Tartışmaya başlamışlardı. Aslında bu her gün iki ya da üç defa olan bir rutindi ama bu sefer çok sert ve aralarındaki dünya için kıyamet sayılabilecek bir mesele vardı. Kadın korku ve üzüntüsünün birlikte sebep olduğu ağlama krizlerine girdi. Adam bu ağlayışları basitlik ve şartlı koşullanma olarak görüyordu.Kadın ağlayarak ,küçüklüğünde babasına baktığı hırs ve öngörülü kibiriyle sevdiği adama baktı. Adam ilk kez onun gözlerinde şeytanla tanışmıştı. Sevdiğini söylediği adam da ona ilk kez inançla ispatın farkı gibi görünmüştü ve gözlerinden akan yaşlar kavisli burnunun hemen yanındaki pürüzsüz tepeciklerden süzülürken ,yüzünde çağlayan ırmak ona sorgulamayı anlattı.
-Niye hırsımla bastırdığım her öfke dolu vefa beni senden tiksindirdi? Senin vaat ettiklerin önceden hayallerim gibi gelirken, şimdi sadece beni kullanmış olmak için üzüntüme anlattığın güçlü manipülasyonlara dönüştü yüreğimde.
Bu sözlerden sonra siniri şaşkınlığa dönen adam onunla geçirdiği tüm vakitleri gözünün önüne getirdi. Onu güçlenmiş ve farkındalığı artmış bir halde görmek genç adamı korkutmuştu. Genç kadının konuşmaları ona ahenk ve dehşeti hissettirdi.
+Tebrik ederim ! Kavgayı bilerek başlatmıştım. Senin kendini geliştirebilmen, travmalarını atlatabilmen ve öfkeli bencilliğini terbiye edebilmen için! Seni seviyorum.
Bu yaklaşım genç kadını hayrete düşürdü ancak içinde kaybolmasından korktuğu sevgisini yeniden hissettirdi. Adamın aslında onu elinde tutmak için manipüle ettiğini henüz fark edememişti. Aslında adamın her tartışmadan sonra yaptığı bir şeydi bu ancak bu sefer niyetini açıklayarak ilk manipüleye uğratma girişimiydi ve başarılı olmuştu.
İKİ GÜN SONRADAN BİR AN :
-Hocalarınız sizin üstünüzden hiç orada olmadan para kazanıyor.Siz genç hekimler sadece daha fazla pay alma peşindesiniz.Hocalarınızın hak etmediği paraları konuşmamakla kalmayıp bir de sanki ahlak bilirmiş gibi biz hekimiz ve doğruyu biliriz havalarındasınız ! Buna felsefe de şey diyorlardı... Hani mesleği halk tarafından fazlaca kabul gören işlerde çalışanlar bir şey söylediklerinde halk onların söylediklerini daha az popüler olan meslekte çalışanlara göre daha çok dinler ve doğru bulurmuş.Değil mi?
+Sen ahlakın ne olduğunu biliyor muydun? Ben seni sözde Kant okumalarından öteye gidemedi diye biliyorum.
-Senin ahlaksız olduğunu bilecek kadar ahlakım yüksektir.Ahlak,sizlerin doğru sanılarından öteye gidememiş veya yanlışlarına kılıf bulmak isteyenlerin bencelerinde kaybolmuş bir şey gibi görünsede aslında sizlerden daha büyük bir şey.Öyle ki sizi yönetebiliyor.Hemde kendisinin kullanıldığını düşündürerek !
+Benim ahlakım bir sanı öyle mi ? Ama senin ki gerçek ? Neye göre?
-Sen bir şeyin sahibi olmadan onun hakkında hükümler veremeyeceğini bir çok ortamda konuşurken,senin yaratmadığın bir bilim üstünden para kazanmaya sıra gelince bu günümüz normallerinden diyorsun.Peki ahlakın zamanı,günümüzü,dünü var mı ?
Sana matematiksel olarak annen olduğumu ispat etsem,bana anne demezsin fakat aynı matematikle markette 8 tl lik bir şey aldığında ve satan ve/veya sorumlu kişiye 10 tl uzattığında 2 tl para üstü almanın gerekliliğine inanacak kadar da matematik savunursun ! Sen şimdi çıkarlarına göre yaşamadığını hatta hekimliğinde hiç bir ahlaksızlık ve/veya çıkar olmadığını savunuyorsun.Komik değil mi ? ! Neden gülüyorsun ?
+Sana hiç bir şey demek istemiyorum ! Eve gidebilir miyiz lütfen ! ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Son Söyleneceklerin Ortasında
Historia CortaTartışmaların onu boğması korkutmuyor. Bu saldırıdan kurtulup, tartışmalardaki kelimelerin, harflerini boğmak istiyor ancak bu mümkün değil..