24

1.8K 138 3
                                    

Karşım da koyu sarı saçları artık sapsarı olan bir rose vardı. Jiminin gösterdiği fotoğraflardan tanıyordum ve anlattığı  kadarıyla...
Masaya oturduğunda ikimize kahve söyleyip konuşmasını bekledim.. Sonunda toparlanıp konuşmaya başladı.

"ben şeyy.."
"Rosee"
"ismimi nereden biliyorsun?"
"Jimin herşeyi anlattı, sende anlatsanmı artık?"

Sandalyede dik konuma gelerek anlatmaya başladı.

"ozamanlar jiminle fazlasıyla mutluydum. Ama uzun süredir girmek istediğim üniverteden bir telefon geldi. Bana kabul edildiğimi ve hemen gelmemi söylediler. Ve tereddüt etmeden oraya gittim."

Kahvesinden yudum alarak derin bir nefes verdi..

" yanlış bir tercihti... Evet harika bir okuldu ama ben Jimini kaybettim.. O an ne düşündüğümü bilmiyorum ama pişmanım. Seule geri döndüğüm de uzun süre Jimini aradım ve sonunda buldum. Ama sen vardın. Sanki yerim doldurulmuş gibi..."

Rose gözlerini kaçırarak konuşmaya devam etti.

" jiminin karşısına çıkıcaktım ama vazgeçtim.. Ya beni istemezse... Onlarla yaşıyordun ve bir an sana bunları anlatmak geldi. Kapını çaldığım da evde yoktun ve birisi geldi. Seni tanıdığını söyledi. İşte olaylar böyle"

Kafam allak bullak olmuştu. Pişman mıydı yani...

"rose, Jimin sen gittikten sonra çok acı çekmiş. Yeni tanışmamıza rağmen buna defalarca şahit oldum. Ne seni unutabilmiş ne de bu olayları atlatabilmiş."
"lisa ilişkinizin arasına girmek için gelmedim. Sadece herşeyi benim ağzımdan duymanı istedim."

Nee o ilişkimi dedi...

"ne ilişki mi?"

"evet jiminle sevgilisiniz ya"
"hayırr, yanlış anlamışsın.. O benim arkadaşım"
"haaaa ozaman jungkooklasın"
"ya olabilir... Ya ne bilim ben kimseyle çıkmıyorum"

Rose gülmeye başladığında kendimi toparlayıp söze girdim.

"sana yardım ederim ama jiminin üzülmesine izin vermem.. Ya yeniden aynısını yapıp gidersen..?"
"emin ol yaptığım hatayı çok iyi anladım. Ve asla aynısını tekrarlamam sadece jiminin bana biraz gülümsemesini istiyorum.. Tekrardan"

Roseyle biraz daha sohbet ettiğimizde ikimizde evlerimize ilerledik. Ya Jimin tekrardan böyle birşey istemiyorsa. En iyisi onunla konuşmak.

Eve doğru yürürken telefondan jimini aradım. Kısa süre içinde açtı..

"efendim lisaa"
"Jimin müsaitsen buluşabilirmiyiz, önemli birşey söylemek istiyorum"
"AA peki, sahile yakınım"
"geliyorum"

Sahile kısa süre içinde geldiğim de Jimin bankta oturuyordu. Yanına oturduğum da gülümseyerek bana baktı..

"Jimin"
"lisa"
"hey bana öyle bakma, gülesim geliyo"
"tamam tamam"

Çantamı köşeye koyarak ona döndüm.

"Jimin, rose hakkında ne düşünüyorsun?"
"o nereden çıktı?"
"sadece sorularıma cevap ver."
"bilmiyorum lisa, üstünden onca yıl geçmesine rağmen aklım hala karışık"
"Bi anda geri dönse ne yapardın"
"öyle birşey yapmaz, onu hala özlüyorum.. Ama düşünmem gerek"
"Jimin rose geri dönmüş"
"NEEE"

Kocaman gözlerle bana baktığın da bian ölücem diye korktum.

"ne demek gelmiş anlat şunu"
"işte numaramı bulmuş, aradı ve onun yanından geliyorum"
"Lisa, NE DEDİ LİSA"
"PİŞMAN OLDUĞUNU SÖYLEDİ JİMİN"
"YES BEEEE"
"senin onu kabul etmemenden korkuyor"
"asla o benim rosem, ama kırgınım"

Uzun süre rose hakkında konuşarak eve geri döndük. Kendimi eve attığım da içimden büyük bir yük kalktı... Rose çok güzel bir kızdı ve zarifti.. Yanlış kararların kurbanı olabilirdi ama hala bir gelecekleri vardı..

Evde yayılmış olacakları düşünüyordum.. Zil çaldığın da hızla kapıyı açmaya gittim. Jungkook elinde biralarla kapıda bana bakıyordu..

"girsene"

Oturma odasına geçtiğin de bira açacağını alarak koltuğa oturdum.

"olanları duydum"
"sence barışırlar mı?"
"barışırlar, onların sevgisi hafif birşey değildi.."
"umarım ama haberiniz olsun rose sarışın"
"NEEE"

İçtiği birayı püskürttüğün de bütün bira suratıma gelmişti. Teşekkürler jungkook..

"neeee"

Kapalı gözlerimi açtığım da jungkooka kötü bakışlar attım. Zaten kirlenmiş olan üstümle yüzümü sildiğim de jungkook kahkaha atıyordu.

"üzgünüm, bilerek olmadı"
"ha bide bilerek yapsaydın"

Yukarı çıkıp üzerimi değiştirdiğim de aklıma birbirimizi hiç tanımadığımız geldi.

"jungkook ne zaman doğdun?"
"2 gün  sonra doğdum"
"neeee"

Bu sefer ben içtiğim birayı püskürttüğüm de kahkaha atıyordu.

"jungkook neden söylemedin"
"önemli bir gün değil çünkü"
"ne alsam sana acaba, tavşan kostümü?"
"saçmalama"
"evet evet"

Doğum günü hazırlıkları başlasın...
Güzel bir sürprizi hakkediyor..




Fate - Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin