşünürken Hermione koşarak oradan uzaklaşmıştı.

***

Draco saatlerdir onu arıyordu. Şatonun içinde, dışında... Ama yoktu. Kuş olup uçmuştu sanki. Tam vazgeçecekken bir ses duydu. Hermione'nin sesi. Süpürge dolabından geliyordu.

Eline bir gül kondurdu ve arkasına sakladı. İçeriye girince Hermione'nin süpürge dolabındaki küçük pencereden dışarı kırmızı gözlerle baktığını gördü. Orda olduğunu belli etmek için yalandan öksürdü. Kızın yumuşak bakışları Draco'ya döner dönmez sertleşmişti.

"Senin ne işin var burda Malfoy? Çabuk çık burdan!"

"Sakin ol. Sana bir şey vermek için geldim buraya." dedi ve arkasında sakladığı gülü çıkardı.

Hermione şaşkınlıktan kıpırdayamıyordu.

"G-gül mü?"

"Sadece gül değil. Bu pişmanlık gülü."

"Yani... Pişman mısın?"

Küçük Malfoy hafifçe kafasını salladı. "O zaman arkadaşız?" diyerek elini uzattı. Küçük kız uzattığı eli yok sayarak sarıldı ona. "Arkadaşız." dedi.

İkisinin de mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

***

"Varisin düşmanları, kendinizi kollayın."

Duvarda kanla yazılan yazıyı okuyan öğrenciler korkuya kapılmıştı.

"Sıra sizde bulanıklar!" diye bağırdı Gregory Goyle.

Draco'nun bakışları Hermione'yle konuşur gibiydi. Sanki 'Benim için koru kendini. Lütfen..." dermiş gibi...

***

McGonagall Draco'ya telaşlı bir şekilde yaklaşıyordu.

"Bay Malfoy acilen Bay Potter'ı bulun ve revire gelin. Uyarıyorum göreceğiniz şey sizi üzebilir."

Draco hiçbir şey anlamamıştı. Şansına Harry hemen yanından geçmişti. Onu durdurup beraber revire gittiler.

İkisinin de aklında türlü türlü şeyler geçiyordu ama bunlardan hiçbiri taşlaşmış bir Hermione değildi.

Harry yatağın bir ucuna, Draco bir ucuna oturmuş donuk gözlerle Hermione'yi izliyorlardı. Draco, Hermione'nin elini tutmuştu. 'İlk defa...' diyordu. 'İlk defa ellerin benim ellerimden soğuk.'

***

Hogwarts'ta ikinci yılları bitiyordu. Herkes yemeklerini yerken Draco dalgın dalgın tabağındakilerle oynuyordu. O an büyük salonun kapısı açıldı ve Hermione'nin güler yüzü göründü. Draco, onu görür görmez neredeyse uçarak onun yanına gelip kucakladı ve etrafında döndürdü. Herkes onları alkışlıyordu.

***

"Nasıl?! Nasıl bir bulanıkla arkadaşlık etmeye cürret edersin?!" diye gürledi Lucius Malfoy. Narcissa Malfoy kocasını sakinleştirmeye çalışıyordu ama nafile. Adam oğluna asa çekmişti. Buna rağmen küçük çocuk, çocukluğunu bir kenara bırakıp koca adam gibi dimdik duruyordu babasının karşısında.

"Ona zarar veremezsin Lucius. O lordun koruması altında.

🎬🎬🎬

İveeeet hadi bakalım görelim yorumlarınızı ✨

Pişmanlık Gülü | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin