• 4. Bölüm • |Balo|

301 47 121
                                    

Lütfen yukarıdaki şarkıyla okuyun. İstediğim duyguyu vermem için bu şart. Lütfen. Ve biterse de tekrardan başlatın. Çünkü dediğim gibi çok ama çok önemli.

🎬🎬🎬

~4. Sınıf~

Sevgili Draco,

Bu yıl üç büyücü noel balosu var, biliyorsun. Senin kiminle gideceğine biz karar verdik. Parkinson ailesi ile ortak karar aldık ve Pansy Parkinson ile baloya gitmeni uygun gördük.

Lucius Malfoy

Draco'nun bu mektupla hayalleri yıkılmıştı. O Hermione'yi davet edecekti. Ama Hermione'yle gidecek olursa babasının mutlaka bundan haberi olurdu. Seçim şansı yoktu.

***

Balo günü yaklaşıyordu. Harry hala bir eş bulamamış, Draco Pansy Parkinson'ı davet etmiş, Hermione'den ise ses çıkmıyordu. Harry sonunda dayanamadı.

"Hermione, sen kızsın-"

"Demek fark ettin?"

"Benimle baloya gelir misin?"

"Üzgünüm Harry ama beni başkası davet etti." dedi. Bu sözleri Draco'nun gözünün içine bakarak söylemesi herkes tarafından anlaşılmıştı.

***

Balo günü gelip çatmıştı. Harry, Patil ikizlerinden Parvati ile gelmişti baloya. Draco, Pansy'nin yanında rahatsız olduğu fazlaca belli bir şekilde duruyordu. Gözlerini girişten hiç ayırmamıştı. Hermione'yi bekliyordu.

Sonunda Hermione girişte belirdi. Melek gibi görünüyordu. Draco'nun nutku tutulmuştu. 'Bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir?' diye düşünmekten kendini alamıyordu.

Hermione'nin yanına üç büyücü şampiyonlarından biri olan Viktor Krum gelip ona kolunu uzattı. Draco'nun içi parçalanıyordu. 'Onun yerinde ben de olabilirdim.' diyordu.

***

Balonun sonlarına geliniyordu. Herkes müzikle beraber dans ediyor, hayatlarında hiç eğlenmedikleri kadar çok eğleniyorlardı.

Harry ve Draco onlardan uzakta dalgın dalgın oturuyorlardı.

"Chang mi?"

"Ne?"

"Chang yüzünde mi böylesin diyorum."

Harry, Draco'nun sorusuna kafasını sallayarak cevap verdi.

"Sen neden Hermione'yi davet etmedin?"

Draco cevap veremeden yanlarına Hermione gelmişti. Çok... Mutluydu.

"Viktor içecek almaya gitti. O, çok mükemmel biri."

Bunu demesiyle Draco'nun elindeki bardağın patlayıp parçalara ayrılması bir oldu. Gözünden akan duyguları saklamak için hızlıca uzaklaştı ordan. Hermione de peşinden gitti.

"Draco!" diye seslendi Hermione. Draco aniden kıza döndü.

"Yapamazdım anlıyor musun?! Zorundaydım Hermione. Emin ol en çok ben isterdim. Ama yapamazdım..." Ellerini yumuşacık platin sarısı saçlarının arasından gergince geçirdi.

"Neden?.." İçi burkulmuştu genç kızın. Öyle ki sesi bile zor çıkmıştı. Draco 'Anla beni...' diyordu bakışlarıyla.

Genç kız dayanamadı. Öyle sıkı sarıldı ki çocuğa, onu içine hapsetmek, onu içinde korumak ister gibiydi. Gözyaşları birbirinin kalplerinde giden bir yol oluşturmuş, duyguları birleşmişti.

"Hiç umut yok... Değil mi?" diye fısıldadı Hermione sessiz gözyaşlarının arasında. Buna cevap olarak Draco, Hermione'nin anlına küçük bir öpücük kondurdu. İkisi de bunun ne demek olduğunu biliyordu. Kalp kırıklıklarına değmeden bir kez daha sarıldılar birbirlerine. İkisi de birbiri kadar biliyordu gerçekleri. İkisi de kendi dünyasının toprağında büyüyordu...

🎬🎬🎬

Accuk ağlatim dedim sizi. Çaktırmayın ben de ağlamak üzereyim. Umarım şarkıyla beraber okumuşsunuzdur. Sizi seviyorummmmm

Pişmanlık Gülü | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin